Haberin yayım tarihi
2013-04-09
Haberin bulunduğu kategoriler

AVRUPA'NIN EN BATISI VE EN DOĞUSU

Adanın doğasına hâkim renk olan yeşil, aynı zamanda İrlanda’nın ulusal simgesi. Fakat yeşil ülkenin altı aylık AB dönem başkanlığı kırmızı alarm ışıkları altında geçiyor. Dublin ve Brüksel AB’nin gündemini Güney Kıbrıs’ın ekonomik iflasının sarsıntılarından koruma çabası içindeler. 

Ada ülkelerinde ekonomi

G.Kıbrıs’ın çöken finansal sistemi sadece ekonomik bir sorun değil. Geçmişin siyasal dosyaları ile bağlantılı bir kriz söz konusu. Adanın birleşmesine “hayır” demenin bedeli de ödeniyor. O dönemdeki G.Kıbrıs cumhurbaşkanı Papadopulos, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Annan’ın barış planını önce kabul eder gibi gözüktü; sonra AB üyeliğini güvence altına alınca referandumda halkını ret yönünde etkiledi. O dönemde vahim bir hesap hatası yapan Brüksel’deki AB yetkilileri de bu tutuma bir “ihanet” olarak tepki gösterdiler. G.Kıbrıs’ın Rus ve Sırp kara para şebekeleri ile bağlantıları sorgulandı. Bu siyasal sorunun aşılması, bugünkü ekonomik sorunun çözümünün bir parçası olur. Türk tarafı ile uzlaşı ekonomik güven sağlar ve Doğu Akdeniz’deki doğal gaz projelerinin önünü açar.

İrlanda da Euro bölgesindeki kriz girdabına düşenlerden oldu. Tabii durumu G.Kıbrıs’tan farklı. Mali disiplini hızla geri kazanıyor. AB’ye 1973’de üye olduğunda İrlanda en yoksul ülkeydi. Bugün Lüksemburg’dan sonra kişi başına düşen milli gelirde İrlanda ikinci sırada, Avrupa’nın en zenginlerinden. Özellikle son onbeş yılda köklü bir ekonomik dönüşüm geçekleşti. Bu “Kelt kaplanı” mucizesinin başarı etkenleri mucizevî değil: eğitim, ar-ge, teknolojik yenilikçilik, girişimcilik finansmanı ve yatırım ortamı. Sonuçta IBM, Google, Facebook, Twitter ve SAP gibi birçok dünya devi şirket için cazip bir yatırım ve yönetim merkezi olmayı başardı İrlanda. 

Küçük ülke, derin tarih, zengin kültür

Adanın en eski halkı Keltler tüm Avrupa’ya yayılmış. Hatta Galatlar olarak Marmara kıyılarına kadar erişmişler milattan önceki üçüncü yüzyılda. Keltler, Vikingler, Normanlar, Saksonlar, İngilizler gibi etnik köklerin harmanlandığı İrlanda, Mısır piramitlerinden beşyüz yıl öncesine dayanan ilk uygarlık izleriyle gurur duyuyor. Bunlardan en ünlüsü MÖ 3000 yılından kalma Newgrange höyüğü. Bu taş silindir yapının içinde ayin odalarına gün ışığı yalnızca 21 Aralık haftasında, günlerin tekrar uzamaya başladığı dönemde giriyor. “Güneşin geri dönüşü” kutsanıyor. Neolitik çağ insanlarının Avrupa’da birçok yerde rastlanan megalitik eserlerinin en eskisi ise Şanlıurfa yakınlarında: MÖ 9000 civarından kalma Göbekli Tepe höyüğü. Geçmiş binyılların gizemli bağları belirir gibi oluyor, Avrupa’nın bir ucundan ötekine.

Daha yakın çağlarda, İrlanda yüzyıllar boyu “kenarda” yoksul bir ülke olarak kalmış. Amerika’nın keşfi ile Avrupa’ya gelen patates yoksul İrlanda için de ana besin olmuş. Fakat 19 yüzyılın ortasında patates hasadı bir hastalık sonucunda mahvolunca, “büyük kıtlık” yaşanmış, bir milyon insan ölmüş. Kalanların önemli bir bölümü göç etmiş. Bugün, 4,5 milyonluk ada nüfusunun on katı kadar, 45 milyon İrlanda kökenli bir nüfus Kuzey Amerika’da yaşıyor. İrlanda bu diasporayı bir insan sermayesi kaynağı olarak değerlendirmekte başarılı. 

