AB İlerleme Raporu’nu değerlendiren uzmanlar, raporun ağır eleştiriler içermesine rağmen son dönemde Türkiye-AB ilişkilerinin zayıflaması nedeniyle kamuoyunda ilgi görmediğine dikkat çekiyor.
Avrupa Birliği`nin Türkiye`ye ilişkin hazırladığı 2014 yılı İlerleme Raporu Türkiye kamuoyunun gündeminde kendine fazla yer bulmasa da Gezi olayları ve yolsuzluk operasyonlarına ilişkin eleştirileri ve çözüm sürecine verdiği destek ile dikkat çekti. Rapora ilişkin Ankara`dan yapılan ilk açıklama ise AB Bakanı Volkan Bozkır`dan geldi. Bozkır, raporun "objektif ve dengeli" olduğunu belirterek, "Her zaman olduğu gibi bu yıl da raporun içinde yer alan haklı ve makul eleştirileri dikkatle not edeceğiz" diye konuştu.
Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinin en soğuk dönemini geçirdiği bu dönemde yayınlanan rapora olumlu diyenlerin yanında oldukça kaygı verici olduğunu ifade eden otoritelerde bulunuyor.
FİNANS SEKTÖRÜ KONUSU
Komisyonu`nun yayımladığı Türkiye`nin 2014 İlerleme Raporu`nda, finans sektörüne ilişkin tespitler de yer aldı. Raporda finans sektörüne ilişkin şu tespitler yapıldı.
AB Komisyonu`nun yayımladığı Türkiye`nin 2014 İlerleme Raporu`nda, finans sektörünün iyi bir performans sergileyip, direnç göstermeye devam ettiği vurgulandı.
Raporun "Ekonomik Kriter" başlığında, bankacılık sektörünün yeterli bir karlılık performansı sergilediği, 2013`te net karın yüzde 5,1 arttığına dikkat çekildi. 2014 yılının ilk 7 ayında ise bankacılık sektörünün karlılığının bir önceki yıla oranla yüzde 12,4 azaldığı, sektörün sermaye yeterlilik oranının bu yılın mayıs ayında yüzde 16,3`e yükseldiği belirtilerek, "Bu oran regülasyonun hedeflediği yüzde 12 seviyesinin üzerindedir" ifadeleri kullanıldı.
Raporda, "Türkiye`nin 2001 yılından beri devam eden güçlü büyüme performansı ekonomik temellerin ilerlediğini ve şoklara karşı direncin arttığını gösteriyor. Buna rağmen geniş yapısal cari açık ve göreceli olarak yüksek enflasyon ekonomideki dikkate değer dengesizliklerin varlığına işaret ediyor" ifadesine yer verildi.
SURİYELİ SIĞINMACILAR KONUSU
AB Komisyonu, Türkiye ve diğer aday ülkeler için 2014 ilerleme raporlarını yayımladı. Belgede Türkiye`nin Suriyelilere kapılarını açık tutması takdir edildi.
Suriye`deki çatışmalar nedeniyle 1 milyondan fazla sığınmacının Türkiye`ye geçtiği ve bunlardan yaklaşık 220 bininin "iyi organize edilen ve iyi yönetilen" 22 kampta barındırıldığı aktarılan raporda, "Türkiye, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği`nin yardımıyla haziran itibariyle kampların dışındaki yaklaşık 580 bin Suriyeli`nin kaydını yaptı. Kaydedilenlere bedava sağlık ve eğitim hizmeti verildi. Bu durum yerel kapasite ve kaynakları kayda değer basınç altında bıraktı. Türkiye, Suriyeli sığınmacılara paha biçilemez desteği nedeniyle övülmelidir" ifadesi kullanıldı.
Raporda, sığınmacıların büyük kısmının yasal statüsündeki belirsizliğin, istihdam edilme imkanlarını sınırladığını, kampların dışında yaşayanların genelde zor şartlarda hayatlarını ikame ettirdikleri ve temel hizmetlere ulaşmada zorluklarla karşılaştıkları belirtildi.
