Belçika Federal Parlemento üyesi Milletvekili Meryem Almacı(Groen) kısa adı BTDB olan Belçika Türk Dernekler Birliği tarafından organize edilen toplantıya katılarak kendisine yöneltilen soruları cevapladı.
150 civarında özel davetlinin katıldığı 'Eğitim ve Kültür İstişare Toplantı'ının açılış konuşmasını BTDB başkanı Rıfat Can yaptı. Başkan Can konuşmasında bugüne kadar istişare toplantılarında gündeme getirilen konularda süreç içersinde alınan sonuçlara değindi. Can özellikle Flaman-Türk Kültür Merkezi konusunda önemli bir aşamaya gelindiğini ifade ederek, eğitim, kültür, istihdam ve sosyal sorunlarını her düzeyde uzmanları ile enine boyuna tartışarak ortaya sağlıklı bir bakış açısı koymaya çalıştıklarını ifade etti.
İstişare toplantılarının en son konuğu ise bu sefer Federal Milletvekili Meryem Almacı oldu. Almacı son seçimlerde Flaman Yeşiller(Groen) partisi listesinden Anvers bölgesi liste başı olarak seçimlere katılmış ve çarpıcı bir sonuç alarak meclise girmeyi başarmıştı. Almacı aynı zamanda Flaman Yeliller partisinin gurup sözcülüğünü de yapıyor.
BTDB koordinatörlerinden Ahmet Arkan'ın Almacı hakkında yaptığı takdim konuşmasından sonra başlayan istişare toplantısı Hakan Çeliköz tarafından yönetildi. Oturumda dile getirilen Türk Kültürü ve Türçe derslerinin durumu, göçmen gençlerin istihadamında yaşanan sorunlar ve Belçika'da siyasi krizin geleceği ile ilgili sorulara Almacı büyük içtenlikle cevap verdi..
Federal Milletvekili Meryem Almacı'nın Sorulara Verdiği Cevaplardan Satır Başları..
-Federal Mecliste Yeşiller(Groen) partisinin meclis gurup başkanı olarak görev yapıyorum. Bu görevim çerçevesinde genelde her konu ile ilgileniyorum. Ancak benim özel olarak ilgilendiğim konuların başında ise diversiteit(toplumsal çeşitlilik) ve eğitim sorunları geliyor.
-Eğitim alanında yaşanan en önemli konu dil sorunudur. Dil konusununda uzmanlar anadilinin bir çocuğun hayatında ne kadar önemli olduğunu bugün bilimsel araştırmalarla ortaya konulmuştur.. Kendi anadilini iyi bilmeyen birinin bir başka dili de iyi bir derecede öğrenmesi zorlaşıyor. Bu nedenle özellikle göçmen kökenli çcuklar eğitim sürecinde sürekli geri kalıyor ve başarısız oluyorlar.
-Türk çocuklarının alması gereken anadili eğitimi Türkiye ve Flaman bölgesi arasında ikili anlaşmaların olmaması nedeniyle iyi işlememektedir. Bu konuda Flaman eğitim bakanı Frank Vandenbroucke'na önerilerimiz oldu. Özellikle OETC denilen kendi dil ve kültüründe eğitim uyugulamasının iyileştirilmesi ve geliştirilmesinin getireceği katkıya yönelik yaptığımız hatırlatmalar kulak ardı edildi.
-Ben uyumun zorunluluğuna inanıyorum. Bu yönde Flamaca dilinin iyi bir derecede bilinmesinin önemini hepimiz iyi kavramalıyız. Flamanca'nın iyi derecede bilinmesi aynı zamanda iyi bir eğitim ve iş demektir. Buda bir açıdan uyum demektir. Yaşadığımız ülkede dil, iş ve çevreye uyum konusunda daha fazla çaba göstermeliyiz. Bunun aksi düşünülemez. Bu durumun aksi çatışma demektir. Geçmişte Valon, Flaman çatışmalarını bir düşünün. Ben bu ülkede yaşıyorum ve yaşamaya da devam edeceğim. Çocuklarım için de durum böyle olacak. Geleceğimizi zora sokacak bir tavır sergileme şansımız bulunmuyor.
-Belçika'da ırkçılık çok önemli bir sorun. Özellikle KULeuven üniversitesinde bir çalışma gurubu tarafından yapılan araştırmanın sonuçları çok kaygı verici. Burada Flaman toplumun yarısının İslam toplumunu bir tehlike olarak gördüğü ifade ediliyor. Bu durum beni de oldukça kaygılandırmaktadır. Ancak yapabileceğimiz tek şey kendimizi anlatmak ve uyum konusunda azami çabayı göstererek yaşadığımız ülkenin insanları ile diyaloglar kurmaya çalışmaktır.
-Dini Bayramlarımızın resmi tatil olarak kabul edilmesi konusunda bazı öneriler var. Bu konuda parlementoda da girişimde bulunuldu. Bu konuda önemli bir mesafe alındığında sizlere aktaracağız.
-İstihdam konusunda daha çok Anvers, Brüksel gibi büyük şehirlerde yaşayan göçmen kökenli gençlerin iş imkanlarından yaterli yararlanamadığını görüyoruz. Göçmen gençlerin istihdam konusunda yaşadığı dışlanma ister istemez diğer olumsuzlukları da tetikliyor. Bu konuda şimdilik tek çare esnek bir kotanın uyugulanması olarak görülüyor. Flaman Liberaller(OpenVLD) kota uyugulamasına şiddetle karşı çıkıyor. Prensip olarak ben de bir serbest piyasa ekonomisinde bu tür uygulamaların doğru tercih olduğunu düşünmüyorum. Ancak Belçika'da yaşadığımız bu ortamda şimdilik başka bir çözümü yok gibi gözüküyor.
-Federal Hükümetin 2011 yılına kadar devam edeceği konusunda şüphelerim var. Yeni kurulan hükümette özellikle MR ile PS arasında çok büyük bir kavga var. Flaman bölgesi partileri arasında da zaman zaman sürtüşmeler yaşanıyor. Belçika'da siyaset oldukça zor süreç yaşıyor. Bölge seçimleri ile birlikte, Federal meclisin yenilenmesi de gündeme gelebilir. Zamanla ne olacağını hep birlikte göreceğiz.
-Göçmen kökenli seçmenlerin oyları çoüu zaman bilinçsiz bir şekilde kullanılıyor. Bir çok adayın hiç bir iddası olmadan listelerde yer aldığını görüyoruz. Bir çoğu aday olduğu partinin programını bile okumuş değil. Önümüzdeki yıl yapılacak olan seçimlerde oldukça iddialıyız. Şu anda yüzde 7 civarında bir oy oranına ulşatığımız yapılan anketlerde açıkça görülüyor. Elbette daha fazla destek alarak iktidar ortağı olmayı hedefliyoruz.
BTDB tarafından organize edilen yemekli İstişare Toplantısına yerel siyasetçilerimizde ilgi gösterdi. Genk belediye encümeni Ali Çağlar(CD&V), Beringen belediye encümeni Ahmet KOÇ(SP.a) eğitim çalışnaları, uzmanlar ve Limburg bölgesi sivil toplum örgütü temsilcileri katıldılar.