AB – Türkiye
- AB Komisyonu 2008-2010 dönemi için aday ve potansiyel ülkeler için sağlayacağı mali yardımı onayladı. Komisyon'un kararı Türkiye, Hırvatistan, Makedonya, Arnavutluk, Bosna ve Hersek, Karadağ, Sırbistan ve Kosova'yı ilgilendiriyor. Sağlanacak mali yardım, bu ülkelerin AB perspektiflerini hayata geçirmeleri için yapmaları gereken ekonomik ve sosyal reformların geliştirilmesi ve uygulanmasına katkıda bulunacak. Komisyon'un bu dönem için öngördüğü toplam kaynak 4,471 milyar € tutarında.
Türkiye'ye ayrılan katılım öncesi mali kaynak, kurumların istikrarı, temel hak ve özgürlükler, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, azınlık haklarının güvence altına alınması ve AB-Türkiye arasındaki sivil toplum diyaloğunun geliştirilmesi için öngörülen projelerde kullanılacak. 2008-2010 döneminde Türkiye'ye aktarılacak olan kaynak toplam 1.758,8 milyar € tutarında.
Hırvatistan için sağlanacak kaynağın (451,4 milyon €) kurumsal yapılanma, sınır ötesi işbirliği ve ülkenin AB'nin uyum ve kırsal kalkınma politikalarına katılması için gereken ön hazırlıklar için kullanılması planlanıyor.
Makedonya'ya ayrılan AB yardımları (244,3 milyon €) kurumsal yapılanma, hukukun üstünlüğü ve yönetişim alanlarına yönlendirilecek.
Arnavutluk (245,1 milyon €), Bosna ve Hersek (269,9 milyon €), Karadağ (99,9 milyon €), Sırbistan (584,4 milyon €) ve Kosova'ya (359,1 milyon €) sağlanacak kaynak ile yönetişim, hukukun üstünlüğü, ekonomik ve sosyal kalkınmanın desteklenmesi, yasaların yürürlüğe konulması çalışmaları desteklenecek.
Ayrıca komşu ülkeler arasındaki sınır ötesi işbirliğinin güçlendirilmesi amacıyla da toplam 458,4 milyon €'luk bir kaynak ayrılmış bulunuyor.
- Rum Ortodoks Kilisesi Ruhani Lideri Bartholomeos 2008 Avrupa Kültürler Arası Diyalog Yılı kapsamında Hıristiyan dünyasını temsilen Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu'na hitaben bir konuşma yaptı. Konuşmasında dünya üzerinde herkese yer olduğunu, savaş ve katliamlara ise yer olmadığını vurgulayan Bartholomeos, insanlık onurunun inanç özgürlüğünü gerektirdiğini, kültürler arası diyaloğun yeryüzündeki insanların birbirini anlayıp, olduğu gibi kabul etmesi için gerekli olduğunu söyledi. Zaman zaman bazı kişilerce çevresindekilerin "öteki" olarak nitelendirildiğini; aslında bu kişilerin yabancı değil kardeş olduğunu belirten Bartholomeos, işte tam olarak bu yüzden Türkiye'nin AB projesine dahil edilmesi gerektiğini vurguladı. Avrupa'nın hiçbir dini kendisine yabancı olarak görmemesi gerektiğini, halihazırda zaten AB içinde Müslüman bir nüfusun bulunduğunu hatırlatan Bartholomeos, Ekim ayı içinde İstanbul'da Pan-Ortodoks dünyası toplantısının gerçekleştirileceğini; bu toplantının aynı zamanda birçok kültüre ev sahipliği yapmış olan İstanbul'un 2010 Kültür Başkenti seçilmesine ilişkin bir kutlama niteliği de taşıyacağını ifade etti.
