Türkiye’de son rehin alma olayı, elektrik kesintisi ve AKP bürosunun işgali gibi konular Alman medyasında da geniş yer buluyor.
Frankfurter Rundschau gazetesinin “Erdoğan’ın Sistemi Sallanıyor” başlığı altında yayınladığı, Frank Nordhausen imzalı yorumunda özetle şu görüşler yer alıyor:
“Karşı koyulması imkansızmış gibi görünen AKP fırtınaya yakalandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu arasındaki rekabet partinin işini zorlaştırıyor.
Üç kişinin öldüğü rehin alma olayı, AKP bürosuna silahlı saldırı ve ülke çapındaki elektrik kesintisi…
24 saat içinde bu olan bitenlerin belki birbiriyle bir ilgisi yok ama, 7 Haziran seçimlerine iki ay kala hayra alamet de değil! Bunlar acaba Türk internet kullanıcılarının zannettiği gibi kasten düzenlenmiş provokasyonlar mı?
Ya da AKP`li kimi çevreler kaos yaratarak, partinin tek istikrar faktörü olarak lanse edilmesine mi çaba gösteriyor?..
Erdoğan ve Davutoğlu arasındaki rekabet, alarm veren ekonomi, Suriyeli mülteciler ve güney doğuda Kürt bölgelerindeki huzursuzluklar…
Anketlere göre parti kan kaybediyor ve 12,5 yıldan bu yana ilk kez meclisteki mutlak çoğunluğunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Erdoğan’ın akraba kayırmacılığı ve ekonomide kendi çevresine çıkar sağlama üzerine kurulmuş sistemi sarsılıyor. Bundan kâr sağlayan binlerce kişinin kaybedecek çok şeyi var. İster kasten yapılmış olsun ister olmasın, son dönemde kamu düzenindeki çarpıcı rahatsızlıklar, Türkiye’nin istikrar kaybettiğini gösteriyor. Sadece bu bile endişe duyulması için yeterli bir sebep.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung`un internet portalındaki Rainer Hermann imzalı yorumda ise Türkiye’de ölümle sonuçlanan bir rehin alma olayı yaşandığı, ayrıca İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne saldırı düzenlediği belirtiliyor ve Türkiye’nin huzura kavuşmadığı, tam tersinin olduğu vurgulanıyor. “Türkiye Üzerinde Uğursuz Ruhlar” başlığıyla kaleme alınan yorumdan bazı bölümler şöyle:
“Türkiye’den alınan iyi haberlerin -en azından şimdilik- sonu gelmiş görünüyor. Oysa ki daha birkaç yıl öncesine kadar ülke iyi haberlere kaynak oluyordu. Ne var ki reformalara gitmeyen ve yatırım yapmayan Türkiye ekonomik büyümenin de sınırlarına dayanmış bulunuyor. Hükümet ayrıca vatandaşlarına daha fazla güveneceği yerde, güvenlik güçlerinin sayısını artırıyor. Son rehin alma olayı da gösteriyor ki Türkiye 2013 yılının bahar aylarındaki Gezi protestolarının ruhundan henüz kurtulmuş değil. Zira öldürülen savcı o dönemde öldürülen bir gencin olayını soruşturmaktaydı. Ülkede haziran ayında seçimler yapılacak. Yapılan bir sürü polemiği elbette buna dayandırmak mümkün. Ancak bu durum, Türkiye’de birçok şeyin iyi gitmediğini gözlerden saklamamalı!”
Die Tageszeitung’daki Jürgen Gottschlich imzalı yorumda, “İster rehin alma olayı, ister elektrik kesintisi, ister AKP bürosunun işgali olsun; tüm bu olaylar nedeniyle doğan güvensizlik ortamı Türk hükümetinin işine yarıyor” ifadeleri kullanılıyor. “Önemli Sonuçları Olan Rehine Eylemi” başlığını taşıyan yorumda özetle şu satırları okuyoruz:
“İki ay sonra parlamento seçimleri yapılacak. Arka arkaya üç seçim zaferinden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın AKP`si ilk kez savunmada. Cumhurbaşkanı ile hükümetin yetkilerine ilişkin parti içinde başgösteren bir çatışma söz konusu, birçok tanınmış AKP milletvekili bir kez daha aday olamayacak. Bunlara bir de Erdoğan’ın şimdiye kadarki başarılarının temeli olan ekonomik büyümenin sona ermesi ekleniyor. Türkiye yüzde sıfır ekonomik büyümeye doğru ilerliyor, işsizlik artıyor. Böyle bir durumda ardarda gelen olaylar halkın güven duygusunu büyük oranda yitirmesine sebep oluyor. Rehine eylemi, elektrik kesintisi, parti merkezi işgali ve seçim arasında bir bağ olmasa bile, özgüvenini kaybetmiş olan seçmen oyunu alternatif bir partiye vermektense, tanıdık partiye verme eğilimi gösterir. Yani, ortaya çıkan bu atmosfer hükümete yarıyor. Nitekim hükümet güvenlik yasalarını da çoktan sıkılaştırmış durumda. Önümüzdeki haftalarda Türkiye’de başka neler olabileceği merakla bekleniyor. Bazı yorumcular, ordunun Kürt bölgelerinde provokasyonlara girişebileceği endişesini de dile getiriyorlar.”