BRÜKSEL (AA)
- Avrupa Birliği`nin (AB) merkezi olarak anılan Belçika`nın başkenti Brüksel`de sayıları giderek artan dilenciler toplumsal bir sorun olmaya devam ediyor.
Belçika`da dilenmek 1993`te yürürlüğe giren yasa ile suç kapsamından çıkarıldı. Ülkede herkesin hukuken dilenme hakkı bulunuyor.
Şehir belediyelerinin dilencilere bazı kısıtlamalar getirme yetkisi bulunsa da dilencilik ülke genelinde yasaklanamıyor.
Ülkede yasal boşluk nedeniyle dilenciliğin önünün alınamadığı ve özellikle başkentte durumun toplumsal bir soruna dönüşmeye başladığı gözlemleniyor.
- Brüksel`in merkezinde alışılmış görüntü
AB ve NATO kurumlarına ev sahipliği yapan ve sıklıkla "AB`nin kalbi" olarak anılan Brüksel`de alışveriş yapılan sokaklar, resmi bina yakınları, metro ve park yeri çıkışlarında dilencilerle karşılaşmak şehir sakinleri tarafından olağan karşılanıyor.
Genellikle başı yarı örtülü bir kadın, erkek ve küçük çocuklardan oluşan dilenciler yanlarında torbalar, valizler, battaniye ve üzerinde oturmaları için kartonlarla dolaşıyor.
İslamofobinin artışta olduğu Avrupa`da, kadınların başlarını yarım bir şekilde kapatmaları, söz konusu kişilerin Müslüman olduğu algısını da uyandırıyor.
Brüksel`de sıkça rastlanan dilencilerin Doğu Avrupa ya da Roman toplumuna ait olduğu gözlemleniyor. Söz konusu kişiler birkaç kelime Fransızcanın dışında genellikle ülkede konuşulan dilleri bilmiyor.
Dilenciler, önlerine "açım", "lütfen yardım edin" gibi mesajlar içeren küçük kağıtların yanı sıra para atılması için de küçük plastik kaplar koyuyor.
Dilencilerin kalabalık kaldırım ve geçiş yerlerine koyduğu bu plastik kaplar yayaların da görmeden çarpmasına yol açıyor. Bu durumu bir taktik olarak kullanan dilenciler böylece daha çok para toplamayı hedefliyor.
Israrcı tutumlarıyla dikkati çeken dilenciler, bazen kendileri bazen de çocuklarını kullanarak yayaların yolunu kesiyor ve para talep ediyor.
- "Para ver Romanya`ya döneyim"
AA muhabirinin, Brüksel sokaklarındaki konuşmaya çalıştığı dilencilerden bir kadın birkaç kelime Fransızcasıyla Romanya`dan geldiğini söyledi.
Fotoğraflarını gösterdiği 5 çocuğunun evde aç beklediğini belirten kadın, kocasının da dilencilik yaptığını aktardı.
Yine merkezde valizleri ve torbalarıyla dilenen genç bir çift de Romanya`dan geldiklerini dile getirdi. 2 aydır Belçika`da olduklarını anlatan çift, çocuklarının ise Romanya`da olduğunu, soğukta sokakta dilendiklerini ve metro girişlerinde uyuduklarını ifade etti.
Alışveriş merkezine yakın bölgede Bosna Hersekli olduklarını söyleyen 4 kadın da kucaklarındaki kundaklı bebeklerle AA muhabirinden ilaç ve mama istedi.
Söz konusu kadınlar, ülkelerindeki zor ekonomik şartlar nedeniyle para kazanmak için Romanya üzerinden Brüksel`e geldiklerini söyledi.
AA muhabiriyle eczaneye girmelerine karşın görevliler tarafından çıkarılmaya çalışılan kadınlar, ilaç ve mamaları almalarına rağmen daha fazla para talep etti.
Brüksel`in en yoğun alışveriş sokağı olan Rue Neuve`de ise yine tek başına dilenen bir kadın, çocuklarının Romanya`da ameliyat olacağını belirterek, "Para ver, Romanya`ya döneyim." diye yalvardı.
