Haberin yayım tarihi
2022-11-22
Haberin bulunduğu kategoriler

DAHA ÇOK ÖZGÜRLÜK MÜ, DAHA ÇOK KONTROL MÜ?

Elon Musk’ın ifade özgürlüğü tartışmalarında öne çıkan, saf tutan ve kimi zaman tartışmaları ‘doğuran’ karakteri, satın alım sürecinin pek çok kesim tarafından dikkatle izlenmesine neden oldu.

Doç. Dr. Cenay Babaoğlu

İstanbul AA

Doç. Dr. Cenay Babaoğlu, Twitter'ın Elon Musk'la yeni yol haritasına dair endişelerini kaleme aldı.

***

Bundan 16 yıl önce 140 karakterle mesajlar verebilme amacıyla kurulan mikro-blog platformu Twitter, 2006 yılından bugüne çok büyük yollar kat etti. Günümüzde yaklaşık 550 milyonluk kitlesiyle internet kullanıcılarının yaklaşık yüzde 10’una ulaşan Twitter, dünyadaki en aktif sosyal medya platformları arasında on dördüncü sırada [1]. Bu kapasitesiyle, reklam verenler açısından oldukça geniş bir pazar olduğu kadar, toplumsal kitlelere ulaşmadaki rolüyle siyasetçiler, sanatçılar, gazeteciler, akademisyenler gibi farklı kesimleri de kendisine çeken bir alan. Bu yoğun ilgiyi ekonomik değere dönüştüren şirket, 2020 yılındaki gelirini yüzde 35 civarında arttırarak 2021’de 5,07 milyar dolarlık kapasiteye ulaştı. Böylece yatırımcılar açısından da bir cazibe merkezi oldu ki bu yatırımcılardan en dikkat çekeni Elon Musk'tı.

Sosyal medya platformları 2000’lerin başından itibaren hayatımıza renk katmıştı. Artık rengarenk olan hayatların, kullanıcı verileri yoluyla ticari, siyasi, idari, askeri boyutlara evrildiğini görmemiz gerekiyor.

Twitter'da Elon Musk dönemi

2022 başından itibaren topladığı hisselerle şirketin yaklaşık yüzde 9,2’sini satın alan Musk, 14 Nisan 2022’de yaptığı "büyük" teklifle şirketin tamamını almak istedi. Tekliften on gün sonra anlaşma sağlanmasına rağmen Elon Musk’ın şirkette bot hesap sayılarıyla ilgili "yanıltıcı bilgiler" olduğu iddiasıyla, anlaşma tamamlanamadı. Altı ay kadar süren iddialar, savunmalar, mahkeme hazırlıkları derken 28 Ekim 2022’de satın alım işlemi tamamlandı ve Tesla ve SpaceX dahil dört şirketin CEO’su olan Elon Musk, Twitter’ı da satın aldı [2].

Hikayenin teknik ve ekonomik boyutları kadar yeni nesil hakları içeren bir başka boyutu da mevcut: Dijital alanlardaki varlığı tartışılan özgürlük söylemi ya da daha spesifik bakılırsa ifade özgürlüğü tartışmaları. Elon Musk’ın bu tartışma alanı içinde öne çıkan, tartışmalarda saf tutan ve hatta kimi zaman tartışmaları "doğuran" karakteri, satın alım sürecinin pek çok kesim tarafından dikkatle izlenmesine neden oldu. Bu el değiştirme sürecinin etkileri ve sonuçları da bir o kadar dikkatle izlenmesi gereken gündem maddelerinden.

