Diplomatic Courier dergisi ve Young Professionals in Foreign Policy’in belirlediği, ‘Dünyada 33 Yaş Altı En Etkili 99 Dış Politika Lideri’ listesinde, CHP AB Temsilcisi Kader Sevinç de var
ABD’de diplomatik ve politik kadrolar ile diplomasinin ve dış politikanın gelecek nesil liderleri arasında köprü kuran bir küresel siyaset dergisi olarak tanınan “Diplomatic Courier” ile küresel lider organizasyonu YPFP’nin (Young Professionals in Foreign Policy) belirlediği “Dünyada 33 Yaş Altı En Etkili 99 Dış Politika Lideri” arasına CHP Avrupa Birliği Temsilcisi Kader Sevinç de girdi. Kader Sevinç, yaptığımız kısa röportajda gündemle ilgili düşüncelerini Posta212 okurlarıyla paylaştı.
TÜRKİYE İÇİN DEMOKRASİ
-Neden sizi bu sıralamaya aldıklarını düşünüyorsunuz?
Biliyorsunuz bu önemli uluslararası ödülün temel kriterleri birikim, etkinlikler, üretkenlik, yaratıcılık, teknoloji kullanımı; uluslararası barış, demokrasi, insan hakları ve çevrecilik gibi konulara duyarlılık ve de yaptığı işlerin etkisinin ölçümü. Fakat seçim sürecinin ayrıntılarına henüz vakıf değilim. Öğrendiğim kadarıyla beni aday gösterenler arasında Avrupa parlamenterleri, Avrupa ve ABD’den akademisyenler ve teknoloji dünyasından uzmanlar var.
-Brüksel’de Türkiye algısı nasıl?
-İyiyse neden, kötüleştiyse neden?
Türkiye için odak noktası her zaman demokrasi. Çok zenginlikleri olan bir ülkeyiz. Yaratıcı insanlarımız, Cumhuriyet’in ekonomik ve sosyal kazançları, doğal ve tarihsel hazinemiz, başarılı şirketlerimiz, ilerici bir sivil toplumsal dinamiğimiz ve en önemlisi gençlerimiz var. Algılar ayaklarını sağlam bir gerçekliğe basmadıkları müddetçe yıkılmaya mahkumdurlar. Türkiye’yi daha ileriye götürecek olan güç kaynağı her zaman demokrasi. Daha demokrat, daha özgürlükçü bir toplum ve hukuk devleti olmak. O zaman ekonomide de, eğitimde de, sosyal kalkınmada da ilerleriz. Bunu başardığımızda Brüksel’deki veya Washington’daki ve tüm dünyadaki Türkiye algısı da hep daha da olumlu olur. Algının da ötesinde, böylece uluslararası her alanda çok daha güçlü oluruz. Bu siyaset için de, ekonomi için de geçerli. Türkiye güçlü bir demokrasi olmayı başarırsa bugün yaşanan birçok sorunu çok daha kolaylıkla çözer. Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler karşısında bugünkü gibi zorlanmaz. Hak ettiği Olimpiyatlar gibi büyük prestijli etkinlikleri toplumun benimseyebileceği ve akılcı bir proje ile alır. Vatandaşlarımız seyahatlerinde bugün artık bir hakarete dönüşen “vize” gibi bir uygulamaya maruz kalmaz. Turizmde Fransa gibi çok gelir elde ederiz. Turist sayısının artmasının yanında “Türk Malı” dendiğinde ihracat patlar, tüm dünyada bilim kurumlarımız, sivil toplumumuz ve kültürel yaratıcılığımız ile güçlü bir ülke oluruz. Her şey bir tarafa Türkiye dendiğinde “mutlu insanlar ülkesi” akla gelir. Bunun için ülkemizde ilerici bir gündemi hakim kılmak gerekiyor. İlerici gündem Türkiye’yi mutlu insanlar ülkesi yaparken uluslararası alanda da yıldızlaştıracak.
-Batı ve AB’nin bir anda Türkiye’nin yükselişi karşısında paniğe kapılıp, bunu durdurmak için düğmeye bastıkları teorilerine ne diyorsunuz?
Uluslararası ilişkilerde “gerçekçilik” ve “somut çıkar hesapları” her zaman önemlidir. Ancak bu tür abartılı ve duygusal komplo bahaneleri dünya tarihinde içine düşen her ülkeyi batırır. Uluslararası İnsani Kalkınmışlık Endeksi verileri ortada. Önümüzde somut bir toplumsal kalkınma gündemi var. Teknoloji konuşalım. Kadın hakları konuşalım. İnsanca çalışma koşullarını konuşalım. Ekonomik çekim gücümüzü konuşalım. Yenilikçilik, hukuk devleti, doğayı koruma, küçük işletmelere finansman olanakları gibi somut konuları konuşalım. Buna göre siyasetler, buna göre eylemlere odaklanalım. Çağımız somut gündemli siyaset çağı.
-AB ile ilişkilerde CHP’nin yapacağı değişiklikler ne olur?
Öncelikli ölçeğimiz her zaman olduğu gibi yurttaşlarımızın daha iyi yaşam standartları ve mutluluğu. AB üyelik hedefine de bu ölçekten bakıyor ve bunun için çalışıyoruz. Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu’nun 15 Mayıs 2013 tarihinde Avrupa Parlamentosu’nda büyük beğeni kazanan son konuşmasını herkesin okumasını dilerim. Bu yönde vizyonumuz son derece açık. AB sürecine hayat vereceğiz. AB süreci iktidarların kendi siyasi gündemi için bir araç olarak kullanılmaktan çıkarılacak. CHP iktidarında topluma açık, muhalefet partilerinin de, sivil toplum kuruluşlarının da katılacağı saydam bir yapıda yönetilecek. Türkiye’yi Avrupa ve dünyada güçlü kılacak demokratik, sosyal ve ekonomik reformlara odaklanılacak. Bunun için Avrupa’nın sadece bugünkü değil gelecekte kendisi için koyduğu sosyal ve ekonomik standartlar hedeflenecek. Sivil toplum ve toplumsal paydaşlarla gerçek bir diyalog tesis edilecek. Bugün yapıldığı gibi konferans salonlarında “sivil toplum diyaloğu” adı altında yürütülen verimsiz, yurttaşların gündemi değil siyasetçilerin partizan gündemine odaklı monoloğa son verilecek. Avrupa Birliği kurumları ile saygın, onların da gündeminde olan müşterek konularımıza öncelik veren bir ilişki yapısında olacağız. AB’ye üyelik sürecini Türkiye’nin ulusal menfaatleri doğrultusunda, bir demokrasi, dünya siyasetinde güç kaynağı ve toplumsal kalkınma ülküsü olarak yönlendiren bir anlayışta olacağız. Bugün yaptığımız Avrupa Birliği çalışmalarının tamamında da vizyonun izlerini görebilirsiniz. Bahsettiğim tüm bu konulardaki yayınlarımızı internet sitemiz www.chp-avrupabirligi.org ‘da bulabilirsiniz.
Kaynak: İlhan Tanır..Posta212