Brüksel Yunus Emre Kültür Merkezinde organize edilen bir panelde AB-Türkiye ilişkileri tartışıldı. Moderatörlüğünü Belçika Avrupa Hareketi Müdürü Cécile Huylebroeck’un yaptığı panele AB Milletvekili Andrew Duff, AB nezdinde Büyükelçi İzzet Selim Yenel ve TOBB Brüksel temsilcisi Bülent Bilgiç konuşmacı olarak katıldılar.
AB-Türkiye ilişkilerinin geldiği nokta ve Türkiye’nin ekonomik, siyasi ve sosyal yönden ulaştığı seviyeye ışık tutan bu panelde konuşmacılar oldukça çarpıcı noktalara değindiler.
Panelden satır araları..
AP Milletvekili Andrew Duff:
-Ben Liberal Grup Üyesi İngiliz Milletvekili olarak Avrupa Parlamentosu’nda görev yapıyorum. Karma parlamentolar üyesiyim. Türkiye’nin Avrupa Birliğine tam üyelik süreci konusunda bazı tespitlerimi sizlerle paylaşacağım.
-AB-Türkiye ilişkilerinde son zamanlarda olumlu gelişmeler var. Özellikle son açılan demokratikleşme paketleri cesaret verici. Ayrıca Kürd sorunu konusunda güzel gelişmeler oluyor. Kuzey Irak lideri Barzani’nin Türkiye’de üst seviyede kabul görmesi olumlu bir gelişme.
-AB-Türkiye ilişkilerinde Vize konusu önemli bir sorun olarak önümüzde duruyor. Bu konuda yapılacak görüşmelerin ardından bazı rahatlatıcı çözümler ortaya konacak diye düşünüyorum.
-AB-Türkiye ilişkilerinin değerlendirildiği Yıllık İlerleme raporu ağırlıklı olarak pozitif değerlendiriliyor. Buda Türkiye adına iyimser bir durum oluşturuyor.
-Avrupa’da merakla beklenen bir diğer proje ise yeni Anayasa yapma çalışmaları idi. Bu konuda süreç tıkanmış gözüküyor. Bu durum Türkiye adına üzücü.
-Söz konusu Türkiye olunca Kıbrıs sorunu hep masada oluyor. Kıbrıs sorunu uzun bir zamandır çözümsüz olarak karşımızda duruyor. Görüşmeler yapılıyor, konuşuluyor, öneriler ortaya konuyor ancak hiçbir şey olmuyor, bir şey değişmiyor. Bu sorun daha uzun yıllar masada kalacak gibi gözüküyor.
-Gezi parkı olaylarını yakından izledik. Olaya biz Avrupalı gözü ile bakıyoruz. Gezi parkı olaylarının önümüzdeki yıl yapılacak olan yerel seçimlerde Türkiye’de bir siyasi bahar oluşturacağını düşünüyorum.
-Diğer yandan Türkiye’de bir giderek ‘’İslamlaşma Hareketi’’ göze çarpıyor. Bu eğilimin giderek arttığını düşünüyorum.
-Bir diğer önemli nokta ise Başbakan Erdoğan ile Gülen Hareketi arasında yaşanan gerilim olduğunu düşünüyorum. Fetullah Gülen bize göre Türkiye’de ağırlığı olan önemli bir şahsiyet. Gülen hareketinin özellikle eğitim alanında çok dikkat çekici girişimleri var. Gülen hareketinin eğitim alanında yaptığı yatırımlar aslında Türk toplumu için önemli biz kazanç olarak görülmeli. Bu bağlamda Başbakan Erdoğan’ın Gülen hareketine yönelik yaptıklarını kaygı verici buluyorum.
-Ankara’da bir şehircilik projesi olarak sunulan ancak ciddi tartışmaların kaynağı olarak ortaya çıkan Orta-Doğu Teknik Üniversitesinde yaşananları da dikkatle takip ediyoruz. Önümüzdeki hafta bir Ankara ziyaretim olacak ve bu durumu daha yakından izleme fırsatı bulacağım.
-Sonuç olarak gelecek süreçte AB-Türkiye ilişkileri güncel ve uzun bir süredir çözümsüz kalan noktalarda iyileştirmeler sağlanarak sağlam bir zemine oturtulmalıdır diye düşünüyorum.
Büyükelçi İzzet Selim Yenel:
-Avrupa Birliğine 50 yılı aşkın bir süredir tam üyelik için mücadele diyoruz, ancak geldiğimiz nokta ortada.
-Görev yaptığım sürece özellikle son 3 yıl boyunda AB konusunda önemli bir gelişme yaşayamadık. Yeni bir başlığın açılması için 40 ay beledik.