Tüm dilencilerin belli bir miktarda para almalarının ardından, daha fazlasını istemeleri ise dikkati çekti.
- Organize örgüt mü, kişisel tercih mi?
Belçika`da dilencilik yapan ve özellikle Roman toplumundan oluşan kişilerin kendi tercihleriyle mi yoksa organize örgütler tarafından mı ülkeye getirildikleri bilinmiyor.
Belçikalı makamlar, bu konuda eksiklik olduğunu kabul ediyor. Polis kayıtları dilencilerin "organize" bir şekilde hareket ettiğine işaret etse de söz konusu kişilerin insan kaçakçılığı yapan örgütler tarafından ülkeye getirilip getirilmediği tam olarak tespit edilemiyor.
2015`de bir Belçika mahkemesinin aldığı karar, Romanya`da da gelir düzeyi düşük olan ve ırkçı tutumla karşılaşan Roman toplumundan kişilerin "iyi gelir ve hayat koşulu" vaatleriyle bazı gruplar tarafından ülkeye getirildiğini ortaya koyuyor. Öyle ki, 2015`te bu tür vaatlerle Roman toplumundan vatandaşları Belçika`ya getiren 4 kişi, 5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Öte yandan, Romanya`daki hayat koşulları nedeniyle de bazı kişilerin Belçika`ya gelerek dilenmeyi tercih ettiği görülüyor. Bulunduğu bölgeye göre bir dilencinin eline günde 20 ila 90 avro arasında para geçebiliyor.
Sosyal yardım örgütleri, bazı dilencilerin ülkelerinde ev alabilecek kadar yeterli para biriktirerek döndüğüne vurgu yapıyor.
- Belediyeler kendi önlemini alıyor
Belçika`daki genel yasa nedeniyle ülkede dilencilik suç kabul edilmiyor. Dilenciler suçlu değil, sosyal yardıma muhtaç kişiler olarak değerlendirilse de belediyelerin kendi önlemlerini alma hakkı bulunuyor.
Bu çerçevede başkent Brüksel, dilenciler tarafından çocukların istismar edilmesini önlemeyi hedefleyerek sorunla baş etmeye çalışıyor.
Brüksel`de çocuklara zorla dilencilik yaptırıldığı ya da istismar durumu tespit edildiğinde bunun cezası 5 yıl hapse kadar çıkabiliyor.
Bunun dışında halihazırda Brüksel belediyesinin giderek daha fazla dikkati çeken "dilenci sorununa" karşı somut ve yasal adım atma hazırlığı bulunmuyor.
Öte yandan Belçika`nın farklı şehirlerinde dilenmeyi yasaklamak mümkün olmasa da bazı kısıtlamaların getirildiği görülüyor.
Örneğin, Valon şehri Namur`de dilencilerin şehir merkezinde dilenmesi yasak. Çok fazla kişinin bulunmadığı şehir merkezi dışında dilenebilen kişilerin ise kazanım sağlamadığı için bu şehri tercih etmediği görülüyor.
Liege şehrinde ise dilencilerin hafta içi sadece 08.00-17.00, cumartesi günleri de 07.00-12.00 saatlerinde sokağa çıkmasına izin veriliyor.
Anvers`te de polisin saldırgan davranan dilencinin parasına bir süreliğine el koyma hakkı bulunuyor.
- Sorun sürecek gibi görünüyor
Özellikle 2015`te patlak veren göç krizinin ardından kapılarını mültecilere sıkıca kapatan AB, Doğu Avrupa ülkelerinden gelen daha düşük gelirlilerin yöneldiği dilencilik sorununa yakın zamanda çare bulamayacak gibi görünüyor.
Doğu Avrupa ülkelerinin AB üyeliği ile gelen serbest dolaşım hakkı sonrasında Belçika gibi ülkelerde adeta toplumsal sorun haline gelen dilencilik ile mücadele, bir süre daha ülkelerin gündeminde yerine koruyacağa benziyor.