‘’Çalışan Gazeteciler Günü’’, gazetecilik mesleğini icra edenleri onurlandırmak üzere 1961’den itibaren Türkiye’ye özgü bir kutlama günüdür.
Bu anlamlı gün ilk defa 1961-1971 arasında "Çalışan Gazeteciler Bayramı" adıyla kutlanmıştır. 1971 yılındaki askeri müdahaleden sonra ülkede gazetecilerin bazı haklarının geri alınması üzerine kutlama gününün adı, " 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü" olarak değiştirilmiştir.
Avrupa coğrafyasında işçi göçü ile son 60 yıl içerisinde sayıları 6 milyon civarında olduğu düşünülen anadili Türkçe olan, yada Türkçe okur-yazar olan bir topluluk oluşmuştur. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hayatını kayıt altına alan ve onların sözcüsü durumunda olan Türkçe Medya sektörünün değerli kurum ve temsilcileri de bulundukları ülkelerde bu geleneği sürdürmektedir.
Bu bağlamda kısa adı BTMB olan Belçika Türkçe Medya Birliği Belçika’da bu geleneğin öncüsüdür.
- MEDYA, MEDYA ÇALIŞANLARI VE GÜNÜMÜZÜN SORUNLARI HAKKINDA BİR KAÇ KELAM
Maalesef günümüzde en çok sıkıntının yaşandığı sektörlerin başında medya sektörü gelmektedir. