Haberin yayım tarihi
2010-11-04
Haberin bulunduğu kategoriler

'New York'ta BOŞ minare'

Lama cıma girmeden direkt konuya girelim, New York'ta 5 minare var mı yok mu bilemem ama Mahsun Kırmızıgül'ün son filmi 'New York'ta 5 Minare'de yine bir sürü hikaye, film olacak konu var. Yine bir çoğu havada asılı kalıyor, yine fragmanla gaza gelip sinemaya koşanlar (ben dahil), filmden sonra salondan çıkarken fragmanı izlerken üzerimize sinen 'vaaay' durumundan uzak bir hal ile evin yolunu tutuyoruz.

Şu bir gerçektir ki, biz Türkler görsel konuda sınıfta kalıyoruz, kalmışız her zaman, tarih bile bunu gösteriyor. Genel olarak bakarsak, istisnalar kaideyi bozmaz tabiki, dünya çapında tanınmış bir ressamımız var mı?

Benim bildiğim kadar yok. Bir şeyleri resmetmekte Batı'ya nazaran hep geriden geliyoruz. Mesela Osmanlı'dan kalma minyatürlere bakarsanız çok iyi görürsünüz bunu, belli bir döneme kadar 'derinlik' çizememişiz, Batı bizden önce keşfetmiş bunu. Bir sürü meşhur ressamları var adamların tarih sayfalarını süsleyen.

Her ne sebeptense artık bu eksiğimiz veyahut bu konuda ki zayıflığımız diyelim, bunun yüzünden halen sinemamız da pek ileri bir düzeyde değil. Son yıllar biraz düzelme var tabiki ama bunuda yine milyon dolarlar vererek Batılı'ya yaptırıyoruz. 

Peki bizim neyimiz iyi?

Biz çok güzel anlatırız, hikaye anlatmakta üzerimize yoktur. Bunu mecazi anlamda dalga geçmek maksadıyla söylemiyorum, gerçekten böyledir. En büyük dînî ve edebî eserlerimizden biri Mevlana'nın Mesnevi'si mesela. Mevlana anlatmak istediklerini okuyucuya, daha iyi anlaması için kısa hikayeler vasıtasıyla anlatır.

Gelgelelim Dede Korkut hikayelerimize, Hacivat Karagöz hikayeleri, Nasrettin hoca hikayeleri,  şu zaman bir çok tv dizisine konu olan Cumhuriyet tarihinde yazılmış hikayelerimiz  vs... Bunların hepsi milletimizin görsel değil de sözsel iletişime olan yatkınlığından kaynaklanıyor bence.

Bu kadar bilgi ışığında Mahsun Kırmızıgül'ün filmleri neden çok tutuluyor, beğeniliyor?

Bence o oyunculuk ve yönetmenlikten önce hikaye anlatmasını çok iyi biliyor. Buna parayla görselliği satın alınca ortaya güzel filmler çıkarıyor. Nitekim her Türk filmi gibi, 2010 olmuşuz ve halen filmlerimizde böyle bir eksiklik görüyorum, ses konusu vasatın altında. Güzel hikayelere ve satın alınan güzel görsellere yazık ediyorlar bu vasat ses kalitesiyle.

Sonuç olarak New York'ta 5 Minare nasıl bir film?

Fragmanındaki gördüğünüz ve işleyeceğini sandığınız bir sürü konu yok filmin genelinde. Sürpriz sona doğru ilerleyen bir ana konu var, yan konular teğet geçiliyor çok kaba bir şekilde, oyunculuk çok iyi, sesler berbat, düblaj berbat, insanı filmin havasından çıkarıyor, görsel iyi, ana konu yok, 4 5 konu var, harmanlanmış çarpıp çırpılıp bir konu yapılmaya çalışılmış, yer yer güzel mesajlar veriliyor ve bir Mahsun klasiği olan sürpriz son var.

Anlatılmak istenen anlaşılsa herkes ve her kesim tarafından çok iyi olacak da, korkarım ki yine aynı tas yine aynı hamam devam edeceğiz hayatlarımıza.

İyi seyirler.

Ufuk Demirsoy

04/11/2010

ufuk.demirsoy@gmail.com

. .

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.