MELİH AŞIK.
Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yeri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca Yavuz:
- Sen sır saklamayı bilir misin, diye sormuş.
- Evet Hünkârım, bilirim yanıtını alınca:
- Âlâ demiş, ben de iyi bilirim!
* * *
Sadrazam Keçecizade Fuad Paşa'ya yetmişlik bir kadının otuz yaşında bir gençle evlenmek istediğinden bahsetmişler. Paşa hemen:
- Ahmet müsaade etmez, deyince sormuşlar.
- Hangi Ahmet?
- Karaca Ahmet!
* * *
Dostlarından biri Fransız Kralı 15. Lui'ye;
- Majesteleri demiş, akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü? Hiç kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre herkes böyle bir vergiyi seve seve öder.
Kral gülerek:
- Hakikaten enteresan bir fikir demiş, bu buluşunuza karşılık sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.
* * *
Tarih biyografisi ve monografi sahalarında erişilmesi güç bilgisiyle dünya çapında bir şahsiyet olan İbnülemin Mahmut Kemal İnal'a sormuşlar;
- Sizdeki bilginin çok azına sahip olmalarına rağmen sizden çok daha tanınanlar var. Bunun sebebi nedir?
Yanıt şu olmuş.
- Ben bilmek için öğrendim, onlar bilinmek için!
* * *
Fatih Sultan Mehmet, çocukluğunda çok yaramazlık yaptığında babası Sultan 2. Murat Han:
- Sen ne kadar yaramaz çocuksun. Senden adam olmaz, diye çıkışırmış.
Orada bulunan Akşemsettin de her defasında mırıldanırmış;
- Peder ne deeerrr, kader ne deeerrr.
Soru: Memlekette işler ne zaman düzelmeye başlar?
Yanıt: Vatandaşın soyulması Ayşe Arman'ın soyunması kadar ses getirdiği zaman...
Haldun Ertem
***
Bolu Valisi...
Bolu Valisi İbrahim Akpınar, Abant Toplantısında "Peki biz demokratik bir Anayasa sahip olabilir miyiz? Yes we can" tarzı hükümetin hoşlanacağı laflar etmiş.
Bülent ArınÇ ise Vali'yi "Cesur konuştu" diye alkışlamış. Hükümetin hoşlanacağı sözler etmek cesaret mi sayılıyor? Yoksa esas cesaret sahibi, Başbakanla birlikte namaza gitmediği için görevden alınan önceki Vali Ali Serindağ mıydı?
Cumhuriyet ruhu
Serdar Şahinkaya'nın uzun araştırmalar sonucu meydana getirdiği "Cumhuriyet Ekonomisinin İnşası" adlı kitabı ODTÜ Yayıncılık'tan çıktı. Atatürk ve Cumhuriyet'i daha iyi anlamak için mutlaka okunması gerekir.
Atatürk 1937 yılında konuşuyor:
"Bu yıl içinde denizaltı gemilerini ülkemizde yapmaya başladık. Hava Kuvvetlerimiz için yapılmış olan üç yıllık program, büyük ulusumuzun içten ve bilinçli ilgisi ile şimdiden başarılmış sayılabilir. Bundan sonrası için bütün uçaklarımızın ve motorlarının ülkemizde yapılması ve harp hava endüstrimizin de bu temele göre geliştirilmesi gerekir."
Türkiye uçak sanayiini 1926 yılında kurmuş, 1937'de denizaltı yapmış, aynı yıl Atatürk uçak ve uçak motoru yapımı direktifini vermiş...
Yıl 2009... Aradan 70 yıl geçmiş... Planörün biraz daha gelişmişi olan "İnsansız Uçak" bile yapamıyoruz... Neden? Kimse bunu sorgulamıyor... Çünkü bunu sorgulamak Amerikan (hatta İsrail) çıkarlarına dokunuyor da ondan olsa gerek...
Yurtkuran
Dünkü birinci sayfamızda Uludağ Üniversitesi eski Rektörü Mustafa Yurtkuran'ın eşi Merih Yurtkuran'ın yakarışını okudunuz...
Kanser teşhisiyle 10 Mart 2009'da ameliyat edilen Mustafa Yurtkuran 47 gün sonra tutuklanıyor. İki ay boyunca kanser tedavisinden uzak kalıyor. Sonunda iki kalp damarında da tıkanıklık beliriyor. Hastaneye kaldırılıyor. Ama hâlâ tahliye edilmiş değil.
Erol Manisalı, Fatih Hilmioğlu, Mehmet Haberal, Mustafa Yurtkuran... Bu profesörlerin tümü tutuklandıktan sonra ağırlaştılar. Türkan Saylan evi arandıktan kısa süre sonra ağırlaşıp hayata veda etti.
Hayatlarının sonlarında topluma verdikleri emekler nedeniyle bir teşekkür beklerken kendilerini hapiste bulan insanlar elbet kahroluyorlar... Yaşamla bağları kopuyor, tükeniyorlar...
Peki bu insanların suçları ne?
Açıklanmıyor. Kendileri dahil kimse bilmiyor...
Hukuk, vicdan, demokrasi gibi ülkemizde var olduğu sanılan kavramlar gerçekten var mı?
Sahte buu!
İmza sahte mi, gerçek mi tartışmaları arasında arkadaşlarımız şu olayı anımsamışlar...
Rahmetli Celalettin Çetin Ağabeyimiz anlatırdı...
Bir gün dar bir yolda giderken önündeki kamyon ısrarla yol vermiyor... Celalettin Ağabey daha ilerde yol genişleyince aracın solundan geçiyor... Geçerken de torpido gözünden kurusıkı tabancasını çıkarıp korkutmak için şoföre doğrultuyor.
Fakat aynı anda o şoför de bir tabanca çıkarıp Çetin'e doğrultmaz mı? Onunki gerçek tabii...
Celalettin Çetin o anda dehşete kapılıp var gücüyle şoföre:
- Sahte bu sahteeeeee...
Diye bağırarak kendini kurtardığıı kahkahalarla anlatırdı...