Haberin yayım tarihi
2011-08-22
Haberin bulunduğu kategoriler

Burada Hiçbir Şey Yapmamak Yasak!

Sovyetler Birliği`nin Batı ülkeleriyle arasına tampon olarak kurduğu, dağılmasının ardından da bağımsızlığını kazanan ve Moskova`ya en yakın olan ülke, Belarus. Nüfus olarak % 80`e yakınını Beyaz Rus, % 11,5`ini Rusların oluşturduğu ülkede nüfus oranının aksine Rusça resmi dil olarak kullanılıyor, Belarusça ise ikinci resmi dil konumunda.

Günümüz Bağımsız Devletler Topluluğu`nun (BDT) Ukrayna ile birlikte Avrupa`ya sınırını oluşturan Belarus, son günlerde "Avrupa`nın son diktatörü" olarak anılan lideri Aleksandr Lukaşenko`nun son yasağı ile gündeme geldi medyada.

Dört dönemdir iktidarda olan Lukaşenko, 2010 yılının Aralık ayında yapılan seçimlerin ardından devam eden protestoları (aslında her seçim sonunda yaşanan protestolar) önlemek için yeni bir yol buldu. Geçmişten bu yana süregelen protestoların güç kullanarak, gözaltı ve hapislerle durduralamadığı ülkede, 3 Temmuz Bağımsızlık Günü, muhtemel protestoların önünü kesmek için bütün sosyal ağları bloke eden ve interneti kapatan Lukaşenko iktidarı, tüm çabasına rağmen protestocuların eylemlerini engelleyememişti.

Lukaşenko`nun yeni yasağı ise belki de tüm dünyayı şaşkınlığa sevk etti. Muhaliflerin eylemlerini bir türlü engelleyemeyen Lukaşenko, sessiz protestoların önüne geçmek için çareyi, insanların toplanması için "hiçbir şey yapmamasını" yasaklamakta buldu. Hazırlanan taslak, "halkın önceden belirlenen bir yer ve saatte toplanarak, bir eylem yapmak ya da hiçbir şey yapmamak için bir araya gelmesini” yasaklıyor. Yasağı çiğneyenler ise 15 güne kadar hapis cezasına razı olmalı. Ülkedeki protestoları organize eden bir internet grubunun yöneticisi Danila Barysevic, yasa taslağını "saçma" olarak niteliyor ve "market veya mağaza önünde kuyrukta bekleyen veyahut ta parkta eğlenmek için biraraya gelen insanlara karşı yasayı nasıl uygulayacaksınız?" diye soruyor.

Ekonomik kriz ile birlikte ülke dışındaki Belaruslular tarafından sosyal paylaşım sitelerinde örgütlenen muhalifler son dönemde kendilerini ifade edebilmek için, "toplanıp yavaşça yürümek", "telefonlarının aynı anda çalmasını sağlamak" gibi yaratıcı yollara başvuruyorlar. Haziran ayında başlatılan "alkışlı protestolar"dan bu yana ülkede yaklaşık 2 bin kişi gözaltına alındı, 500`ü aşkın kişi de 5 ila 15 gün arasında hapis cezasına çarptırıldı. (Milliyet gazetesi)
Aralık 2010`da yapılan seçimle dördüncü kez iktidara gelen Aleksandr Lukaşenko, seçimlere hile karıştırıldığı iddiasıyla sokaklara dökülen ve hükümete ait binaları basan göstericilere sert karşılık verdi. Seçimlere katılan 9 muhalif liderden 7`si (Andrey Sannikov, Vladimir Nekliayev, Nikolay Statkeviç, Rigor Kastussev, Vitali Rimaçevski, Ales Mikaleviç ve Dimitriy Us) tutuklanırken, çevik kuvvetin müdahale ettiği eylemler sırasında onlarca kişi yaralandı, yüzlerce gösterici gözaltına alındı. 40 bin kadar kişinin katılımıyla düzenlenen protestolar, 1996`dan bu yana ülkede düzenlenen en büyük muhalefet gösterisi olarak kayıtlara geçti.