Musk’ın, satın alıma yönelik teklifinden yalnızca iki hafta önce yaptığı, Twitter’ın ifade özgürlüğünü çiğnediği eleştirileri ve sonrasında Twitter’da yeniliğe ihtiyaç olup olmadığına yönelik anketi dikkat çekiciydi. Bu yaklaşım, ifade özgürlüğü tartışmaları için de bir işaret fişeğiydi. Satın almayı kabul ettikten sonra yaptığı; "yasaların çok ötesine geçen sansüre karşı" olduğuna dair açıklaması da ifade özgürlüğü tartışmaları kapsamında safını belli etmeye çalışan bir çaba oldu. 28 Ekim’de atmış olduğu “kuş özgürleştirildi” şeklindeki tweeti de bu kapsamda bir başka adımdı. Öte yandan aynı tarihte atmış olduğu tweetinde "içerik denetleme kurulu" oluşturulacağını ve tartışmalı içerikler ya da hesaplara yönelik kararları bu kurulun alacağını söyleyerek bir yandan çoğulcu görüşleri destekleyeceğini ifade ederken, diğer taraftan ifade özgürlüğüne yönelik çekincelerle dolu kitlelere yeni bir tartışma başlığı sundu. 29 Ekim’de ise içerik yönetimine dair politikalarda henüz bir değişiklik yapmadıklarını açıklamak durumunda kaldı.

Twitter'ın geleceğine yönelik endişeler

Musk, ifade özgürlüğüne yönelik mesajlarını vermeye devam ederken bir yandan reklam verenleri; ifade özgürlüğü karşıtları ve konuşma özgürlüğü karşıtları olarak konumlamayı tercih etti. Daha önce Tesla şirketiyle ilgili olarak reklamlardan nefret ettiğini belirttiği mesajı dolayısıyla, Musk sonrası Twitter’ın geleceği hakkında endişeleri olan ve gelirlerinin yüzde 92’sini Twitter'ın oluşturduğu reklam verenler, Twitter’dan hızla çekilmeye başladı. Bunu öngören Elon Musk, 27 Ekim’de bir açık mektup yayınlayarak reklam verenlerin çekincelerini gidermeye çalıştı, ancak gelirler düştükçe Musk da sertleşti. 2 Kasım’da reklam verenlerin konuşma özgürlüğünü mü yoksa siyasi doğruculuğu mu desteklemeleri gerektiğine dair bir anket yaptı. Yaklaşık 2 milyon 750 bin kişinin oy kullandığı anket sonucunda yüzde 78’lik bir kitlenin konuşma özgürlüğünün desteklenmesi gerektiğini savunduğunu iddia etti. 3 Kasım’da sivil toplum kuruluşlarının talebiyle Elon Musk’la yapılan toplantıda yasaklı hesaplar ve ABD’deki seçim güvenliğiyle ilgili tartışmalar yaşanırken, STK’lar bir bildiri yayınlayarak Twitter’ın politikalarında değişiklik olması durumunda, büyük firmalara reklamlarını askıya almaları çağrısında bulundu [3]. Bunun üzerine Musk da, 4 Kasım’da bir ton daha sertleşerek “Konuşma özgürlüğünü yok etmeye çalışıyorlar.” şeklinde bir tweet attı. Bu tweetlerle birlikte Musk’ın diğer şirketlerle olan ilişkisi sertleşti. Aynı dönemde Musk’ın diğer şirketi olan Tesla’nın rakibi General Motors, reklamlarının engellendiğini iddia ederek sözleşme ihlallerinden şikayet etti. Musk ise konuşma ve ifade özgürlüğüne yönelik vurgulara devam etti. 7 Kasım’da attığı bir tweette; “(İ)fade özgürlüğüne olan bağlılığım, doğrudan bir kişisel güvenlik riski olmasına rağmen, uçağımı takip eden hesabı yasaklamamaya kadar uzanıyor.” diyerek safının özgürlük tarafında olduğunu yinelemeye çalıştı.

Musk’ın, satın alıma yönelik teklifinden yalnızca iki hafta önce yaptığı, Twitter’ın ifade özgürlüğünü çiğnediği eleştirileri ve sonrasında Twitter’da yeniliğe ihtiyaç olup olmadığına yönelik anketi dikkat çekiciydi.

