Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya ziyareti sırasında yaptığı değerlendirmeler Almanya'da büyük bir tartışma başlattı. Erdoğan'ın sözleri çoğunlukla eleştirilirken göçmenlerin durumu Federal Meclis'e getiriliyor.
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Berlin ve Köln'de yaptığı açıklamalar sonrası Almanya'da yeniden alevlenen "Türkler ve uyum" tartışmaları devam ediyor. Başta Hristiyan Birlik Partililer olmak üzere çok sayıda Alman politikacı özellikle "asimilasyon" ifadesi ve "Türk okulları" talebiyle ilgili eleştiriler yöneltirken, Erdoğan'ı destekleyen görüşler de dile getirilmeye başlandı. Tartışmaya dahil olan Türk ve Müslüman kuruluşlar ise itidal çağrılarını yineliyor.
Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen Pazar günü Kölnarena'da yaptığı konuşmanın yankıları sürüyor. Türkiye Başbakanı'nın kullandığı bazı ifadelere yönelik Hristiyan Birlik Partileri'nden yükselen eleştirilerin yanısıra aykırı sesler de duyulmaya başlandı. Partinin etkili isimlerinden Friedbert Pflügler, "Türk okulları ve üniversiteleri kurulması" tartışmalarında sürpriz bir çıkış yaparak Almanya'da "Türk elit üniversiteler" kurulmasından yana olduğunu söyledi.
Roth: Erdoğan'a misafir işçi muamelesi
Erdoğan'a en yoğun destek Yeşiller geldi. "Erdoğan, yaraya parmak bastı" diyen Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth, Birlik Partileri'nin eğitim politikalarının başarısız olduğunu, bunun gündeme gelmesinden rahatsız olduklarını savundu. Roth, "Münchner Merkur" gazetesine verdiği demeçte "Özellikle Hristiyan Sosyal Birlik Partisi Erdoğan'a, tıpkı yıllar önce Güneydoğu Anadolu'dan gelen misafir işçilere yaptığı muameleyi yapıyor" dedi. Yeşiller Partisi Meclis Grup Başkanı Renate Künast da Erdoğan'ı savunarak "Türkiye Başbakanı'nın buradaki tüm yurttaşlarını Almanca öğrenmeye çağırdığı unutuluyor" dedi. Sol Parti Meclis Grup Başkanı Gregor Gysi ise kinayeli bir üslupla "Hristiyan Birlik Parti içindeki pekçok milliyetçi politikacı, Erdoğan'a sanılandan daha da yakın" şeklinde konuştu.
Huber: Türkiye Avrupa'ya ait değil
Yeşiller ve Sol Partili politikacıların bu açıklamalarının hedefindeki politikacalar olan Hristiyan Birlik Partili siyasîlerden ise Erdoğan'a yönelik tepkiler artarak devam ediyor. Sözkonusu söylemleri Türkiye'nin AB üyeliği konusuyla bağdaştıran Hristiyan Sosyal Birlik Genel Başkanı Erwin Huber, "Türkiye'nin Avrupa'ya ait olmadığı" yönündeki görüşünü tekrarladı: "Avrupa Birliği'ne üye olmak isteyen her ülkenin Avrupalı bir ruhu olması gerekiyor. Ben, Türk hükümetinde bu temel zihniyetin eksik olduğunu görüyorum. Bu nedenle bence, Türkiye ile yürütülen AB üyelik müzakereleri durdurulmalı ve kesilmelidir.'
Kauder: Seçim kampanyanı Almanya'ya taşıma!
Alman Hristiyan Birlik Partileri Federal Meclis Ortak Grubu Başkanı Volker Kauder Erdoğan'ın, hitap ettiği kitleyi hala Türk vatandaşı sandığını belirterek Türkiye Başbakanını eleştirdi: "Bu ülkede doğanlar ve burada kalmak isteyenler için Almanya Türkiye yönündeki yolculuğun durak yeri değildir. Onlar hayatlarını burada idame ettirmek istiyor. Sayın Erdoğan bunu unutmasın. Kendisine Türkiye'deki seçim kampanyasını Almanya'ya taşımamasını acilen tavsiye ederim. Yoksa entegrasyona zarar verir."
Struck: Paralel toplum istemiyoruz
Alman Sosyal Demokrat Partisi Meclis Grup Başkanı Peter Struck, Erdoğan'ın açıklamalarının kabul edilemez olduğunu söyledi. Struck, Türkiye Başbakanı'nın, Almanya'da paralel toplum yaratmak istediği, ya da en azından paralel toplumu teşvik etmeye hazır olduğu izlenimini uyandırdığını dile getirdi: "Almanya'da paralel toplumlar istemiyoruz. Türk hemşehrilerimiz, uyum sağlamak zorunda oldukları bir ülkede yaşadıklarını idrak etmeliler."
