NEFRETE HİZMET YASASI.
ABD Temsilciler Meclisi'nde, Ermeni tasarısına destek veren 11 milletvekilinin imzasını çekmesi ve bazı demokrat milletvekillerinin de Meclis Başkanı Nancy Pelosi'den tasarının oylanmaması yönünde talepte bulunmaları üzerine, tasarının geçmemesi ihtimali belirdi. Başkan Bush'un telefonla arayarak tasarıyı oylatmamasını istediği Pelosi'nin, "Tasarının artık Genel Kurul'a gelip gelmeyeceği belli değil" dediği belirtiliyor.
ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edilen ve yakında Genel Kurul'a sunulması beklenen tasarıya muhalefetini bir kez daha açıklayan Başkan Bush, "Amerikan Kongresi, Irak gibi ülkelerde her gün ordumuza hayati destek sağlayan Müslüman dünyasındaki müttefik bir demokrasiyi kendine düşman etmekten daha iyi bir şey yapmalı. Kongre'nin yapmaması gereken şey Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihini sorgulamaktır" dediyse de; durum şu an için belirsizliğini koruyor.
Ancak, bundan sonra sözkonusu tasarının Genel Kurul'dan geçip geçmemesinden çok daha önemli bir husus var ki; o da, hak etmediği suçlamalar karşısında Türkiye'nin, bu yakın müttefikine karşı hissettiği güvensizlik, hayal kırıklığı ve arkadan hançerlenme duygusunun nasıl giderileceğidir.
Ermeni yasa tasarısı, Türk halkının henüz, Irak'a sözde demokrasi ve istikrar getireceği vaadi ve daha öncelikli olarak "terörizmle mücadele" amacıyla gelen ABD'nin, Irak'ta yarattığı kaos ve Türkiye'nin PKK terörü konusundaki hassasiyetlerini karşılamayacak şekildeki tavrını sorguladığı bir dönemde ortaya çıkmıştır. Daha da kötüsü, PKK'lı teröristlerce şehit edilen 16 vatandaşının cenazelerinin kaldırıldığı ve tüm Türkiye'nin hıçkırıklara boğulduğu bir zamanda.
1915 olaylarında milyonlarca Türk'ün Ermeniler tarafından katledildiğinden, bu katliamlara tanıklık eden toplu mezarlar ve dönemin ABD'li diplomatlarına ait belgelerden haberi bile olmayan, oy düşkünü Amerikalı siyasiler, tek bir şey elde ettiler: "Nefret". Bu tür girişimlerle daha da cesaretlenen Ermeni diasporasının Türklere yönelik nefreti iyice pekişirken; haksızlığa uğrayan Türklerin nefreti, dost ülke tarafından sırtından bıçaklanmanın beraberinde getirdiği aldatılmışlık ve düş kırıklığı duygularıyla, daha ziyade ABD üzerine yoğunlaşıyor.
Bu yasa tasarısı Genel Kurul'dan geçse de geçmese de, Türk-Amerikan ilişkileri bir daha asla eskisi gibi olmayacak.
Amerikalı demokratlar, Türk halkının en hassas olduğu iki konuya yaklaşımları yani, her yıl onlarca can alan PKK terörü konusundaki umursamazlıkları ve 80 yıl önce Türkiye'den toprak koparamayan Ermenilerin "soykırım" iddiaları ile ilgili "tek taraflı" anlatımlara kulak vermeleri nedeniyle, sadece kendi ulusal çıkarlarına zarar vermekle kalmadılar. Aynı zamanda Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin geliştirilmesi yönündeki girişimleri de baltaladılar.
Şimdi ise, Türkiye bu son gelişmeler ışığında, hem ABD hem de Ermenistan ile mevcut ilişkilerini mercek altına yatırdı. Dahası, Türkiye'deki bu yeni yaklaşım, siyasilerin de kontrolünden çıkarak, Türk kamuoyunun yoğun baskısı haline gelmeye başladı. Türkiye'deki pek çok sivil toplum örgütü, üniversiteler ve basın organlarının yanı sıra askeri kanat da, Türk halkına yaftalanmak istenen bu kara leke karşısında önlemler almanın yollarını, belki de ilk kez ciddi şekilde aramaya başladı.
Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" prensibinden hareketle, herhangi bir millete karşı düşmanlığı, ne kendi besleyen ne de çocuklarına öğreten Türk halkı bugüne kadar, "Türk olmaktansa, köpek olurum" diye Ermeni çocuklarına Türk düşmanlığı aşılayan bu "nefret mekanizmasının" kırılmasını bekledi.
Şimdi, Türkiye'nin iyi niyet girişimlerinin bir sonuç vermediğini dile getiren bir kesim tarafından Ermenistan'ın izlediği politikalara karşılık bir takım önlemler alınması gündeme getirilmeye başladı. Ermenistan'ın "sıfır bedelli politika" izlediğini belirten kesimler, bu ülkeye yönelik alınması gereken önlemleri şöyle açıklıyor:
-Erivan-İstanbul arasında haftada 6 kez gerçekleşen uçuşların iptali, hava koridorunun kapatılması,
-Her gün Türkiye'den, Gürcistan üzerinden Ermenistan'a taşınan 4 bin kamyon malla ilgili kısıtlama getirilmesi,
-Türkiye'de yaşadışı çalışan 70 bin Ermeni'nin en az 3-4 bininin Ermenistan'a gönderilmesi.
Aynı kesim, bir taraftan Türkiye'nin tarihini karartırken, bir taraftan da çeşitli tavizler koparmaya çalışan Erivan'a, izlediği düşmanca politikadan, kendisinin zarar göreceği mesajının verilmesini istiyor.
Türkiye Ermenistan'a son derece insani bir teklifte bulunarak, "tarihçilerden oluşacak ortak bir komisyon oluşturulmasını" gündeme getirmiş ancak, ABD ve AB'den destek alacağını düşünen Erivan, bu öneriyi elinin tersi ile itmiştir. ABD'de siyasi hayatı Ermeni lobisi tarafından finanse edilen Nancy Pelosi'nin girişimleriyle başlatılan bu karalama kampanyası ise, tamamen Ermenistan'ın uzlaşmaz politikalarına destek olmuştur. Bugüne kadar, saldırgan bir üslupta seyreden Ermenistan dış politikasının, bu saatten sonra Türkiye ile ilişki kurmaya yönelmesini kimse beklememelidir. Bölgesel izolasyondan yakınan bir ülkenin, kendini izolasyona mahkum etmesinin faturası ise, yine Ermenistan halkına çıkacaktır.
Henüz dün olmuş gibi gözlerimizin önünden dehşet görüntüleri gitmeyen, Hocalı Soykırımı'nın sabıkalıları olan Ermenileri, mağdur göstermeye çalışan Bayan Pelosi ise, Ermeni oyları sayesinde ayakta kaldığı siyaset sahnesinde, Amerikan kamuoyuna, hiçbir tarafa yararı olmayan bu girişiminin hesabını bir gün verecektir.
Kaynak:Lactuel/Tansu PEKER
tansupeker@lactuel.be