EVHANIMLARININ kullandıkları bir mutfak deyimidir bu: İyi pişmiş bir yemeği daha da iyi pişirmiş olmak için bir şeyler yapıp biraz su ya da tuz ekleyince yemeğin tadı kaçar, piç olur. "Pişmiş aşa su katmak" gibi.
İnsanlar vardır, gayretkeştirler, iyi bir şey yaptıklarını sanırlar, ama bazen öyle yaparlar ki, meşgul olup üstüne düştükleri sorunu piç ederler.
Son "aydınlar dilekçesi"nin, yani Ermenilerden özür dilemeye ilişkin olanının yarattığı tartışma sürdükçe bu deyimi akla getirmeden edemiyor insan.
Tabii "aydın" sözünün kimimizde yarattığı "antipati" de buna ekleniyor... Gerçekten, tam olarak ne anlamı geldiği belirsiz, ama fazla sık kullanılan bir sözcük olur olmaz vesilelerle gündeme getirildikçe daha da itici oluyor.
Belli ki, Osmanlıcadaki "münevver"in Türkçeleştirilmesi, yani "tenvir" edilmiş "aydınlanmış" ya da "aydınlatılmış" kişi demek. En iyi tanımı, Fransızcadan alınma "entelektüel" sözcüğü dolayısıyla Meydan Larousse veriyor: "Merakı ya da mesleği gereği fikir meseleleriyle uğraşan kimse". Bir de Yakup Kadri'den alınma bir örnek ekleyerek: "Azizim, dün Türk münevveri, Türk entelektüeli diye bir şey vardı. Bugün o yoktur."
Mümtaz SOYSAL
CUMHURİYET