Dr. Ferruh Demirmen
Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi yönünde gelinen noktadaki hassas durum, Azerbaycan'dan bir hafta önce gelen sürpriz bir gelişmeyle su yüzüne çıktı.
Rus şirketi "Gazprom" ile Azeri ulusal petrol şirketi "Socar" arasında imzalanan bir anlaşmaya göre önümüzdeki yıldan itibaren Rusya, Azerbaycan'dan yılda 500 milyon m3 doğalgaz satın alacak. Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev ve Azerbaycan Başkanı İlham Aliyev imza töreninde hazır bulundular.
Yılda 500 milyon m3 gaz sembolik denebilecek bir miktar; ancak ileride bu miktarın artması bekleniyor. İlave gaz 2015-2016'da gerçekleşmasi planlanan Şah Deniz-2 projesinden kaynaklanacak. Gazprom 1000 m3 başına 350 dolar ödeyecek. Anlaşma Şah Deniz-2 gazının alımında Gazprom'a öncelik tanıyor.
Şah Deniz-2 gazı Batı'nın ve Türkiye'nin büyük önem verdiği Nabucco doğalgaz projesi için anahtar rolünde. Nabucco, Hazar Denizi/Orta Asya ve Orta Doğu kaynaklı doğalgazın Türkiye yoluyla Avrupa'ya taşınmasını öngören proje. İlk gaz Şah Deniz-2'den sağlanacak.
Şah Deniz-2 gazının Rusya'ya kayması ile Nabucco'nun geleceği bazı çevrelerde soru işareti oldu.
"Derin" mesaj
Aslında Rusya ile imzaladığı anlaşma ile Azerbaycan Türkiye'ye ve Batı'ya "derin" bir mesaj göndermiştir. Bu mesaj bir anlamda bir uyarıdır. Azerbaycan, Dağlık Karabağ sorunu istediği yönde çözülmez ise Rusya ile enerjide stratejik işbirliğine gireceğini sinyallemektedir. Ermenistan ile ilişkilerde Karabağ sorununun çözümü Bakü için "olmazsa olmaz"dır.
Mesaj daha radikal bir anlamda da yorumlanabilir. Bu yoruma göre Karabağ sorununun çözümünde Bakü Ankara'nın aracılığına, ve genellikle AB ve ABD'ye güvenmemektedir. Bakü, Karabağ sorununu Rusya'nın desteği ile çözme yoluna gidecektir, ve ilk aşamada Rusya ile doğalgaz konusunda işbirliğine girmiştir. Bu işbirliği stratejik ittifak anlamındadır, ve ileride ittifakın boyutları büyüyebilir.
İlham Aliyev'in doğalgaz anlaşmasından kısa süre önce Karabağ sorununda Bakü'nün gerekirse askeri yola başvuracağını beyan etmesi, bu yorumu destekler nitelikte.
Bakü'nün bu dış politika atılımında ne ölçüde başarılı olacağını zaman gösterecektir. Ancak Bakü doğalgaz kartını abartılı oynuyor olabilir. Göründüğü kadar, Rusya'nın doğalgaz anlaşmasından umduğu en büyük çıkar, Nabucco projesinin önlenmesi. Bu şekilde AB'ye gaz temininde Nabucco'ya – en aşağı kısa vadede – rakip olan ve Rusya'nın önderliğini yaptığı Güney Akım ("South Stream") ve Kuzey Akım ("Nord Stream") projeleri ön plana çıkacak, AB'nin enerjide Rusya'ya bağlılığı artacak.
Nabucco'nın şansını azaltmak politikasının bir parçası olarak, Rusya birkaç gün önce Türkiye'yi Güney Akım projesine katılmaya davet etti. Ankara "düşünürüz" dedi.
Ancak Şah-Deniz-2 doğalgazının Rusya'ya kaymasıyla Nabucco projesinin olumsuz etkileneceği küçük olasılık. Şah Deniz projesi bir konsorsiyumun elindedir. Ticari ilkeler çerçevesinde Azerbaycan ancak projede kendi payına düşen gazı Rusya'ya satabilir.
Konsorsiyumda Socor'un hissesi %10. Şah Deniz-2 gazının Nabucco'yu ciddi olarak tehdit etmesi için öteki hissedarların, özellikle BP ve Statoil'in de paylarına düşen gazlarını Rusya'ya satmak istemesi gerekir. Oysa bu bağlamda bir gelişme yok.
Nabucco önlenmez, gerçekleşmeye yönelirse Rusya'nın Karabağ sorununda Azerbaycan'a umulan desteği vermesi pek düşünülemez. Bu takdirde Bakü bu ittifaktan eli boş dönebilir. Ancak enerjinin ötesinde pazarlıklar da masaya oturtulabilir.
İleriye bakış
Azerbaycan'ın Rusya ile yaptığı anlaşma enerji kaynaklarının dış politika yönünde kullanılmasını hedefliyor. Rusya öteden beri enerjiyi bir jeopolitik araç olarak kullanmıştır. İmzalanan anlaşma Azerbaycan'ın kendi açısından Rusya ile bu konuda bir ittifaka girdiğine işaret ediyor. Azerbaycan'ın sorunu Karabağ çıkmazı.
Bu ittifakın Nabucco projesini olumsuz yönde etkilemesi küçük bir olasılık. Ancak, Bakü'nün gerçek niyeti ne olursa olsun, Batı ve özellikle Ankara Bakü'den gelen mesajı ciddiye almalı ve Ermenistan açılımını çok iyi değerlendirmeli. Aliyev'in basın çıkışını "blöf" olarak algılamak yanlış olur.
Zira Bakü-Moskova yakınlaşması enerjide işbirliğinin ötesine uzanabilir. Her nekadar görünürde bu noktada bir ipucu yok ise de, Aliyev'in Karabağ sorununda kararlığı ve Rusya'nın durumdan politik çıkar sağlamak isteyeceği düşünülürse, ikili ittifaka enerjinin dışında başka "hesapların" da girmesi mümkün.
Özellikle, Rusya Azerbaycan'ı kendi stratejik "arka bahçesi"ne çekmek için elindeki kozları kullanmak isteyecektir. Bu kozlar arasında Ermenistan ile olan tarihsel dostluğunu masaya oturtur mu, bilinemez. Bunu yapmasa bile, Rusya, yeniden alevlenecek bir Azerbaycan-Ermenistan sürtüşmesini kendi dış politika çıkarları yönünde kullanacaktır.
Ankara dış dayatmalarla Yerevan ile gizli görüşmeler yaparken Bakü rahatsızlığını açıkça ortaya koymuştu. Bakü şimdi rahatsızlığını eylem yoluyla ifade ediyor.
Bakü'ye hak vermemek ve cesareti nedeniyle Aliyev'i takdir etmemek mümkün değil.
Ankara, ve Türk kamuoyu, acaba şimdi Bakü'nün doğalgazda, ve belki de başka konularda, Türkiye'yi dışlarcasına Rusya ile işbirliğine itilmesinde nelerin sebep olduğunu bir özeleştiri yapıp soruşturacak mıdır? Rahmetli Haydar Aliyev döneminde Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) proje çalkalanmaları sürecinde böyle bir oluşum söz konusu bile değildi.
Durum ciddidir. Sorunlar enerjiyi aşabilir, Kafkaslar'da jeopolitik dengeler yeni oluşumlara sahne olabilir, hatta askeri çatışmalar gündeme gelebilir. Olayların gidişatında Türkiye'nin tutumu ne olacak, göreceğiz.
Bütün bunların ötesinde, Türk-Azeri kardeşlik bağlarının zedelendiği de esef verici bir gerçek.