Zekiye Doğan Yazdı
Sevgili okurlarım merhaba,
Bir süre önce sizlerle Ülkemde Modern Kölelik adlı makalemi paylaşmıştım. Davet edildiğim etkinliğin amacının ülke insanına zarar olduğunu bildiğim için ne olursa olsun onlara katılarak öğrendiklerimi paylaşmak istemiştim. Makalemi okuyan arkadaşım: “Bu devletin polisi var askeri var. Bizim vergilerimizle maaş alıyorlar görevlerini adam gibi yapsınlar. Başını belaya sokmak istiyorsan durma git bu tür etkinliklere katıl, ama hata yapıyorsun başın belaya girerse sana kim yardım edecek.” Dedi.
Her ne kadar bu sözleri söyleyen arkadaşımın iyi niyetle söylediğini düşünsem de bu sözler beni düşündürdü ve derinden üzdü. Adliyede emniyette yeminli tercümanlığını yapmış olduğum o çocuklar milletin huzuru için yirmi dört saat ayaktalar. Onların ulvi görevi bizim hayatımızı normal koşullarda yaşamamızı sağlıyor. Arkadaşıma: “Asıl amacınızın ne olduğunu bilmiyorum. Lakin sözünü ettiğimiz o çocuklar olmasalar bu sohbeti rahatça etmemiş olurduk. Seninle aynı fikirde değilim, işimiz düştüğünde çok önemliler ihtiyacımız olmadığında gereksizler. Onlar benim için vazgeçemediğim evlatlarım. Vatanı bayrağı devleti milleti için canlarını ortaya koyan o yiğitler sizin bu anlamsız sözünüzü hak etmiyorlar.” Dedim.
Apartmanda kat irtifakından kat mülkiyetine geçme isteğimle kat malikleriyle başlayan kavgamda huzur ve sükunumu bozmalarını engellemek için emniyette tercümanlığını yaptığım arkadaşımı üniformayla balkonda benimle kahve içerse yaptıkları yanlıştan vazgeçerler düşüncesiyle çağırmıştım. Bırakın hatalarından vazgeçmeyi üniformalı Polisi hiçe sayıp tacizlerine binanın etrafında rahatsız etmeye devam etmişlerdi. Psikolojimi alt üst ettikleri bir anda koruma amacıyla aldığım balta sapıyla karşılarına çıktığımda: “Dövdü, tehdit etti, öldürecekti” deyip emniyete şikayet etmişlerdi. Lehime sonuçlanan davadan sonra yalancı şahidiyle birlikte apartmanı terk etmişlerdi!..
Bunu hatırlattığım arkadaşım: “Onlar hak etmişlerdi. İşte tam bundan dolayı haksız yere başını belaya sokmanı istemiyorum. Ülkeyi sen mi kurtaracaksın çapsızları sen mi yok edeceksin? Bırak kim ne yapıyorsa yapsın hiçbir zaman umursama çamurlarında bırak ki, pisliklerinde boğulsunlar.” Dedi.
Hani: “Ölmüş eşek kurttan korkmaz.” Diyorlar ya…
Üniformaya saygısı olmayanlar popoları sıkışınca yalan ifadelerle emniyette kurt kovalamaya kalktılar. Sonuç ortada ortalığı velveleye vermenin sonu karakolda bitti. Adli sonuçtan sonra apartmandan taşınmalarıyla birlikte bu anlamsız didişme sona ermişti. Durum dün gibi hafızasında olan arkadaşıma: “Sorun yaratanlardan olmadım kolay kolay kavgada etmem, ama yapılan yanlış karşısında her ne gerekirse yaparım. Ayrıca devletin askerine polisine kanunlarına itaat eden insanlar sorun yaşamazlar.” Dedim.
Arkadaş çok genişti benim düşüncelerime birkaç beden büyük geliyordu ve kuralsız yaşama alışmıştı. Onunla ülke konularını tartışmak anlamsızdı. Bu gerçeği bildiğim için konuyu kısa kesmeyi tercih ettim. Tercih etmediğim anlam veremediğim algılamakta aşırı sorun yaşadığım durumsa ülkemde devletin askerine polisine yapılan saygısızlıklardı. Haberlerde ne zaman bir şehit haberi duysam ekran karşısında ellerim ayaklarım buz gibi kesiliyor. Yüreğim kanıyor, içim yanıyor, bedenim ağrıyor, benliğim ağlıyor. Eğer ki, idealistlerin ülküsü basit olsaydı, basiretsizler dağlarda ayıların şehirlerde dayıların sırtında saltanat sürmezlerdi. Hayali avcılar av peşinde olsa da hedefini seçenler hayatını garanti altına almıştır. Yiğitlerim aslanlarım kahramanlarım ulvi görevinizde başarılar diliyorum. Ülkem adına asli asil adımlarınızda dualarımızdasınız!..
Sevgi ve saygılarımla