Kısa adı BTDB(Turkse Unie) Belçika Türk Dernekler Birliği başkanı Rıfat Can'a BTKK As Başkanı Kenan Dağgün, BTSF Başkanı Hüseyin Dönmez, İşadamı Rüştü Erbaş ve Kazım Yağcı bir 'Geçmiş Olsun' ziyaretinde bulundular.

BTDB başkanı Rıfat Can geçtiğimiz ay içersinde uzun bir dönemdir rahasız olduğu belfıtığı operasyonu geçirmişti.

Belçika'da uzun yıllar yaptıkları faaliyetlerle geniş bir kitle tarafından yakından takip edilen kanaat önderlerinin bu ziyaretinde son zamanlarda gündeme gelen bazı konularda enine boyuna irdelendi.

BTDB başkanı Rıfat Can topluma hizmet aşkıyla bir ömür harcadıkları, ancak son zamanlarda son derece haksız, temeli ve gerçekliği olmayan gerekçelerle insanı rencide edici çıkışlarla muhatap edilmeye çalışıldıklarını belirtti.

İşte bu buluşmadaki konuşmaların satır araları…
[OpicC:10679]
BTDB Başkanı Rıfat Can:

"Aksiyoner bir hareket olmak, yenilikler ve aktif çalışmalar ortaya koymak demektir. İşte BTDB nin yaptığıda budur. BTDB hiç bir zaman bir iki faaliyet yapıp, yapılan o bir iki faaliyetin gölgesinde de bir altı ay veya bir yılını geçirmemiştir. Hemen, hemen her hafta büyük bir faaliyete imza atıyoruz. Birini bitirdikten sonra, yeni bir faaliyet için çalışmalara koyuluyoruz.

Bizler bir faaliyet yapıp o faaliyetin gerçekleştirilmesinin sevincini yaşarken, sırada planlanmış olan yeni faaliyetlerin bulunması sebebiyle, birinin yorgunluğunu üzerimizden atamadan, bir diğer faaliyet için çalışmalara koyulmaktayız. Canla, başla yapılan faaliyetlerin en güzel şekilde geçmesi, topluma ve insanlarımıza birşeyler vermesi, katkı sağlaması için gayret gösteriyoruz. 

Tabi ki, bu arada hariçten gazel okuyanlar da oluyor. Kendileri birşey yapmadıkları için yapılan güzel şeylerde eksiklikler arıyor veya faaliyetlerimize farklı anlam ve görüntüler yüklendirmeye çalışıyorlar.. Bunlar bizim için gülüp geçtiğimiz olaylar olmaktan ileri gitmemektedir. Çünkü daha iyisini ortaya koyup, yapıcı bir üslupla o öyle değil, bu şekilde olsa daha iyi olurdu denecek bir önerileri veya kendilerinin daha iyisini yapabilecekleri bir çalışmaları maalesef yok.

"Meyve veren ağaç taşlanır" misali, zaman zaman taşlamalara da geldiğimiz olmuyor değil. İnsanların laf söyleyebilmesi için reaksiyoner bir hareket göstergesi olarak değil, aksiyoner bir çalışmayı ortaya koyup, işte böyle olur, bunun böyle yapılması gerekir diye örnek ortaya koyabilmeleri gerekir. Bunu yapacak beceri ve gücü olmayanlar laf salatası yapmaktan ileri gidememekteler.  

İş ortada, yapılan faaliyetler,  katılımcılar hepsi ayan ve beyan açık.  Sadece konuşmacıları değil, bizim yaptığımız faaliyetlerde herşeyi fotoğraflarla katılımcıları da görebilirsiniz.

Faaliyetlerimize kimlerin katıldığı ve nasıl bir proğram olduğu basın, dergiler, haber siteleri, afişler aracılığı ile kamuoyuna düzenli olarak aktarılmaktadır. Oldukça şeffaf bir yapısı olan BTDB hakkında haksız eleştiri ve yorumlarda bulununları insafa davet ediyoruz".
 
BTKK As Başakanı Kenan Dağgün:

Belçika'ya geldiğim günden bugüne tüm zamanımı Türk insanının gurbet elde varlığını korumasına katkı verecek olan konularla geçirdim. Bu doğrultuda üzerime düşen vazifeyi her türlü elgellemelere rağmen yiğitçe bugüne kadar sürdürdüm. Ancak son birkaç yıldır Türkiye'de değişen iktidarın Belçika'ya gönderdiği militan temsilcilerin taraflı ve partizanca tutumlarından dolayı oldukça rahasız durumdayız.