Genel Kurul'a hitaben yaptığı konuşma sonrasında AP Başkanı Hans-Gert Pöttering ile ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bartholomeos bir soru üzerine,Türkiye'nin Avrupa ve Asya'nın kavuştuğu, farklı din ve kültürlerin buluştuğu bir noktada bulunan laik bir ülke olduğunu, din ile devlet işleri ayrımının mükemmel bir noktada olmamasına karşın anayasa güvencesi altında olduğunu söyledi. Gerçekleştirilen birçok reforma karşın dini özgürlükler alanında Türkiye'nin yapması gereken daha birçok şey olduğunu belirtti. Türkiye nüfusunun büyük bir bölümünün Müslüman olmasından AB'nin endişelenmemesi gerektiğini belirten Bartholomeos, Fransa'da 6 milyon, Almanya'da 3 milyon Müslüman'ın yaşadığını hatırlattı ve bu kişilerin kimliklerini koruyarak sosyal hayatla bütünleşmelerinin önemli olduğunu hatırlattı.
Türkiye'nin AB'ye tam üye değil de "ayrıcalıklı bir statüye" sahip bir üye olmasını tercih edip etmeyeceğine ilişkin soruyu, Türk insanının diğer aday ülkelere uygulanan kıstaslar doğrultusunda tam üyelik istediğini söyleyerek cevapladı.
Kıbrıs konusunda ise adada mevcut iki halkın yıllar boyu beraber ve birbirlerine saygı duyarak yaşadığını hatırlattı ve Hristofyas ile Talat arasındaki görüşmelerin olumlu sonuçlanmasını umduğunu söyledi. AP Başkanı Pöttering ise Türkiye'nin havaalanı ve limanlarını G.Kıbrıs araçlarına açması gerektiğini belirtti.
Başka bir soru üzerine Bartholomeos Heybeliada'daki Ruhban Okulu'nun kapalı kalması durumunda din adamı yetiştirmelerinin mümkün olmadığını, laik bir ülke içinde bulunan bu okulda eğitim gören din adamlarının daha sonra birer iyi niyet ve barış elçisi olarak dünyanın dört bir yanına dağıldığını söyledi. Dini azınlıkların mülkiyet hakkı konusuna da değinen Bartholomeos, AB üyesi olmak isteyen bir ülkede bu konunun bir sorun oluşturmaması gerektiğini belirtti. Ortodoks dünyasının coğrafi olarak merkezinde yer alan Türkiye'nin bunu bir avantaj olarak görmesi gerektiğini ifade etti ve mevcut hükümetin bu sorunu çözmek üzere olumlu bir yaklaşım içinde olduğunu söyledi. AP Başkanı Pöttering ise AB'nin Türkiye ile dostane ilişkiler içinde bulunduğunu, AB'ye üye olmak için gerekli bazı kurallar olduğunu, Türkiye'de bütün din ve inançların eşit haklara sahip olması gerektiğini ileri sürdü ve Türk hükümetini hızlı bir şekilde harekete geçmeye davet etti.
AB - Kıbrıs
- AP Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Komitesi üyesi milletvekili Jeanine Hennis- Plasschaert'in (Hollanda/Liberaller) Kıbrıs'taki yasa dışı göç ile ilgili hazırladığı rapor eleştirilere hedef oldu. Raporda, Yeşil Hat geçiş noktasından gerçekleşen yasa dışı göçmen akışından Türkiye'nin sorumlu tutulması gerektiği ileri sürülüyor.
Raporun yazımı öncesinde incelemelerde bulunmak üzere G. Kıbrıs'a giden heyette yer alan AP Yeşiller Grubu üyesi İngiliz Jean Lambert ABHaber'le bir görüşme yaparak soruları cevaplandırdı. Lambert, rapor hazırlıkları için yalnızca G. Kıbrıs'a giderek, bütün adayı eleştiren bir rapor yazılmasının objektif olup olmadığı sorusunu, yaptıkları ziyaretin amacının G.Kıbrıs yönetiminin yasadışı göç konusundaki çalışmaları yerinde incelemek olduğu şeklinde cevaplandırdı. Lambert, incelemeye katılan dört G.Kıbrıslı milletvekilinin hapishane ve siyasi sığınmacıların kaldıkları yerleri ziyaret etmediğini, bu milletvekillerinin etkisi ya da baskısı altında kalmalarının söz konusu olmadığını söyledi ve raporda da belirtildiği gibi gerçekten yasadışı göç konusunda sorun olduğunu iddia etti.
