Ne Avrupa 50 yıl öncesinin Avrupası'dır, ne de Türkler 50 yıl öncesinin Türkleri'dir.
Bu şartlar içersinde her şey yeniden şekilleniyor. Bugün soğuk savaşın bittiği batı ile doğu Avrupa'nın bütünleştiğini ve yeni bir Avrupa'nın şekillendiğini görüyoruz.
Dün maden işçisi olarak buraya gelenler artık her alanda uyum sağlama süreci yaşayan, katılımcı bir toplumdan bahsediyoruz.
Bugünkü dünya konjonktüründe Avrupa kendi içinde büyük sıkıntılar yaşıyor. Sorunları çözmek adına AB Lizbon stratejisinde yeni bir hedef belirlendi. Bu hedef gelecekte bilgiye dayalı rekabetçi bir tolum yaratmayı öngörüyor.
Avrupa'da yaşayan insanlarımız bu yeni projeyi görüp, anlayıp, kendi geleceği için buna hazırlanması gerekiyor. Burada asıl önemli olan ortak akılla organize olarak geleceğe hazırlanmaktır. Bu bağlamda stö ve yerel siyasetçilerimize burada büyük görevler düşüyor.
Biz entegrasyon konusunda tarafız. Ancak entegrasyon ile asimilasyon arasındaki farkı çok iyi bilmeliyiz. Kültürel değerlerimizi koruyarak bulunduğumuz ülkedeki hayata uyum sağlamalıyız. Burada önemli olan Avrupa'da bir Avrupalı gibi yaşamaktır.
Türkiye'nin AB'ye tam üye olması sadece Türkiye'nin yararına değildir. Türkiye'nin üyeliği ancak AN pastasının daha da büyümesine katkı yapacaktır.
Not: Bu konuşma AKP Bingöl Milletvekili Cevdet Yılmaz tarafından 3 Mayıs 2008 tarihinde Brüksel'de yapılan 'Avrupalı Türklerin 50. yılına doğru' adlı sempozyum da yapılmıştır..