Süper Lig’in 30’uncu haftasında Trabzonspor- Fenerbahçe maçının ardından çıkan olaylar Avrupa’da yaşayan Türk toplumunda da geniş yankı uyandırdı.
Süper Lig'de şampiyonluk yarışı veren Fenerbahçe, deplasmanda Trabzonspor'u 3-2 yenmiş ve karşılaşmanın bitiş düdüğü sonrası Fenerbahçeli oyuncular ve teknik ekip, orta sahada toplanarak galibiyeti kutlamak istemesinin ardından çok sayıda Trabzonspor taraftarın sahaya inmesiyle büyük bir arbede yaşanmıştı.
FUTBOLDA REKABETE EVET, ŞİDDET VE SALDIRGANLIĞA HAYIR
Başkent Brüksel’de bir eğitim projesi için bir araya gelen dostlar aynı zamanda Türkiye’de yaşanan futbolda şiddet olayı hakkında da görüşlerini paylaşarak spor dünyasına anlamlı bir mesaj verdiler.
Bir dönem Schaerbeek Belediyesinde Spor Encümeni olarak görev yapan eski Belediye Başkan yardımcısı Sait Köse; ‘’Türkiye’de Trabzonspor- Fenerbahçe maçının ardından çıkan olaylar bizleri de derinden üzmüştür. Sahadaki yüksek nabızlı rekabeti, kardeşliği bozmayacak şekilde sürdürmek gerekiyor. Genel anlamda spor dostluk, kardeşlik duygularını pekiştirecek şekilde yapılmalı. Brüksel’de oynanan Fenerbahçe - Union SG maçını Galatasaraylı, Beşiktaşlı ve Trabzonsporlu dostlarla birlikte izlemiştik. Bu bizim için çok güzel bir hatıra olmuştu. Sporun özünde var olan rekabet ve kazanma arzusunun, dostluğu kardeşliği zedeleyici bir duruma sokulmaması gerekiyor’’ dedi.
REKABET DOSTLUK VE KARDEŞLİĞE ZARAR VERMEMELİ
Belçika Trabzonlular Derneği (BTD) Başkanı Adnan Demir ise yaşananların doğru olmadığını belirtti ve bu konuda tüm futbol takımı yöneticilerinin empati ve özeleştiri yapmaları gerektiğini ifade etti.
Başkan Demir futbolda şiddet konusunda; ‘’Ben bir Trabzonlu ve Trabzonsporluyum. Maç sonunda çıkan olaylar futbol adına çok üzücü. Ancak şunu da net olarak söylemeliyim. MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçında hakem Halil Umut Meler'in yumruklanması, sporda şiddet tartışmalarını gündeme getirdi, fakat anlaşılan hiçbir ders çıkarılmamış. Ülkemizde futbol sahalarında olup biten olaylar sonrasında hep aynı şeyleri duymak tıpkı toplumsal hayatımızın diğer alanlarında olduğu gibi sıradan bir hal almaya başladı. Hiç kimse bu iki takım arasında çıkan olaylar sonrasında kapsamlı bir çalışma yapmayı ve olan bitenin nedenlerini anlamayı düşünmüyor. Bunun yerine 'cezai tedbirlerin' hatta daha sert müdahalelerin yeterli olacağını belirten bir dil kullanmakla yetiniyor. Bu böyle devam edemez.
Türkiye’de futbol kulüplerinin karşılıklı kullandıkları dil çok kışkırtıcı ve yıkıcı oluyor. Bu zehirli dilin taraftarlı ne hale getirdiğini hep birlikte görüyoruz. Türkiye'de futbol sahalarında ortaya çıkan şiddetin önüne geçilmesinde yasalar çıkartılmadan da yapılacaklar olduğu gözden sürekli olarak kaçırılıyor.
Bize göre futbol da bir spordur ve insanları bir araya getiren tatlı bir rekabetin olduğu, aynı zamanda dostluk ve kardeşliği de içinde barındıran bir anlayış çerçevesinde yapılması gereken bir faaliyet olarak görülmeli.
Bu bağlamda tüm spor camiasına Brüksel’den bir mesaj vermek istiyoruz. Testi tamamen parçalanmadan lütfen gerekli önlemleri alın, kulüp yöneticilerinin o zehirleyici dilini susturun ve bir daha sahalarda böyle görüntüler yaşanmasın.