Avrupa Birliği (AB) ise ülkedeki devlet başkanlığı seçimleri sonuçlarını protesto eden muhaliflerin tutuklanması ve göstericilere karşı zor kullanılması üzerine Lukaşenko ve 150 civarında üst düzey yönecisine vize yasağı getirdi. AB`nin aldığı bu karar, muhalif adaylar dahil seçimlerden sonra yapılan gösterilerde dövülen ve tutuklanan 600`den fazla kişinin salıverilmesine kadar devam edecek. AB ayrıca başta Lukaşenko olmak üzere bu üst düzey yöneticilerin mal varlıklarını da dondurma kararı aldı. (TRT-31.01.2011)

AB, Lukaşenko`dan 19 Aralık`ta yapılan seçimlerin ardından gözaltına alınanların serbest bırakılmasını ve demokratik güçler üzerindeki baskı politikasının durdurulmasını isterken ABD de, Belarus`a yönelik yeni mali yaptırımlar ile seyahat kısıtlamalarını açıkladı. Bu çerçevede, Belarus`un devlet kontrolündeki en büyük petro-kimya şirketi ile iş yapılmasına imkan veren düzenleme iptal ediliyor. AB 2006 seçimlerinin ardından da Lukaşenko ve 40 üst düzey yöneticiye seyahat yasağı getirmiş, Belarus liderinin Avrupalı ülkelerle ilişkileri yumuşatması üzerine yasak kaldırılmıştı. Minsk yönetimi gerek AB gerekse ABD`yi, aldıkları kararlar nedeniyle "Belarus`un içişlerine karışmak" ile suçlarken, protestocuları da "haydut ve sabotajcılar" olarak nitelendiriyor. Devletin, sanayinin % 80`ini kontrol ettiği Belarus`ta medya ve muhalefet, Lukaşenko yönetiminden şikayetçi. Moskova`nın petrol ve doğalgaz fiyatlarını artırması, Minsk`in Moskova`nın ısrarına rağmen Abhazya ve Güney Osetya`yı tanımamakta direnmesi yüzünden aslında birbirlerine en yakın iki ülke olan Belarus ile Rusya arasında soğuk rüzgarların esmesine ve gerginliğin sürmesine neden oluyor. İki ülke arasındaki gerginliğin bir başka sebebi ise Moskova`nın Lukaşenko`yu "güvenilmez" olarak nitelemesi, Lukaşenko`nun da Moskova`yı, "muhalif hareketleri finanse etmek"le suçlaması.

Aslında Nisan ayında Minsk`teki bir metro istasyonunda meydana gelen, 12 kişinin öldüğü 200 kişinin yaralandığı patlama da, Lukaşenko`nun yürürlüğe koymak istediği "insanların toplanıp hiçbir şey yapmamasını" yasaklaması için bir başka sebep. Lukaşenko, daha olay yerinde dumanlar tüterken "gelişmeyi ülke dışından organize edilen bir saldırı" olarak açıklamıştı. Patlamanın, "ülkede barış ve istikrarı yok etme amacını taşıyan, planlı bir saldırı olduğunu" ifade eden Lukaşenko, bakanlarla yaptığı toplantıdaki konuşmasında, 2008`de bir rock konseri sırasında düzenlenen ve 50 dolayında kişinin yaralandığı saldırıyı hatırlatarak, "bu saldırıların zincirleme olabileceğini, birbiriyle bağlantılı olabileceğini" söylemişti. Sonraki günlerde saldırı ile ilgili iki kişinin tutuklandığını ve bu kişilerin suçlarını itiraf ettiğini açıklayan Lukaşenko, saldırı emrini kimin verdiğinin hala bilinmediğini belirtirken, başsavcıya, ülkedeki başlıca muhalif isimleri sorgulaması talimatı vermiş, muhaliflerin "emri kimin verdiğini bilebileceğini" söylemişti. Aslında bu, muhalefetin beklediği bir açıklamaydı. Zira muhalefet de, Lukaşenko`nun saldırıyı kendilerine daha çok baskı yapmak için kullanmasından endişe ettiklerini belirtmişti. (Hürriyet gazetesi)

Ukrayna, Gürcistan ve Kırgızistan`da yaşanan renkli devrim senaryolarının ülkesinde de sahnelenmesinden korkan Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, interneti kapatmak veya "insanların toplanıp hiçbir şey yapmamasını" yasaklamakla bu korkusunun önüne daha ne kadar geçebilecek?

http://www.globalyorum.com/inc/newsread.asp?readid=3049

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.