Dolayısıyla sosyal medya ağlarının en olumlu rolleri olan bilgi paylaşımı ve özgür ifade ortamına yönelik tartışmalar, Twitter üzerinden yeniden inşa edildi. Kurumların, insanların, şirketlerin karşılıklı etkileşim alanı olan platformların, tekil sahipler elinde nasıl kurgulanabileceğine yönelik çekinceler de tekrar gündeme geldi. Twitter, bir paylaşım alanı olarak kullanıcılarına mı aitti, yoksa tüm sistemi inşa eden şirketlere mi?

Başlangıçta karşılıklı etkileşimi ve paylaşımı odaklayan sosyal medya platformları, bugün geldikleri noktada büyük bir ekonomik gücü eline tutuyor. Ayrıca elde ettikleri verilerin mali, ticari ve siyasi değeri bu ekonomik boyutun çok daha üstünde. Dolayısıyla bu yapıları yalnızca kullanıcıların "görüşlerini paylaştıkları" basit platformlar olarak görmek oldukça zor. Musk’ın son eylemlerinden olan parayla satılan “mavi tik” yeniliği de bu olağanüstü kapasiteyi doğruluyor.

Daha önce Twitter tarafından belirli kriterlere göre "seçilen" hesapların alabildiği onay işareti olan mavi tik, Musk’ın kararı sonrası şirkete gelir getirici bir araç olarak aylık ödemeyle dağıtılmaya başlandı. Bir tür resmi hesap algısı doğuran mavi tikler, bir hafta içerisinde pek çok soruna neden oldu. Örneğin, bir ilaç şirketi adına açılan sahte "resmi" hesaptan paylaşılan bir haber, şirketin borsadaki hisselerinde büyük düşüşe neden oldu. Aynı şekilde, iki oyun şirketi adına yapılan açıklamalar bu şirketleri zora soktu. Spor ya da eğlence sektöründen ünlü isimler adına açılan hesaplar ise en hafif deyimiyle magazinsel krizler doğurdu.

Elon Musk neyi hedefliyor?

Görüldüğü üzere Twitter’ın ya da diğer sosyal medya platformlarının yalnızca bir bilgi paylaşım ya da ifade özgürlüğü alanı olarak tanımlanması çok olası görünmüyor. Diğer bir açıdan bakıldığında ise uzay teknolojilerine, otonom araçlara, zihin kontrol mekanizmalarına para yatıran bir yatırımcının yalnızca insanlar özgürce bilgi paylaşsın diye 44 milyar dolarlık yatırım yaptığına inanmak da güç. Musk’ın, daha önceki beyanlarında tüm hizmetleri tek çatıda toplayan bir "süper uygulama" fikrinden bahsettiğini ve Twitter’ın yaygın kullanıcı ağıyla başka bir yapıya bürünebileceğini de unutmamak gerek. Ayrıca bu ünlü "dahinin" daha önce kripto para piyasalarına yönelik manipülasyonları ya da Rusya-Ukrayna savaşına Starlink uydularıyla bir şekilde etkide bulunduğu da hatırda tutulmalı.

Sosyal medya platformları 2000’lerin başından itibaren hayatımıza renk katmıştı. Artık rengarenk olan hayatların, kullanıcı verileri yoluyla ticari, siyasi, idari, askeri boyutlara evrildiğini görmemiz gerekiyor. Bu yüzden bence asıl mesele, Musk’ın daha özgür bir platform sunup sunmayacağı değil, 550 milyon kullanıcısıyla Twitter’ı nasıl yönlendireceği. Diğer bir mesele ise şirketlerin ya da şirket sahiplerinin bu kadar etkin güçle neler yapabileceğinin sınırları.

Yeni nesil Twitter ve Mevaterse bir makas değişimi mi? Önümüzdeki günlerde daha net göreceğiz.

[Doç. Dr. Cenay Babaoğlu, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi]

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.