Avrupa Parlamentosu AP'de AP Sol grubun (GUE/NGL) öncülüğünde "Dersim 1937-38 Aleviler- Yaşananlar ve Devletin Rolü" başlıklı bir konferans düzenlendi. Açılış konuşması Sol Grup Başkanı Lothar Bisky tarafından yapıldı.Bisky, "Burada toplanma amacımız Dersim olaylarını anmak. Galip gelenler tarihi yazıyorlar, çelişkilerden ve mağdurlardan bahsetmek istemiyorlar. Kemalist rejim Dersim Katliamının uygulayıcısıdır" dedi. Bisky,"CHP'nin, Öymen'in şahsında sosyal demokrat bir çizgiye sahip olmadığını kanıtladığını" söyledi.
Dersim Yeniden İnşa Başkan Yardımcısı Mustafa Şen,"Türkiye Cumhuriyeti kendi geçmişiyle yüzleşmeli ve mağdur insanlardan özür dilemeli. Arşivler açılmalı, kaybedilen insanların mezar yerleri belirlenmeli. Bize göre Türkiye Cumhuriyeti'nin yaptığı soykırımdır. Dersim'in tek istediği dili ve inancı ile yaşamaktı isyan bile değildi" diye konuştu.
Dersim'i tarih içinde inceleyen I.Oturum'a yazar Mehmet Bayrak, Erdoğan Aydın, Prof. Dr. Doğu Ergil ve Prof. Dr. Daniel Bartement konuşmacı olarak katıldı.
Mehmet Bayrak: Alevi toplumu Kemalist rejime büyük bir tek taraflı aşk yaşadı. Türkiye Cımhuriyeti Kürt toplumu gibi Alevi toplumunda sevmedi. CHP Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in sözleri devleti suçüstü yakalattı. Dersim Katliamı bir İsyan sonucu katliam değil, planlanmış bir olaydır. Kurtuluş Savaşı ve Kurucu ilk Meclis döneminde farklılıkları benimseyen Kemalist rejim, Lozan'dan sonra farklı bir tutum takınarak kabuk değiştirdi. Kemalist söylem İttihatçı yapıya büründü. 1937 -38 olayları birer katliamdır. Katliamdan 4 yıl önce ayrıntılarıyla hazırlanmış bir katliam raporu vardır. Hangi aşiretlerin önce vurulacağı ve nereye sürüleceği bile bellidir.
Erdoğan Aydın: Türkiye Cumhuriyeti teokratik düzenden laikliğe, monarşiden cumhuriyete geçişte önemli kırılmalar yaşamasına rağmen Osmanlı rejiminin çağdaş bir uygulamasıdır.
Doğu Ergil: Cumhuriyet Dönemi'nde ulusal güvenliği sağlamak adına azınlıklara uygulanan asimilasyon meşruluk kazandı.
Dersim 1937-38 Katliamı, Sürgün ve asimilasyon konulu II.Oturum'a Yazar Mete Kalman, Faik Bulut, Sema Kaygusuz ve DTP Tunceli milletvekili Şerafettin Halis katıldı.
Mete Kalman: Tanzimat Fermanı'nı izleyen dönemde Osmanlı Batı'ya yaklaşacak yapısal değişiklikler adına Kürt Bölgesi, aşiretlik, ağalık, ruhani liderlikleri merkezi otoriteyi de güçlendirmek için yıkmaya çalışmıştır. Dersim Katliamına bir günde gelinmedi , Osmanlı bölgeye çok sayıda harekat düzenlemişti. Kemalistler ve Türk milliyetçileri ilerici değillerdir. Kemalizm sansürcü, baskıcı ve ikiyüzlüdür.Kemalizm yalnız feodalitenin ileriki versiyonudur.
Hüseyin Kavruk: Dersim çifte kavrulmuştur hem Kürt, hem Alevi olduğu için. Erdoğan tarihe geçecek adamdır en azından bu açılım sözünü ettiği için.
Faik Bulut: Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti Dersim'e yaklaşımı farklıdır. Osmanlı'nı yaklaşımı mezhepsel ve güvenlik temellidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin yaklaşımı etnik temizliğe yöneliktir. Ali Şer ve Seyit Rıza'nın idam edilmeden öncesinde TBMM'ye gönderdiği talep vasiyet olarak kabul etmeli. Birincisi bölgede yere yönetimin Kürtlere ait olması. İkincisi bölgede Kürtçe eğitim olanağı.
Şerafettin Halis: Dersim'de insanlığa karşı bir suç işlendi. Dersim eğer isyansa neden on binlerde kadın, yaşlı ve çocuk da öldürüldü. Öfkemiz var ama kin ve intikam duymuyoruz. Yine de tarihin üstünü kapatmıyoruz. Onur Öymen çizgisinin arkasında durdu. Partiden istifa etmesi gereken Onur Öymen değil partideki alevi milletvekilleridir.
Türkiye'nin yakın tarihinde yaşana Alevi katliamları ile ilgili III. Oturuma Çorum Katliamı Tanığı Muharrem Erdem, Sivas Katliamında kaybedilen sanatçı Hasret Gültekin'in eşi Yeter Gültekin, Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Avukat Kazım Genç, Gazeteci Derya Sazak ve Oral Çalışlar katıldı.
Oturumun moderatörü PSAKD Genel Sekreteri Kemal Bülbül 'Biz aleviler laik Cumhuriyetin güvencesi olduk ama laik Cumhuriyet bizim güvencemiz olmadı' dedi.
