Sayın Başbakan,
Türkiye Cumhuriyeti'nin 21. yüzyıldaki gücünün şekillenmekte olduğu bir döneme siyasal yön verme sorumluluğunu yüklendiniz. Candan başarılar diliyor ve bu dönemin kaderini belirleyecek olan Avrupa politikamızdaki bazı temel değerlendirme ve önceliklere dikkatinizi rica ediyorum.
AB TEK SES DEĞİLDİR: Son AB Konseyi zirvesinin de işaret ettiği üzere AB içinde bir gelecek vizyonu tartışması yaşanmakta. Bu çerçevede bazı AB ülkeleri Türkiye'nin üyeliğinden yana tavır alırken, birkaç ülke hala çekincelidir. AB'nin kurumsal reform, enerji politikası, ekonomik rekabet gücü, bilgi toplumu ve güvenlik gibi alanlardaki iç sorunlarını yakından takip etmeli, bu gündemin içinde yer almalıyız.
AB SÜRECİ DEVAM ETMEKTEDİR: Bu sürecin en önemli gücü sahip olduğu kurumsal yapıdır. AB Komisyonu ve üye ülkelerin çoğunluğu açısından Türkiye tam üyelik yolunda ilerlemektedir. Yakın tarih gösteriyor ki, zaman içinde koşullar değişiyor. Türkiye daha güçlü bir demokrasi, ekonomi ve toplum olarak AB üyeliğine hazır hale gelirken, küresel eğilimler lehimize işleyecek. Kısa vadeli sorunları aşarak, orta vadede "zaman" etkenini
lehimize kullanmalıyız.
TÜRKİYE'NİN EN ÖNEMLİ GÜCÜ DEMOKRASİDİR: Türkiye'nin düşünce özgürlüğü ve TCK 301. madde gibi demokratik eksiklerini kullanan bazı dış karşıt çevrelerin oyunu bozulmalıdır. Diğer bir deyişle, PKK, fanatik Ermeni ve Rum ve köktendinci Hıristiyan lobilerin en büyük arzusu hükümetinizin TCK 301. maddeyi değiştirmemesi ve demokratik reformlara devam etmemesidir. Türk halkı uluslararası demokratik onuru yüksek
bir ülke yaşamayı hak etmektedir. Türkiye düşmanları bunu başaramayacağımızı umuyor. Yanılıyor olmalılar.
ÖNCELİK GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE'DİR: Ancak güçlü bir demokrasi, ekonomi ve toplumsal yapı sahibi bir Türkiye, AB ile ilişlilerde ve küresel rekabet ortamında yükselebilir. Bu çerçevede, yaratıcılığı teşvik eden kapsamlı bir eğitim reformu, kayıt dışı ekonomiye karşı etkin önlemler, tarımda verimlilik artışı, bölgesel kalkınma, bilgi teknolojileri devrimi, çevreye duyarlı politikalar ve ihtiraslı bir yeni kadın hakları atılımı gibi
hedeflere ulaşmak aynı zamanda Türkiye'nin küresel rekabet gücü yüksek bir toplum olması için elzemdir.
AB KONUSUNDA AKILCI BİR TÜRK KAMUOYU: Türk kamuoyunun duygusallığını bilen bazı Türkiye karşıtı AB çevreleri bu durumdan istifade etmeye çalışıyor. Biliyorlar ki mevcut küresel ekonomik gerçekler nasıl olsa Türkiye'yi AB'nin etki alanında tutacak. Türkiye için alternatif olabilecek ülkelerin dışilişkilerinde de AB en önemli çekim gücüne sahip. Bu durumda Türk halkını yıldırarak AB'den uzak tutmayı, üye olarak karar alma
mekanizmasına dâhil etmeden Türkiye'yi özel statülü bir konumda ikinci sınıf bir ülke yapmayı planlıyorlar.
Türkiye'deki ulusal duyarlılıkları suiistimal ederek, Türkiye'yi AB etrafında uydulaştırma emelleri var. Bu tuzağa dikkat!
İLETİŞİM ZAAFINI AŞMALIYIZ: Türkiye içine kapandıkça ulusal çıkarlarımız kaybediyor. 21. yüzyıl medya, imaj, pazarlama, teknoloji, iletişim ve bilgi toplumu çağıdır. Artık dış politika, uluslararası ticaret, yatırım, turizm, enerji ve toplumlararası ilişkiler gibi farklı alanlarda iletişim çok önemli bir araçtır. Dışilişkilerimiz buna göre yeniden yapılanmalıdır. Ayrıca iç iletişime de önem vermeliyiz. AB hakkında toplumu yanlı bilgilendiren abartılı
olumlu veya olumsuz analiz ve bilgi kirliliğinden sakınmalı, sağduyulu ve akılcı bir kamuoyu yaklaşımına gereksinim var.
TÜRKİYE'NİN DE AB'YE KOŞULLARI VAR: Önümüzdeki yıllarda AB üyeliğine hazır bir konuma gelmiş bir Türkiye, küresel gelişmeleri de dikkate alarak AB'yi sınamalıdır. Bugünkü gelişmeler ışığında, AB'ye tam üye olmayı kabul etmemiz için en az be koşul öne sürmeliyiz.
1 Kısa vadede gümrük birliği kapsamında dış ticaret anlaşmaları, Türk vatandaşlarına uygulanan vize sorunları, müzakere sürecinin daha etkin ve amacı sorgulanmaksızın işlemesi gibi konularda AB'den taleplerimiz karşılık görmeli.
2 AB'nin önümüzdeki dönemde küresel ekonomik rekabet gücü yüksek olmalı.
3 AB anayasal düzeni, kurumları, karar alma sistemi çok daha etkin işlemeli.
4 Dünya sahnesinde AB'nin siyasal bütünlüğü ve rolü çok daha etkin olmalı.
5 AB'nin demokratik de erleri ve saygınlığı, Türkiye konusunda olduğu gibi yabancı karşıtı, demagojik, dar görüşlü ve düşmanca siyasal söylem ve tavırlar yüzünden zedelenmemeli.
Sayın Başbakan,
Tarih siyasal liderlere karşı acımasız, toplumlar sabırsız, rakipler fırsatçıdır. Türkiye tarihinde toplumun takdirini toplamış ve ülkemizi 21. yüzyıl dünyasında yükseltmiş bir hükümet dönemi dileğimizdir..
Saygılarımla,
Bahadır Kaleağası
TÜSİAD AB Temsilcisi