İlhan KARAÇAY yazdı...
İngiltere`nin, AB`den çıkma kararı almasının, Avrupa açısından bir dönüm noktası olabileceği, Fransa`nın son uygulamalarıyla gittikçe içe kapanan bir pozisyon almakta olduğu, Hollanda, Belçika ve İtalya gibi üye ülkelerdeki ayrılıkçı ve ırkçı güçlerin tırmanışı, Avrupa Birliği`nin dağılacak olmasına işaretler olarak kabul ediliyor.
Piyasa beklentilerine ilişkin araştırmalar yapan Sentix’in anketine göre, Avrupa Birliği`nin 12 ay içerisinde dağılma olasılığı, Yunanistan ve Portekiz’deki sorunlar nedeniyle artmış.
Bu çerçevede bazı analistler de, İtalya`nın yanı sıra Fransa ve Hollanda`yı da önümüzdeki dönemde ortak para birliğinden ayrılması en muhtemel ülkeler arasında gösteriyorlarmış.
Açıkçası, ciddiye alınması gereken bazı çevreler, Avrupa Birliği`ni, 21`inci yüzyılın hasta adamı olarak niteliyorlar.
Peki, yukarıdaki saptamalar doğru mu acaba?
Saptamaların doğru oluşuna bir şey diyemem ama, Avrupa Birliği`nin dağılacak olmasına da pek inancım yok gibi.
Nasıl ki, ABD`yi Rockefeller Grubu ve benzeri güçler yönetiyorsa, Avrupa Birliği`ni kuran ve yönetenlerin başında Bilderberg Grubu gelmektedir.
Bilderberg Grubu, Amerika ile Avrupa arasındaki ilişkilerin bozulduğu 1954 yılında yapılan konferans sonrasında kurulmuştu. Bu Grub`un oluşmasında inisiyatif sahibi olanların başında Hollanda Prensi Bernhard, Unilever`in CEO`su Paul Rijken ve Jözef Retinger gibi isimler vardı.
Para birimi Euro da bu Grub`un isteği ile yaşama geçirilmişti.
Bilderberg Grubu, Prens Bernhard`ın ölmesinden sonra, yönetim bakımından derin bir yara almıştı ama, Avrupa`da söz sahibi olan büyük holdinglerin yöneticileri dizginleri hala ellerinde tutmaktadır.
Bilderberg ve Rockefeller Grupları hakkında yazılacak çok şey var ama, şimdi konumuz onlar değil.
Konumuz, Avrupa Birliği`nin dağılıp dağılmayacağı konusu...
ABD`de Rockefeller Grubu`nun gücü hala hükümranlığını sürdürüyor. Hele hele, şimdi Trump`un Başkan olmasından sonra bu güç daha da tırmanacaktır.
Avrupa`da da Bilderberg Grubu`nun gücü, hatırı sayılır bir seviyededir.
Bu nedenle, Avrupa Birliği`nin dağılması ve para birimi Euro`nun ortadan kalkması bana göre çok zor.
Şunu rahatlıkla ileri sürebilirim: Özellikle Trump`un seçilmesinden sonra, Amerika`da bazı çevreler hoşnutsuzluklarını ortaya koymuşlardır. Hoşnut olmayanlar sadece bireyler olsaydı, `Bir tehlike yok` diyebilirdim. Ama bazı eyaletler de hoşnutsuzluklarını açıklayınca, iş ciddiye binmiş demektir. Özellikle Kaliforniya eyaletinin tepkisi ve ABD`den ayrılma isteğini telaffuz etmesi daha da ciddiye alınmalıdır.
Yukarıda söz ettiğim gibi, Avrupa Birliği`nin dağılma olasılığı, ABD`nin de dağılma olasılığına bağlıdır.
Şimdi diyeceksiniz ki; `İyi ya, Avrupa Birliği Bilderberg Grubu tarafından ABD`ye karşı kurulmadı mı?` .
Haklı bir soru bu. Tabii ki ABD`nin zayıflaması Avrupa Birliği için fırsatlar doğurur.
Ama finans dünyası öylesine hassas ki, dünyanın en ücra yerindeki bir olay dahi dengeleri altüst etmektedir.
Kaldı ki, ABD`deki bir kopma, tüm dünyaya sirayet eder ve bulaşıcı bir hastalık gibi tüm dünyada kopmalar meydana gelir.
Demek oluyor ki, ABD`de nasıl ki bir kopma çok zor ise, o halde dünyada da kopmalar zor olacaktır. Hele hele şimdilerde Rockefeller ve Bilderber Grupları ortaklaşa adımlar atmaya başlarsa, kopmalardan söz etmek doğru olmayacaktır.
Sözünü ettiğim bu Gruplar, ortaklaşa kararlar ile istediklerini kopartırlar ve istediklerini birleştirirler.
Avrupa Birliği`nin yaşamını sürdürmesi, kimi ülkeler için avantaj, kimi ülkeler için ise dezavantaj olabilir. Ama bizim için avantaj olacağı kesindir. Ne var ki, Avrupalılar bizi içlerinde yani `Avrupa Birleşik Devletleri`nde` görmek istemiyorlar.
Eh, o zaman da Avrupa`da yaşayan bizlere, Avrupa`yı içten fethetme görevi düşüyor.
Devletimiz, Avrupa`da yerleşik olan biz Türk kökenlileri dikkate alır ve gerekli desteği verirse, Avrupa`da söz sahibi olmamız işten bile değildir.
Haydi hayırlısı...