Zekiye Doğan
Sevgili okurlarım merhaba,
Türkiye coğrafi konumuyla, verimli topraklarıyla, yeraltı kaynaklarıyla, tarih kokan anıtlarıyla, tarihe adını büyük harflerle yazdıran geçmişiyle dünyada yalnızca birkaç ülkenin sahip olduğu bir ülkedir. Unutanlara unutturanlara çevre koruma bilincini aşılamamız lazım, değilse bütün değerlerimiz yok olup gidecek. Geri dönüşü olmayan bilinçsizce hoyrat kullanıma, elimize geçen her nesneyi pervasızca etrafa attığımız çöp yığınına hep birlikte son vermemiz “dur” dememiz gerekiyor!..
01 Ocak 2018`den itibaren umuma açık olan yerlerde her ne şekilde olursa olsun çevreyi kirletenlere uygulanacak para cezası 232 TL. Buna rağmen cezalar caydırıcı değil ya da vatandaşların çoğunun bu cezalardan haberi yok. Var olan değerlerimizi yok edenlere karşı varlığımızı koruma görevi hepimizin asli görevidir. Vatandaşlık görevi ailede başlıyor, mahallemizde gittiğimiz her yerde devam ediyor. Çevremizi temiz tutmak, korumak adına her vatandaşın başına bir polis memuru mu dikilsin?
Çevre araştırmacısına göre elli yıl sonra denizlerde balıklar kalmayacak ve de balıkların yerine denizden insanların attığı atıklar çıkacak. Dolasıyla çok geç kalmadan, vatandaşlarımıza çevre koruma bilinci verilmelidir. Çocuklarımıza ilkokuldan itibaren ülkenin değerlerini ve çevrenin korunması öğretilmelidir. Ülke genelinde çevre koruma bilinci, ulusal bir mesele olarak ele alınmalı ve devlet tarafından geniş bütçe ayrılarak gelecek yıllara duyarlı bilinçli nesiller yetiştirilmelidir!..
Hani: “Kendi düşen ağlamaz.” Diyorlar ya…
İş işten geçtikten sonra ah vah etmenin hiçbir anlamı kalmaz. Kalkan olarak konuyu ele alıp çok geç kalmadan gerekli tedbirleri almak zorundayız. Zorlu bir mücadele fakat imkansız değil yeter ki bizler duyarlı ve bilinçli bir şekilde yola çıkalım. Çıkarlarımız söz konusu olunca birlik olup gereken mücadeleyi vermeyecek vatandaşım yoktur. Yokluklarla var olduğumuz, olgunlaşma sürecini çoktan arkamızda bıraktığımız ülkemizde temiz havaya, temiz suya, temiz ortama, temiz çevreye ve temiz nesillere acil ihtiyacımız var. İhtiyatla, itinayla ve ihtişamla büyük küçük hep beraber ihtiyaçlarımızı gidermek için birlik olmamız gerekiyor!..
Akdeniz’e Karadeniz’e Marmara’ya veya ülkemizin en ücra köşelerinden bir yere tatile gittiğimizde, arkamızda çöplük bırakmayalım. Nasıl ki, evimizde sofra kurduğumuzda yemek sonrası toplayıp çöp konteynerine atıyorsak ve evimiz toz kir olduğunda itinayla temizliyorsak gittiğimiz gezdiğimiz yerleri pislemeyelim kirletmeyelim. Çünkü gittiğimiz yerlerde insanlar ve çocuklar yaşıyor. Çocuklara kötü örnek olmayalım. Bir düşünün, tatile gidiyorsunuz, gittiğiniz belde çöplük yığını ve her taraf pislik dolu, siz o beldeye bir daha tatile gider misiniz?
Şuan sanki sizleri duyar gibiyim: “Asla gitmem” gittiğiniz beldelerde arkanızı temiz bırakın ki, sizden sonra gelecek olan insanlar sizlerden ve arkanızda bırakmış olduğunuz çöp yığınlarından tiksinmesinler. Elbette bu endişemi okuyup kızanlarda vardır. Lakin pozitif eleştiri ehline yapılırsa, asla edebiyat yapmaz egemenliğe ulaşır. Ulaşacağımız hijyen yaşama azda olsa katkım olsun istedim. Güzel baktığımız kadar güzeliz. Güzel gördüğümüz kadar özeliz. Tabii daima başaramıyorsak eksilerimiz ve artılarımız var. Artıları kullanma yeteneğimizi kullanabiliyorsak ne mutlu insanız diyebilmeliyiz. Temiz çevrede temiz yaşam mı yoksa çöplük içinde, pislik içinde boğulmak mı?
İyi niyetin ileride insanlarda yaratacağı pozitif gücü, negatifler asla yıkamaz yıpratamaz. Yaşamımızdaki pozitif eylemleri birbirimize öğretelim öğrenelim. Ben bu yaşın sahibi oldum, ama öğretmen olamadım, hala bir öğrenciyim ve birbirimizden çok şeyler öğreneceğimize inananlardanım. Bizler pozitif yönde birbirimizden çok şeyler öğrenebiliriz yeter ki, her fikre açık olalım ülkemizin her bir köşesini birlikte temiz tutalım!..
Sevgi ve saygılarımla