Kosova-Sırbistan geriliminin arkasında yayılmacı Sırp milliyetçiliği ve Rusya'nın Batı Balkanlarda siyasal istikrarı bozma amacıyla Bosnalı Sırplar ve Sırbistan'a yönelik tahrik siyaseti bulunuyor.
Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger
Istanbul AA
Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger, Kosova ve Sırbistan arasında yükselen gerilimin perde arkasını AA Analiz için kaleme aldı.
***
Her egemen devlet gibi Kosova Cumhuriyeti de sınırları içerisinde yaşayan vatandaşlarının ulusal kimlik kartı ve taşıt araçlarında ulusal plaka kullanımını öngören yasal düzenlemeler yaptı. Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksander Vucic ise Kosova hükûmetinin ulusal düzeyde kabul ettiği kararı sert biçimde eleştirdi ve bu durumu Priştine’nin "Sırplara savaş ilanı" şeklinde tanımladı.
Çatışma riski devam ediyor
Sırbistan’ın tahrik etmesiyle Kosova’nın Mitroviça bölgesinde yaşayan Sırp azınlık, 1 Ağustos 2022’de yürürlüğe girmesi öngörülen yasal düzenlemeyi yollara barikat kurarak protesto ettiler ve göstericiler kendilerine engel olmak isteyen Kosova polisine ateşle karşılık verdiler. Kosova’da yaşayan Sırplar ayrıca Sırbistan ile Kosova arasındaki sınırları da barikat kurarak kapattılar. Kosova polisinin itidalli hareket etmesi sayesinde olaylarda can kaybı olmadı.
Bu aşamada Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kosova ve Sırp meslektaşlarıyla telefon görüşmesi yaptı. ABD ve Batılı ülkelerin de ihtilafı yatıştırmak için Sırbistan’a baskı uyguladıkları görüldü. Tüm bu çabaların neticesi olarak Kosova hükûmeti, Sırplar dahil ülkede yaşayan tüm vatandaşların ulusal kimlik kartı ve ulusal plaka kullanmasını öngören yasanın yürürlük tarihini 1 Eylül 2022 olarak değiştirdi.
Tarafların birbirlerine yönelik suçlamaları ise devam ediyor. Kosova Başbakanı Albin Kurti, İtalyan gazetesi La Repubblica’ya verdiği bir röportajda, "Savaş riskiyle karşı karşıyayız. Sırbistan’ın arkasında Putin var. Riskin çok yüksek olduğunu söyleyemem zira burada NATO birlikleri de var. Ancak anlaşmazlık kesinlikle yüksek seviyede seyrediyor. Biz sınırlarında otokrasi olan bir demokrasiyiz." ifadelerini kullandı.[1]
Kosovalı Sırpların ayrılıkçı eğilimleri
Kosova’nın Mitroviça bölgesinde Sırp azınlık yaşıyor. Buna mukabil Sırbistan’ın Preşova Vadisi'nde Arnavut köyleri yer alıyor. Kosova’ya bağımsızlık veren Martti Ahtisari Planı, bu ülkenin bölünmesini ve bir başka devletle birleşmesini yasaklıyor. Fakat Kosova Sırpları, "Sırp Belediyeler Birliği" adı altında örgütlenerek ayrılıkçı eğilimleri meşrulaştırmaya çalışıyorlar.
Mitroviça Sırpları ayrıca kendilerini Sırbistan’ın bir parçası olarak görüyorlar ve Kosova yasalarını dikkate almıyorlar. Sırbistan ve Kosova arasındaki sınırı en fazla kullananlar da işte bu Mitroviça Sırpları. Sırbistan hükûmeti, iki yıl önce Kosova plakalı araçların sınırdan ülkeye girişlerini yasaklamıştı. Mitroviça’da yaşayan Sırplar da Kosova vatandaşı oldukları halde Sırbistan’ın kimlik ve plakasını kullanmayı tercih ediyorlardı. Albin Kurti hükûmeti tam da bu noktada her egemen devletin yapması gerekeni yaptı.
Sırbistan, Kosova konusundaki taahhütlerine sadık değil
Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic, son gerilimin ardından yaptığı bir konuşmada "uluslararası hukuka göre Kosova diye bir devletin olmadığını ve bu bölgenin Sırbistan’ın bir parçası olduğunu" öne sürdü.[2] Oysaki 17 Şubat 2008’de bağımsızlığını ilan eden Kosova’yı günümüzde 100’den fazla devlet tanıyor.
Avrupa Birliği (AB) arabuluculuğunda 2011’de başlatılan Belgrad-Priştine Diyalog Süreci, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesini ve nihayetinde iki ülkenin birbirini tanımasını amaçlıyordu. Öte yandan Sırbistan ile AB arasında tam üyelik müzakereleri Sırbistan’ın hukuken tanımadığı Kosova ile ilişkilerini geliştirme taahhüdü ve sınır anlaşmasının ardından 2014’te başlamıştı.
