İslam düşmanı motifli Merve El-Şerbini cinayeti, camiye domuz kanı ve Göttingen'de başörtülü tıp öğrencisine yapılan saldırıdan sonra Bielefeld Üniversitesi'nin sekiz Avrupa ülkesinde yaptığı "AB'de göç ve göçmenler" araştırmasının sonuçları Avrupa'daki Müslümanları ve İslami kuruluşları endişelendirdi.
İslami kuruluşlar, İslamofobi ile mücadele çağrısı yaptı.
Almanya'da son zamanlarda İslam karşıtı gelişen olayları kınıyoruz. Avrupa'da yaşayan insanlarımızı oldukça kaygı ve karamsarlığa iten bu tür olayların önlenmesini istiyoruz.
İşte Size Cihan Haber Ajansının Bir Haberi...
Almanya'daki İslami kuruluşlar, Merve El-Şerbini, camiye domuz kanı, başörtülü tıp öğrencisine yapılan saldırılardan sonra Bielefeld Üniversitesi'nin sekiz Avrupa ülkesinde yaptığı ve Avrupalıların yarısının Müslüman göçmenlere karşı sınırların kapatılmasını istediğini ortaya koyan "AB'de göç ve göçmenler" adlı araştırmanın sonuçlarını ürkütücü buldu. Bielefeld Üniversitesi'nin koordinesinde Almanya, Hollanda, İtalya, Fransa, İngiltere, Portekiz, Polonya ve Macaristan'ı kapsayan araştırmadan, Avrupalıların yüzde 54,4'ünün İslam dinini "hoşgörüsüz bir din", yüzde 31,3'ünün Avrupalıların siyahlardan üstün olduğu, yüzde 50,4'ü ise ülkelerinde çok fazla sayıda göçmenin yaşadığını düşündüğü, sınırların kapatılması için önerge olsa Avrupalıların yarısının bunu imzalayacağı sonucu çıkmıştı.
Almanya'daki İslami organizasyonların çatı kuruluşu olan Almanya Müslümanlar Koordinasyon Konseyi (KRM) konuyla ilgili bir açıklama yaparak yetkilileri ve medyayı İslamofobi ile mücadeleye davet etti. Bünyesinde DİTİB, Almanya İslam Konseyi (IRD), İslam Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ) ve Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi'ni (ZMD) barındıran KRM'nin dönem sözcüsü Bekir Alboğa, "Avrupa çapında yapılan söz konusu araştırmanın sonuçları korkunç. Buna göre, önyargılara dayanan 'eşitsizlik ideolojisi'nin kökleri sanıldığından çok daha derin kökleri var. Artan İslam düşmanlığının temelleri buraya dayanıyor." dedi.
Avrupa'da İslamofobinin alarm verecek şekilde artmakta olduğunu kaydeden ve aynı zamanda DİTİB Diyalog Müdürü olan Alboğa, "Bu trend alarm verici ve acıklı sonuçlar ortaya koyuyor. Son olarak Göttingen kentinde, başörtülü tıp öğrencisine yapılan saldırı ve Hamburglu 37 yaşındaki adama yapılan ırkçı Neonazi saldırısı bununun en yeni örnekleridir. Daha önce, Aschaffenburg'daki cami ve buluşma merkezine domuz kanı ve gözleriyle gerçekleştirilen saldırılar da birçoğumuzun hâlâ zihninde." diye konuştu.
Saldırıların sürekli arttığının altını çizen Bekir Alboğa, "Elsenfeld'deki camiye domuz kanıyla yapılan saldırının arkasında yabancı düşmanlığı yatmadığından hareket edilmesi ise bu tür saldırıları daha düşündürücü ve tedirgin edici kılıyor." ifadelerini kullandı. Yapılması gerekenlerle ilgili medya, kilise, siyaset ve topluma seslenerek bu tehlikeli gidişatla mücadele çağrısı yapan KRM sözcüsü Alboğa, "Bu bağlamda Mölln ve Solingen kurbanlarını hatırlamak ve hatırlatmak istiyoruz. Yabancı düşmanlığı motifli saldırıların önüne, insan ve yabancı düşmanlığına karşı kararlı bir tavır ve mücadele ile geçilir." şeklinde belirtti.
İslam Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ) Diyalog Sorumlusu Erol Pürlü ise, hem araştırma sonuçlarının hem de son zamanlarda yaşanan saldırıların endişe verici olduğunu kaydetti. Pürlü, "Avrupa'da İslam'a karşı olumsuz imajda siyasilerden medyayla birçok kesimin tesiri var. Bu dünden bugüne, kendiliğinden oluşmadı. İslamiyet'in yanlış tanıtılması sonucu insanlarda bu gibi korkular gelişiyor." dedi.
Sadece Almanya'da değil, Avrupa'da İslam'a bakış tarzının değişmesi gerektiğine değinen Pürlü, "Biz bunun için yıllardır camilerde açık kapı günleri, iftarlar düzenliyoruz, okullara, memurlara cami ve İslam tanıtım kursları veriyoruz. Ama medyada da hep menfi haberlerin değil, müspet haberlerin de verilmesini talep ediyoruz. Devleti, aydınlatıcı faaliyetler yapmaya çağırıyoruz. Doğru İslam'ın tanıtılması için bizden bir şey istenirse bunu seve seve yaparız. Biz bunun için yıllardır kiliselerle, siyasi birimlerle birlikte çalışıyoruz." şeklinde kaydetti.
Pürlü, şöyle ekledi: "İslam Endülüs'ten beri Avrupa'nın her zaman bir parçası olmuştur. Barış ve huzur içinde birlikte yaşamak için bir birimizi kabul etmeliyiz. Merve cinayetinde karar adil, ama bu cinayet neden işlendi, buna karşı hangi tedbirler alınmalı, bunu tespit edip gerçekleştirmek devlet olmanın gereği olsa gerek. Bu bir kerelik olay değil, başörtülü bayanlar sürekli sözlü saldırılara uğruyor."
ZMD Genel Başkanı Ayyub A. Köhler de, Merve El Şerbini cinayeti davası sırasında yeni kurulan hükümete çağrıda bulunarak İslam düşmanlığını gündemine alması çağrısını yapmış, mahkemenin adil kararının yanı sıra, İslamofobi ile mücadelenin ne kadar elzem olduğunun altını çizmişti.
Mehmet ÜSTÜN
Ondervoorzitter van de Executieve van de Moslims van Belgie (EMB)
Voorzitter van het departement Islam Onderwijs &
VZW. Centrum Islamonderwijs Vlaanderen (Erkende instantie)
GSM:+32(0)484.60.47.07
EXECUTIEVE VAN DE MOSLIMS VAN BELGIE