Ada uzun yıllar Birleşik Krallık toprağı oldu. İngiltere’den bağımsızlığına ancak 1921’de kavuştu. İngilizce resmi dil. Geleneksel Gaelik dili de resmi dil. İrlandalılar Katolik. Birleşik Krallık’a ait olan Kuzey İrlanda’da ise çoğunluk Protestan. Bu duruma tepkinin bir boyutu, 20. yüzyılın en önemli terörizm hareketlerinden IRA oldu. Diğer taraftan Dublin hep Londra etkisinden sakınmanın yollarını aradı ve 1973’te AB üyeliğiyle nispeten rahatladı. İngiltere’yi beklemeksizin Euro’ya da geçti. Fakat sonuçta bu küçük ülkenin dünya kültür coğrafyasındaki yeri ışıltılı ise, bunda İngilizce edebiyat ve pop müziğin rolü belirleyicidir. 

İrlanda edebiyatının İngilizce yazarları dünyaca ünlü: “Gulliver’in Seyahatleri”nin yazarı Jonathan Swift, siyaset bilimci Edmund Burke ve tiyatro yazarı Oliver Goldsmith 18. yüzyılda İngilizceye geçişin öncüleri oldular. Daha sonraki iki yüzyılda, kırsal gerçekçiliğin ozanı Kavanagh. Londra kültür yaşamına damgasını vuran Oscar Wilde. Ulysses ve Homeros’un Odisseya destanını 20. yüzyıl başı Dublin’ine taşıyan James Joyce... Ve tabii ki Nobel ödüllüler: Keltik kültürü güncelleştiren Yeats (1923), idealist mizahçı Bernard Shaw (1925), “Godo’yu Beklerken” ile Paris sahnelerini fetheden Beckett (1969) ve şair Seamus Heaney (1993). 

Ankara-Dublin ekseni

Türkiye ile İrlanda arasındaki ticaret hacmi henüz yıllık 1 milyar Euro eşiğinin altında, fakat artıyor. Yatırımlar ve turizm de gelişiyor. Dublin’deki teknoloji ve internet şirketlerinde çalışan Türk sayısı da yükselişte. İkili ilişkilerin ötesinde, İrlanda Türkiye’nin AB üyeliğine olan desteğini bu seferki dönem başkanlığında da sürdürdü. Uzun bir aradan sonra tam üyelik müzakereleri hareketleniyor,”bölgesel politika” başlığı açılıyor. 

TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz ile Dublin’i ilginç bir dönemde ziyaret ettik. Mart sonunda, İrlanda hem hava durumu, hem de ekonomik açıdan geciken baharın sabırsızlığını yaşamaktaydı. Heyette TÜSİAD yönetim kurulu üyeleri Volkan Vural, Simone Kaslowski, Şükrü Ünlütürk, İrlanda kökenli TÜSİAD üyesi John McCarthy, Soli Özel ve Zafer Gazi de yer aldılar. Dublin’de Başbakan Yardımcısı, dışişleri ve ekonomiden sorumlu bakanlar, iş dünyası ve medya ile görüşmeler oldu; şu temel mesajları verildi:

1. Küresel gelişmeler ve Euro krizi daha etkin işleyen ve daha geniş bir AB’yi zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle AB artık Türkiye konusunda hata yapmadan, tutarlı ve hızlı ilerlemelidir.

2. Müzakerelerde açılacak olan “bölgesel politika” başlığı önemli bir gelişmedir, ancak yeterli değildir. Adalet, içişleri, temel hak ve özgürlükler, enerji gibi alanlarda da başlıklar bir an önce açılmalıdır.

3. Güney Kıbrıs krizi bir kere daha bu ülkeye yönelik AB politikalarının zaaflarına işaret etmektedir. Sorun sadece ekonomik değil aynı zamanda siyasidir. Türkiye’nin AB üyelik sürecinde bir an önce G.Kıbrıs kaynaklı vetoların kalkması tüm tarafların yararınadır.

4. AB ile ABD arasında başlayacak olan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) görüşmeleri dünya ekonomisine yeni bir yön verecektir. Gümrük birliği ve tam üyelik yönünde AB ile mevzuat uyumu sürecinde olan Türkiye’nin mutlaka Transatlantik Ortaklık içinde yer alması gerekmektedir. Bunun için sadece AB’nin daha önce yaptığı üçüncü ülkeler ile serbest ticaret anlaşmalarındaki yöntem tercih edilmemelidir. EK olarak, Türkiye bu sürece en baştan dâhil olmalıdır.

Türkiye Avrupa’nın Avrasya penceresi. İrlanda ise Avrupa’nın Atlantik penceresi. 

Bu nedenle ABD ile Transatlantik Ortaklık görüşmelerinin kendi dönem başkanlığında başlamasına çabalıyor. 

Türkiye için İrlanda başta teknoloji ve girişimcilik politikaları olmak üzere, birçok açıdan başarı modeli oluşturuyor. 

Türkiye’nin makro-ekonomik disiplin ve uluslararası açılım başarıları da İrlanda için ilham kaynağı. İrlanda akılcı bir küresel vizyon ile Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyor. 

Keltlerden Galatlara uzanan tarihsel izlerin simgeselliğinde, Avrupa’nın en Batısı ile en Doğusu birbirine yakın.

 Dr. Bahadır Kaleağası

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.