K.Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın iki hafta önce Brüksel'de yaptığı konuşmada Rumların K. Kıbrıs'ın güvenlik ve adli birimleriyle işbirliği yapmadığını açıkladığının hatırlatılması üzerine Lambert, bu bilginin kendisinde olmadığını, Kıbrıslı Türklerin rapor hazırlanırken kendileriyle temasa geçmediğini, kendisini K.Kıbrıs'a davet etmeleri durumunda gitmeye hazır olduğunu ileri sürdü. Jean Lambert, AP Sivil Özgürlükler, Adalet ve İçişleri Komisyonu'nda onaylanan bu raporun AP Genel Kurulu'na gönderilmeyeceğini söyledi.
AB - Hindistan
- AB – Hindistan zirvesi 29 Eylül'de Fransa'nın Marsilya kentinde gerçekleştirildi. Başbakan Manmohan Singh başkanlığındaki Hint heyetiyle görüşmelere AB Dönem Başkanı Franda Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, AB Ortak Dış ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Javier Solana katıldı.
Zirve, AB ile Hindistan arasındaki siyasi ilişkilerin yanı sıra, ikili serbest ticaret anlaşması, denizcilik ve sivil havacılık anlaşmasının sonuçlandırılması için gereken adımların görüşülmesine de zemin oluşturdu.
AB, Hindistan'ın en önemli ticaret ortağı konumunda; Hindistan'daki enerji, ulaşım ve telekomünikasyon gibi sektörlerdeki yabancı yatırımın büyük bir bölümü de AB ülkelerinden kaynaklanıyor. Bu ülkeler arasında ilk sıralarda İngiltere ve Almanya yer alıyor.
AB27'nin Hindistan'a ihracatının %80'i makine ve nakil vasıtaları, diğer sanayi ürünleri, havacılık gereçleri ve işlenmemiş elmastan oluşuyor.
- AB, Hindistan'da şarap ve alkollü içkiler için uygulanan yerel vergi sistemi konusunda Dünya Ticaret Örgütü'nden (DTÖ) görüş istemeye karar verdi. İthal şişe şaraplar ve alkollü içkiler için Hindistan sınırında uygulanan gümrük vergisi oranının 150%'ye ulaşması ve buna ek olarak Hindistan'ın bazı eyaletlerinde ithalatçılara ayırımcı iç vergi uygulanması, yerel ürünlerin de özel tüketim vergisinden muaf tutulması üzerine AB konuyu DTÖ'ye götürme kararı aldı.
Yasamada en son yapılan değişikliklere karşın Hindistan'ın şarap ve alkollü içki pazarına sahip en büyük üç eyaletinden biri olan Tamil Nadu'da kısıtlayıcı perakende ve toptan piyasasındaki ayrımcı uygulamaların sona erdirildiğine ilişkin herhangi bir ibare bulunmamakla birlikte ek bir harcın sadece ithal şarap ve alkollü içkilere zorla yüklendiği ortaya çıkmış bulunuyor.
Dış Ticaret
- Ticaretten sorumlu AB Komiseri Peter Mendelson, AB'nin ticaret ortaklarının hammaddelere gümrük vergileri ve diğer kısıtlayıcı kurallar uygulamaya başlaması üzerine Avrupa'nın kararlılıkla hareket edeceğini açıkladı. Son dönemde gıda ve emtia fiyatlarındaki artışın, hammadde ihracatında yeni vergi ve başka kısıtlayıcı önlemler uygulanmasına yol açtığını bildiren Mendelson, Avrupalı üreticilerin hammaddelere adil bir şekilde erişimini sağlamanın AB ticaret politikasının temel hedefi haline geldiğini söyledi. Son 60 yıldır yenilikçi bir şekilde ilerleyen emtia piyasalarındaki açıklığın hammaddelere ihraç vergisi uygulanmaya başlanmasıyla sona erdiğini vurgulayan Mendelson, AB'nin uygulayacağı önlemleri şöyle sıraladı:
• Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Katılımı İkili Anlaşmaları'nda ve AB'nin diğer ülkelerle yaptığı Serbest Ticaret Anlaşması (STA) müzakerelerinde hammaddelere herhangi bir kısıtlama getirilmemesi konusunun ele alınması.