Türkiye`nin Suriyeliler dışında, Iraklılar başta olmak üzere önemli miktarda sığınmacıyı barındırdığı hatırlatılan raporda, Türkiye`nin bu ağır yük altında bile göç ve sığınma politikasıyla ilgili önemli adımlar attığı ifade edildi.
ÇÖZÜM SÜRECİ KONUSU
Avrupa Birliği 2014 İlerleme Raporu`nda Türkiye, çözüm sürecinde atılan adımlar nedeniyle övüldü.
AB Komisyonu`nun yayımladığı raporda, "Kürt meselesinin çözümünü hedefleyen süreç devam etti. Çözüm için seçenekler genişçe ve özgürce tartışıldı. Martta yapılan değişiklikler ile mahalli ve genel seçimlerde Türkçe dışındaki dillerde siyasi propaganda yapılabilmesini mümkün hale getirdi. Yüzde 3 barajını aşan partilere kamu yardımı sağlandı. Anadilde özel eğitime müsade edildi. Kürtçe harfler X, Q, W`nun kullanımına ilişkin cezai yaptırımlar kaldırıldı" ifadesi kullanıldı.
Raporda, Kürt meselesinde "Nevruz dahil genel itibarıyla olumlu bir havanın hakim olduğu" ve terörün bitirilmesi ve sosyal entegrasyonu kuvvetlendirmeye yönelik TBMM`nin haziranda kabul ettiği yasanın, çözüm süreci müzakereleri için kuvvetli bir hukuki zemin sağlanmasını hedeflediği belirtildi.
Çözüm sürecinde atılan adımların ayrıntılı işlendiği raporda genel değerlendirme olarak, "Çözüm süreci güneydoğudaki münferit tansiyonlara rağmen devam etti. Terörün bitirilmesine ve sosyal entegrasyonun kuvvetlendirilmesine yönelik kanun, çözüm müzakerelerinin yasal zeminini oluşturdu" tespiti yapıldı.
FAİLİ MEÇHULLER KONUSU
Raporda, faili meçhullerle ilgili zaman aşımını ortadan kaldıracak ve hesap verilebilirliği güçlendirecek yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu belirtildi.
İlerleme Raporu`nda sivil-asker ilişkileri bağlamında "Genelkurmay, çözüm sürecine ilişkin tek istisna dışında yetkisini aşarak siyasi konularda yorum yapmaktan imtina etti" değerlendirmesi yer aldı.
AB Komisyonu`nun hazırladığı raporda, "Genel olarak ordu üzerinde sivil denetim sabit kaldı, istihbarat servisinin sivil denetiminde ilerleme kaydedilmedi. İstihbarata yargı denetimi bir hayli daraltıldı ve sektörün mali şeffaflığı daha da sınırlandırıldı. Ordunun, polisin, jandarmanın ve istihbarat servislerinin sivil denetimini iyileştirecek reformlara ihtiyaç vardır" ifadesi yer aldı.
YARGI VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
Brüksel eleştirilerini özellikle yolsuzlukla mücadele, yargının bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü alanlarında yoğunlaştırmış.
`Endişe` kelimesinin sıkça ve çekinilmeden kullanıldığının gözlemlendiği belgede, özellikle Aralık 2013`te başlatılan yolsuzlukla mücadele soruşturmaları sonrasındaki duruma dikkat çeken AB, "Bu suçlamaların ele alınış biçimi suç ithamlarının ayrımcılık yapmayan, şeffaf ve tarafsız bir şekilde ele alınmayacağı yönünde ciddi endişeye neden oldu" ifadelerini kullanıyor.
Hükümetin yolsuzluk ithamlarına verdiği, yargının bağımsızlığına, tarafsızlığına ve etkinliğine karışma anlamına gelen karşılığının ciddi endişeye neden olduğu da AB`nin tespitleri arasında yer aldı.