27 üyeli AB’de Kosova’yı tanımayanların sayısı ise bir elin parmakları kadar: Slovakya, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Yunanistan, Romanya ve İspanya. Kosova’nın yıl sonunda AB ile ilişkilerini daha ileriye taşıyacak adımlar atması bekleniyor. Öte yandan ülkede barış ve istikrarı, bir başka ifadeyle statükoyu korumakla görevli çok uluslu Kosova Barış Gücü’nün faaliyetleri devam ediyor.
Yaşanan gelişmeler AB tarafından da endişeyle takip ediliyor. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in girişimi sonucunda 18 Ağustos’ta Brüksel’de Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic ile Kosova Başbakanı Kurti bir araya gelecek.[3] Toplantıya AB Belgrad-Priştine Diyaloğu Özel Temsilcisi Miroslav Lajcak’ın da katılımı bekleniyor. Söz konusu toplantıda Borrell’in halen müzakere yapan aday ülke statüsünde bulunan Sırbistan’ı taahhütlerine sadık kalma ve başka ülkelerin içişlerine karışmama hususunda uyarması bekleniyor.
Sırp milliyetçiliği ve Putin gerilimi tırmandırıyor
Belli aralıklarla alevlenen Kosova-Sırbistan geriliminin arka planında yer alan faktörlerin başında yayılmacı Sırp milliyetçiliği ve Rusya’nın Balkanlarda siyasal istikrarı bozmak için Bosnalı Sırplara ve Sırbistan’a yönelik tahrik siyaseti geliyor. Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic’in Kosova konusundaki tutumu ise kimi zaman pragmatizm, kimi zaman da oportünizmden kaynaklanıyor.
Diğer taraftan Sırp milliyetçileri sadece Kosova’da değil, eski Yugoslavya coğrafyasında Sırpların yaşadıkları tüm bölgelerde hak iddia ediyorlar. Bunlar arasında Bosna Sırp bölgesi, Hırvatistan’ın Slovenya ve Krajina bölgeleri, Kosova ve hatta Makedonya’nın bir bölümü yer alıyor. "Büyük Sırbistan" ütopyası peşinde koşan Sırp milliyetçileri, tahakkümcü ve yayılmacı ideolojileri nedeniyle Yugoslavya’nın dağılmasına yol açmıştı. AB adaylık süreciyle güç kaybetmiş olsa da yayılmacı Sırp milliyetçiliğinin Sırbistan’ın iç ve dış politikasını etkileme potansiyeli hâlâ güçlü.
Bunların yanı sıra Sırp milliyetçiliği Kosova’ya büyük önem atfediyor. Bunun sebeplerinden ilki, kimi Sırp kiliselerinin Kosova’da bulunmasıdır. Öte yandan, Sırp milliyetçiliği 1389 Kosova Savaşı’nı gündemde tutarak Ortaçağ Sırp Krallığı’na gönderme yapıyor. Sırp milliyetçiliği ideolojisi Kosova’yı ulusal kimliğin ve büyük Sırbistan projesinin sembolik bir parçası ve hatta merkezi olarak görüyor.
Rusya’nın rolü
Balkanlarda Sırpların irredantizme (yayılmacı milliyetçilik) yönlendirilmesinde Rusya’nın da rolüne değinmek gerekiyor. Rusya, bir yandan Bosnalı Sırpları merkezi hükûmetten ayrılmaya teşvik ederken diğer yandan da Sırbistan’ı doğal müttefik addediyor ve Balkanlar üzerindeki emellerine Sırbistan kanalıyla ulaşmayı hedefliyor. Örneğin, 24 Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının ardından Sırbistan’da aylarca Rusya’yı destekleyen gösteriler yapıldı. Göstericilerin Belgrad’ın merkezinde attığı sloganlardan birisi şuydu: "Ruslar Kiev’e, Sırplar Kosova’ya!"
Putin, Balkanlardaki Sırp toplumunu kullanarak Batı’yla mücadelesinde yeni cepheler açmayı hedefliyor. Dolayısıyla Sırbistan’ın bir yandan AB ile müzakere yürütürken diğer yandan bölgede istikrar ve barışı tehdit eden çelişkili adımlar atmasının arkasında Rusya faktörünün bulunduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Vucic’in Kosova konusunda yaptığı açıklamaları da bu çerçevede, yükselen Sırp milliyetçiliğini teskin etme çabası olarak değerlendirmek mümkün.
Kosova’nın devlet ve toplum olarak varlığını yadsıma ve hegemonya kurma hevesi Sırbistan’ın AB hedefiyle çelişiyor. Sırbistan’ın bu yönde bir adım atması halinde AB ile Sırbistan arasında 2014’te başlayan tam üyelik müzakerelerinin kesilmesi veya dondurulması gündeme gelebilir. Dolayısıyla Vucic’in Kosova’nın tamamı veya Sırpların yaşadığı Mitroviça bölgesi üzerinde hak iddia etmesini ihtiyatla karşılamak lazım. Vucic’in açıklamaları bir yandan Sırp milliyetçilerinin siyasal desteğini takviye çabası, öte yandan da Putin’in baskısının yansıması olarak okunmalı.
***