• Hammadde ticaretinin daha açık bir hale gelmesi hedefiyle uluslararası uzlaşıya ulaşılması için destek aranması.
• AB'nin Çin ile arasındaki Yüksek Düzeyde Mekanizma kapsamında hammadde ticaretinde açıklığın stratejik bir öncelik haline getirilmesi.
• Çin ve diğer ülkelerin DTÖ üyeliği sırasında hammadde ticaretinde açıklık ile ilgili bulundukları taahhütlerini yerine getirmelerini sağlamak üzere DTÖ yasal işlemler sürecinin kullanılması.
• Yerli hammadde üreticilerine anti damping vergisi gibi ticaret savunma mekanizmalarının kullanılması.
- Ticaretten sorumlu AB Komiseri Peter Mendelson, son yıllarda AB'nin Çin'e yaptığı doğrudan yatırımların azaldığını, bu eğilimi tersine çevirmek için Çin'in AB yatırımları üzerindeki güncelliğini yitirmiş ve gereksiz yasal düzenlemeleri ortadan kaldırılması gerektiğini, doğrudan yabancı yatırım çekme konusunda artık Çin'in rakipsiz kalmadığını söyledi. AB ve Çin'in serbest bir çevreci teknolojiler (Gren Technologies) piyasası oluşturmayı hedefleyerek, bu konudaki ağırlıklarını küresel yatırımın bu yöne yoğunlaşmasını sağlamak üzere kullanmaları gerektiğini ifade eden Mendelson, bunun düşük karbonlu ekonomiye ulaşmak için önemli olduğunu vurguladı.
2007 yılında AB'nin Çin'e yaptığı doğrudan yatırım, toplam AB doğrudan yatırımının %2'sine kadar düştü. Bununla birlikte AB'nin Rusya ve Hindistan gibi dünyanın diğer bölgelerine yaptığı doğrudan yatırımın miktarında bir artış gerçekleşti. 2007 yılında AB şirketleri Çin'e toplam 1,8 milyar € yatırım gerçekleştirdi; bu rakam 2006 yılında 6 milyar €; 2005'te ise 6,2 milyar € olmuştu.
Çevre
- İnsan sağlığını ve çevreyi korumak amacıyla kullanılmış pillerin toplanıp, dönüşümünün gerçekleştirilmesiyle ilgili kurallar 26 Eylül tarihinden itibaren yürürlüğe girdi. Kadmiyum ve cıva gibi ağır metaller içeren piller insan sağlığı ve çevre için tehdit oluşturuyor. 1991 yılında yürürlüğe giren yönerge üzerinde değişikliklere yol açan yeni yönerge ile pillerin belirli kurallar çerçevesinde toplanıp dönüşümü sağlanarak, bu ağır metallerin çevreye dağılımını engellemeyi hedefliyor. Yeni yönerge ile:
• 2012 yılına kadar bütün AB ülkelerinde kullanılmış pillerin %25'inin; 2016'ya kadar ise %45'inin kurallara uygun biçimde ulusal pil toplama merkezlerinde toplanması ve dönüşümünün gerçekleştirilmesi hedefleniyor.
• Toplanan pillerin tamamının dönüşümünün sağlanması koşulu getiriliyor.
• Otomobil ve sanayi pillerinin toprak altına gömme ve yakma şeklinde yok edilmeye çalışılması uygulaması yasaklanıyor.
• Pil üretiminde cıva ve kadmiyum maddelerinin kullanımı yasaklanıyor.