-Vize konusu çözülmesi gereken en acil konulardan biri. Bu konuda belli bir noktaya gelindi. Ancak yapılacak son görüşmelerden sonra vize konusunda olumlu bir tablo ortaya çıkabilecek.
-Bugüne kadar bir çok başlık çeşitli bahanelerle bir şekilde donduruldu. AB ilişkilerinde Türkiye tarafı olarak her türlü iyimser girişimlere karşı taraftan aynı düzeyde karşılık göremediğimiz ortada.
-Kıbrıs konusunda Türkiye her zaman yapıcı bir tavır sergilemiştir. Kıbrıs’ın çoğu zaman sorunların merkezinde gösterildiğini biliyoruz. Bu konuda daha önce öne sürülen barış ve çözüm planını Türkiye kabul etmesine rağmen Rum tarafı bunu reddetti.
-Kıbrıs(Güny-Kuzey) için Türkiye’nin çok önemli katkıları olabilir. Ortada bir çok iyimser projeler var. Ada’da yaşayan halkların hayatına ekonomik açıdan ciddi katkılar sunabiliriz. Özellikle yaşanan ekonomik krizi aşmada Türkiye’nin olabilecek katkıları göz ardı edilmemeli. Enerji, su konusunda da yapabileceklerimiz var.
-Türkiye’nin bugün geldiği nokta zaman süreci içersinde devamlılık arzeden reformlar sayesinde olmuştur. Ülkemiz siyasi, sosyal ve ekonomik alanda yapılan reformlar sayesinde çok şeyler kazandı.
-Biz 50 yıl boyunca AB konusunda çok yoğun çabalar gösterdik. AB’ye hep elimizi uzattık ancak AB elimizi bir türlü olması gerektiği gibi tutamadı.
TOOB Brüksel Temsilcisi Bülent Bilgiç:
-AB-Türkiye ilişkileri daha çok ekonomik alanda çok gelişti. Türk ekonomisi dünya ölçeğinde 16. Sırada bulunuyor. Avrupa’da ise 6. Büyük ekonomik güç durumundayız. Rakamlara bakıldığında ise en çok ithalat ihracat yapılan ekonomik partnerimiz AB’dir.
-Ülkemizde son yıllarda yapılan yatırımlara bakıldığında ise en çok yatırımcı yine AB ülkelerinden. Hal böyleyken şu soruyu gündeme getirmekten kendimizi alamıyoruz. AB ile Türkiye arasında ekonomik ilişkiler bu denli canlı iken AB neden hala Türkiye’nin tam üyeliği konusunda katı davranıyor? Bunun mutlaka bir açıklaması olmalı.
-Bu konuda bazen yapılan çarpıcı açıklamalar oluyor. Birileri kültür farkı diyor başkaları başka cevaplar verebiliyor, ancak Türk halkı eskiden büyük ölçüde AB’ye üyelik konusunda olumlu kanaatlere sahipken Avrupa Birliği’nin tavrı yüzünden artık AB’nin iki yüzlü olduğunu adaylık süreci konusunda samimi olmadıklarını düşünmeye başladılar. Artık AB taraftarlarının sayısı gittikçe düşüyor.
-Vize konusu Türkiye’ye yapılan en büyük haksızlıkların başında geliyor. Siz bir yandan en büyük ticari panterimiz olacaksınız, mallarınızı istediğiniz gibi pazarlayacak satacaksınız, afakat ben bunu aynı ölçüde yapamayacağım, bunun nesi neresi adil?
-Türkiye ekonomisi çok hızlı büyüyen bir ekonomi ve ülkemiz çok genç bir nüfusa sahip. Biz bu açıdan AB ülkelerinden daha avantajlı gözüküyoruz.
-AB-Türkiye ilişkileri çerçevesinde Fransa ve Almanya cephesinden iyimser havalar esmeye başladı. Bu cesaret verici bir durum. Umarız bu eğilim güçlenerek büyü ve Avrupa Birliği Türkiye ile birlikte mevcut ekonomik sıkıntılarını aşmada kendisine katkı yapacak güçlü bir partner ile yoluna devam eder.
Ab-Türkiye ilişkilerinin ağırlıklı olarak tartışıldığı panelde yapılan konuşmaların ardından katılımcılar bazı sorular yönelttiler. Sorular ağırlıklı olarak İngiliz AB parlamenteri Anrew Duff’e yöneltildi ve bazı örneklerle birlikte AB’nin Türkiye’ye yönelik samimi olmadığı ve haksızlık yaptığı hatırlatıldı.
Panel sonrası ise organize edilen özel resepsiyonda verilen ikramlarla birlikte Aykut Dursen, Nazmi Durak ve Ahmed K-Hali tarafından sanat müziği resitali sunuldu.