Wiefelspütz: Ankara'nın meselesi değil
Aynı partinin iç politika uzmanı Dieter Wiefelspütz ise konunun Ankara'nın meselesi olmadığı görüşünde: "Peki, bizim yerimiz neresi? Bir göçmen, asimile olmaya karar verirse, ona da hakkı vardır. Bu karar Ankara'da verilmez, Almanya'da yaşayan her göçmenin kendisi buna karar verir."
Hristiyan Demokrat Birlik Partisi dış politika sözcüsü Ruprecht Polenz, Erdoğan'ın bu ülkedeki Türkler'den Almanca öğrenmelerini istemesini takdirle karşıladıklarını ve ilk defa bir Türk hükümetinin yurt dışındaki Türkler'in toplumma intibaklarıyla alakadar olduğunu görmekten memnuniyet duyduklarını dile getirdiler.
Kolat: Huzur ve saygı görmek istiyoruz
Uyumla ilgili alevlenen bu tartışmalara Almanya'daki Türk sivil toplum kuruluşları ve Müslüman çatı örgütleri de dahil oldu. "Almanya Türk Toplumu" adlı derneğin genel başkanı Kenan Kolat ise karşılıklı suçlamaların kimseye bir yarar getirmeyeceği inancında: "Eğer Türk Hükümeti ve Alman Hükümeti ya da her iki tarafın politikacıları birbirilerini suçlarsa, bunun bedelini Almanya'da yaşayan Türkler öder. Bizim buna ihtiyacımız yok; bizim asıl istediğimiz huzurdur, saygı görmektir."
Mazyek: Müslümanların sıkıntılarını dile getirdi
Almanya Müslümanları Merkez Konseyi adlı İslamî çatı örgütünün genel sekreteri Ayman Mazyek, Recep Tayyip Erdoğan'ın kullandığı bazı ifadelerin maksadını aştığını ama yine de Türkiye Başbakanı'nın buradaki Türklerin ve Müslümanların bazı sıkıntılarını dile getirdiğini belirtiyor: "Doğrusunu söylemek gerekirse, eğer Erdoğan'nun danışmanı ben olsaydım, O'nu bu sözcükleri seçmemesi konusunda uyarırdım. Fakat, Erdoğan bu sözlerle Müslümanların ve Türklerin varlığıyla ilgili bir noktayı yakaladı. Burada yaşayan Türkler ve Müslümanlar uyum sağlamak , toplumun bir parçası olmak istiyorlar, ancak asimile olmak, yok olmak ya da kültürlerinden ve dinlerinden vazgeçmek istemiyorlar. Bence, Erdoğan burada Türklerin ve Müslümanlarla en çok ilgilenen kişi gibi davrandı. Türkler ve Müslümanlar ciddiye alındığını düşünüyor. Özellikle Ludwigshafen'daki yangın olayından sonra kendilerini güvende hissetmiyorlar. Korkuyorlar; endişelerinin ve korkularının ciddiye alınmadığını düşünüyorlar."
Kılıçaslan: Merkel kendini sorgulamalı
Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği Yönetim Kurulu üyesi Ayten Kılıçaslan ise Türklerin neden Alman politikacılara güven duymadığının tartışılması gerektiği kanısında: "Ben, bunu bir sadakat meselesi olarak değerlendirmezdim, politikacılar bu olanları bir sinyal olarak algılayıp, şimdiye kadar nerede yanlış yapıldığını sorgulamalı ve eğer burada yaşayan Türklerin Sayın Merkel'i başbakan olarak görmüyorsa, bunun nedeni üzerine düşünmeliler."
Almanya'daki göçmenlerin durumu Meclis'e geliyor
Almanya'daki yabancıların topluma uyumu önümüzdeki hafta meclis genel kurulunda tartışılacak. Würzburg Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma Türk gençlerinin entegrasyonunda ilerleme sağlandığını ortaya çıkardı. Evde de Almanca konuşan Türk gençlerinin oranı iki yılda altı puan artarak yüzde 62'ye çıkmış. Arkadaşları arasında Almanlar'ın da bulunduğunu söyleyen Türk gençlerinin oranı da 2005'te %57 iken, 2007 yılında %63'ü bulmuş.
Kaynak:Ahmet Günaltay, Murat Çelikkafa, Başak Özay/DW