Bizler Belçika'da yaşıyoruz. Tüm çabamız burada yaşayan insanlarımızın kimliklerini, kültürel değerlerini  muhafaza ederek uyum içersinde yaşamalarına katkı yapmak. Bizler daha çok kültürel değerlerimizin gençlerimize aktarılmasını sağlamaya çalışıyoruz. Elbette bu konuda uzun yıllar devletimiz büyük katkıları olmuştur. Geçmişte yaptığımız çalışmalar hep takdirle karşılanmış ve desteklenmiştir. Ancak özellikle AKP iktidarı başladığı günden itibaren anlaşılmaz bir şekilde Avrupa'nın bir çok farklı merkezinde olduğu gibi Belçika'ya da AKP'li militan temsilciler gönderildi. Bunlar herşeye bir parti taraftarı gözüyle bakıyor ve olayları bu şekilde değerlendiriyorlar. İşte en son AKP lideri Tayyip Erdoğan'ın Hasselt'te yapılan toplantısı bu durumu en açık bir şekilde gözler önüne sermiştir. Bu toplantının kimler tarafından, nasıl organize edildiğini tüm detayları ile biliyoruz. Bugüne kadar hiç bir iktidar temsilcilerimizi ve resmi kurumlarımızı bu kadar pervasızca kullanmamıştı.

Belçika'da bugüne kadar görülmemiş bir kapalı partizanlık var. Sivil Toplum örgütleri adeta AKP'ye biat etmeye zorlanıyor. Kurumlarımız iktidarla olan yakınlıklarına göre değerlendiriliyor. Bu 45 yılın üzerinde bir geçmişimizin olduğu Belçika'da hiçbir zaman yaşamadığımız bir durum.

Belçika'da Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil etmek adına gönderilen bürokratlar kendilerinin buralarda geçiçi olduklarının pek farkında değiller. Ayrıca bu bürokratlarımızın sergiledikleri partizanca tutumu bizim anlamadığımızı veya hoşgöreceğimizi zannediyorlarsa çok yanıldıklarını zamanla göreceklerdir. AKP'li bir bürokrat görüntüsü ile kendilerine daha iyi bir makam beklentisi içersinde olanların sonları elbette hüsranla bitecektir. Bizler Belçika'da AKP'li parti militanı temsilciler istemiyoruz.

BTSF Başkanı Hüseyin Dönmez:

Belçika'da son zamanlarda çok can sıkıcı şeylerin olduğunu görüyoruz. Aslında yazacak, çizecek çok konu var. Resmi temsilcilerimizle Polemik yapma taraftarı değilim. Ancak öyle şeyler yapılıyor ki, insan bazen 'Bu kadar da olmaz ki', demek zorunda kalıyor.

Bir basın üyesinin Belçika'da uzun bir dönemdir herkesin takdirle karşıladığı faaliyetler yapan bir birlik liderine yönelik yazdığı hakaret ve ağır eleştiri içeren yazısına önemli bir makamı işgal eden bir temsilcimiz SMS çekerek yazısından dolayı tebrik ediyor. Bu tür şeylerin belki duyulmayacağını, bilinmeyeceğini zannediyorlar. Buna benzer bir çok olay var.  Böyle şeyler insanın hizmet aşkını, azmini kırıyor. Şimdi hangi yüzle bize biz sizin temsilciniziz diyecekler. Konunun muhatapları lütfen durumlarını bir daha gözden geçirsinler.

Bu arada görevini büyük samimiyet ve titizlikle yapan, vatandaş, dernek ve federasyonlara yönelik herhangi bir önyargısı olmadan tarafsız bir şekilde yaklaşan temsilcilerimizi elbette ayrı tutmak gerekiyor.

Bizler geçmişte onurlu bir şekilde görev yapan temsilcilerimizi plaketlerle uğurladık. Devletimizin temsilcilerini hep el üstünde tuttuk. Ancak son yıllarda yaşadıklarımızı ise maalesef kara bir dönem olarak hatırlayacağız.