• Her çeşit pil için ayrı dönüşüm süreci belirleniyor.
• Pillerin toplanması ve dönüşümüyle ilgili maliyetlere pil üreticilerinin katılması zorunluluğu getiriliyor.
Şirketler Hukuku
- AB Komisyonu halka açık limitet şirketlerin satın alma ve birleşme işlemleriyle ilgili idari yükümlülükleri azaltmak için basitleştirilmiş kuralları içeren bir yönerge kabul etti. Yönerge ile şirketlerin raporlama ve ödeme koşullarının yayınlanması konularında daha basit bir sürece uyması gerekecek. Yönerge ile:
• Şirketlerin bölünme, birleşme gibi koşullardaki raporlama zorunlulukları; özellikle hissedarların bazı raporlara ihtiyaç olmadığını belirtmeleri durumunda ortadan kalkacak.
• Diğer AB kurallarının gerektirebileceği raporlar nedeniyle çift raporlamadan kaçınılması.
• Şirketlerin birleşme ve bölünme gibi durumlarda taslak raporları hissedarlarına İnternet ve elektronik posta yolu ile ulaştırmalarına olanak sağlanması.
İstatistik
- AB Komisyonu 321 Avrupa şehrinde "şehircilik" konusunda yapılan istatistik incelemelerini sonuçlandırarak yayınladı.
• Nüfus: Özellikle Orta ve Doğu Avrupa olmak üzere, birkaç Avrupa ülkesinin nüfusunda azalma gözlemektedir. Bu durum, hem dış göç olgusu, hem de şehirlerden varoşlara olan nüfus kaymasıyla açıklanabilmekte. Diğer taraftan bazı Avrupa şehirlerinde ise son yıllarda nüfus artışı gözlenmekte; artışın sebebinin diğer şehirlerden ve AB ülkelerinden buralara göç olduğu görülmektedir.
• İstihdam: Bir şehrin farklı bölgelerindeki istihdam oranı eşitsizliği, çoğu kez farklı şehirler ve AB'deki bölgeler arası istihdam farkından daha fazladır.
• Çevre: "Şehircilik incelemesi" kapsamında çevre konusunda da birçok yeni bilgi toplandı. Buna göre örneğin, Dresden ve Frankfurt gibi bazı Avrupa şehirleri atıklarının yaklaşık %80'inin geri dönüşümünü sağlayabiliyor. Ayrıca, Brüksel atıklarının %90'ından fazlasını yakıyor. İncelenen şehirlerden 67'sinde atık maddelerin %80'i yer altına gömülüyor; AB uyum politikası bu eğilimden vazgeçilmesi ve atık maddelerin dönüşümünü sağlamak üzere 2007-2013 döneminde yaklaşık toplam 6,2 milyar € kaynak harcayacak.
2006 ve 2007 yıllarında 321'i AB27 ülkesinden, 42'si AB dışından (Norveç, Türkiye, Hırvatistan, İsviçre) olmak üzere toplam 362 şehri kapsayan bu inceleme 2004 yılı istatistikleriyle karşılaştırılmıştır. 2009 yılından itibaren "Şehircilik incelmesi" her yıl yapılmaya başlanacak.
*
BRÜKSEL'DE GELECEK AY
AB Kurumları
• 7 Ekim, Ekonomik Mali Konsey
• 13-14 Ekim, Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi
• 15-16 Ekim, AB Liderler Zirvesi
Konferanslar-Seminerler
• 29 Eylül, "The political economy of the Fischler reforms of the common agricultural policy" www.ceps.be
• 6-9 Ekim, "Open Days",
http://ec.europa.eu/regional_policy/conferences/od2007/index.cfm
• 30 Ekim, "Defining Europe's Energy Strategy",
www.friendsofeurope.com
• 5 Kasım, "Saving Europe's Waters",
www.friendsofeurope.com
HAZIRLAYANLAR :
Dilek İştar Ateş – Ender Mersin
bxloffice@tusiad.org
www.tusiad.org
2008/31