Yeter Gültekin: Sivas en çok belgesi olan ve gizlenemeyen bir katliamdır. Hasret Kürt ve Alevi olduğu için bir gün başına bunların geleceğini biliyordu. Fakat Madımak Oteli'nde ölen Koray Kara sadece 11 yaşında bir çocuktu. Tansu Çiller Sivas Katliamı'nın ardından halkın burnu kanamamıştır, Demirel halk ile askeri karşı karşıya getirmeyin, Mesut Yılmaz olay büyültmemeli bir futbol maçında da elli kişi ölebilir dedi. Doğan Güneş ise valiye ne yaparsan yap, istersen öl Aziz Nesin'i sağ çıkar dedi. Bu politikacıların olaya bakışıydı.
Kazım Genç: Alevi katliamları kesinlikle devlet destekli, maşa kullanılarak yapılan katliamlardır. Sivas ve Maraş katliamları derin devletin işidir. Gazi ve Maraş olayları ise direkt devletin kendi eliyle yaptığı katliamlardır. Madımak Oteli müze olsun, katliamlara karşı duruşun anıtı olsun. Katliamlar tarihi son bulsun, herkese eşit yurttaşlı hakları tanınsın.
Oral Çalışlar: Türkiye mağdurlar cennetidir. Bütün kimliklerin kabul edildiği ve birlikte yaşayabildiği bir dönem gelmelidir. Eksik olan bunları düşünecek bir sol partini yokluğu.
Derya Sazak: Tarihle yüzleştiğimiz zaman sadece Dersim yok. Mağdurlar toplanıp, hatırlıyoruz ama çözüme dair bir şeyler inşa edemiyoruz. Açılım dediğimiz süreç de yavaş yavaş heyecanını kaybediyor. Kurban yaratan sistemi sorgulamamız, hesap sormamız, Kürt sorununu demokratik yoldan çözmemiz gerekiyor.
IV. Oturumun konusu Avrupa Birliği –Türkiye Üyeliği olmasına rağmen diğer oturumların çizgisinde kaldı. Oturuma katılanlar Esat Korkmaz, Pir Rıza Yağmur, Nazım Alpman ve Ufuk Uras idi. Oturum Moderatörü Mezapotamya Gelisim Örgütü üyesi Hans Brandscheidt 'Onur Öymen tüm Dersim ve Alevi halkından özür dilemeli' dedi.
Ufuk Uras:AKP pragmatizmi ve CHP statükoculuğuyla bu sorunu çözmek mümkün değil. Merkel ve Sarkozy'nin Türkiye'ye yaklaşımlarına olumlu bakmak mümkün değil. Çok kimlikli kültürü tek tipleştirmeye çalışmak hatalı. Türkiye neden Yugoslavya olsun ki, çeşitlilik kurarken Yugoslavya bu hale gelmedi. Miloseviç yüzünden geldi. Türkiye'de Deniz Baykal çizgisi Miloseviç ile aynı konumda. Alışılmışa ve hayale kaçmadan adımlar atmalıyız. Açılımların toplumsal dayanakları olmalı.
Kulte: Türkiye'de demokrasi denince iktidarın halktan kaynaklanması, iktidarın sınırlı olması, paylaşılması yani yoğunlaşmaması olarak anlıyorum.
Tuğluk: Türkiye erdemli bir özürden daha fazla kaçamaz. 72 yıl sonra bile en ufak pişmanlık duymadan Dersim'i hatırlatarak Milletin Meclisinde milletin katline Ferman çıkarıyorlar. Onur Öymen bir vicdansızlığın, Ergenekoncuların, ittihatçıların bir yansımasıdır. Tarih tekerrür ettirilmek isteniyor ama buna zaman da mekân da izin vermez. Kürtler sahipsiz, Aleviler örgütsüz değil artık. Kültürel varlığımız güvence altına alınana kadar mücadelemiz devam edecektir. Yolumuz Seyit Rızalaın yoludur, dönüş yoktur.
Konferans sonrasında yayımlanan sonuç bildirisinde, Dersim olaylarından "soykırım" olarak bahsedilmesine salondan tepkiler gelince bu ifade "katliam" olarak değiştirildi. Sonuç bildirisinde arşivlerin açılması, CHP'nin Sosyalist Enternasyonal'dan atılması, Dersim adının iade edilmesi, zorunlu din dersi uygulamasına son verilmesi ve Kürt açılımının zamana yayılarak belirsizlik yaratılmaması gibi istekler yer aldı.
SONUÇ BİLDİRİSİ:
1) Türkiye tarihle yüzleşmeli. Dersim Katliami tanınmalı, gizli arşivler açılmalı vs.
2)Seyit Riza'nin ve diger idam edilenlerin mezar yerleri açıklanmalı
3)Askerler tarafından Dersim Katliamı sırasında evlatlık edinilen / el konulan çocukların akibeti sorulmalı. Nerede oldukları öğrenilmeli.
4)Dersim Katliami hakkında Türkiye Cumhuriyeti, AB, ABD ve Rusya Federasyonu'nun elinde bulunan belgeler ve arşivler açılmalı
5)Kürtlere yeni katliamları öneren CHP Sosyalist İnternasyonalden çıkarilmalı
6)Dersimin doğal ve kültürel kimligine zarar veren baraj yapımları durdurulmalı
7)Dersim adı geri verilmeli
8)Madımak Oteli müzeye dönüştürülmeli
9)Kürt açılımı ve demokratik açılım zamana yayılarak belirsizlik süreci yaratılmamalı
10) 82 Anayasası degiştirilip, çok kültürlü yapıyı kabul eden bir Anayasa hazırlanması
Kaynak:ABHaber, 20-11-2009 08.10 (TSİ)
http://www.abhaber.com/ozelhaber.php?id=4761