Uzm. Dr. Ümit İpeksoy
Takvimler Temmuz 15'i gösterdiğinde Türk milleti tarihi boyunca hiç karşılaşmadığı hain bir girişimle karşı karşıya kaldı. Türk ordusunun ve devletinin içerisine sızmış, devletini ve milletini mankurt emellerine hiç düşünmeden peşkeş çeken hainler hem demokrasimize hem de vicdanlarımıza alçakça saldırdı.
Bu hainler daha önce hiçbir cuntacının cüret etmediği şekilde kendi polisine, kendi vatandaşına, kendi din kardeşine çevirdi silahların namlularını. Namlu dediysek tabancadan tüfekten bahsetmiyoruz, tanktan, bombadan, uçaktan bahsediyoruz. Bu milletin vatanını korumak için alın teriyle satın aldığı silahlarla, bu milletin vatansever çocuklarını, gençlerini, ak sakallı ihtiyarlarını, kadınlarını vurdular. Yetmedi üzerlerinden tanklarla geçtiler.
Ne kadar alçaklık varsa yaptılar, ne kadar hainlik varsa hayata geçirdiler.
Büyükada da toplanan, emperyal alçaklara kul köle olmuş devşirmeler, onlardan aldıkları emirlerle kendi halkına acımasızca saldırdılar.
Ama öyle bir duvara çarptılar ki bu travmayı ömür boyu hafızalarından silemeyecekler.
O duvar Aziz Türk Milletinin feraset ve iman duvarıydı.
Biz bu duvarı daha önce Plevne’de, Çanakkale’de, hicaz da, Kut ül Amare’de görmüştük.
Unutuldu sanmıştık ama çok şükür bu milletin genlerine işleyen sarsılmaz imanı ve vatan sevgisi bir kez daha galip geldi.
Ankara emniyet müdürlüğü binasına saldıran hainlere karşı polis telsizlerinden şu anons yükseliyordu " Teslim olmak yok, sonuna kadar vuruşacağız ve devletimize saldıran bu dış unsurları yok edeceğiz. "
1970 li yıllardan başlayıp devletin içerisinde filizlenip büyüyen sonra da içinde büyüdüğü, bu onlarca asırlık çınarı kurutmaya çalışan parazitler maalesef bu milletin saf ve temiz yürekli gençlerini de kandırıp kendi emellerine alet ettiler.
Bu millet nasıl Çanakkale de yüz yıl boyunca uğraşıp yetiştirdiği en kıymetli gençlerini kaybetti ise bu FETO belasıyla da kim bilir kaç neslini kaybetti. Kim bilir kaç genç, kandırılmış ebeveynlerine verilen cezalar nedeniyle devletine ve milletine düşman oldu.
Yazık...
Geri getirilmesi ve düzeltilmesi imkânsız bir kayıp.
Bu aziz milletin evlatlarına, bunları yapanları yüce Allah'ın adaletine havale ediyorum.
" O tuzak kuranların en hayırlısıdır. "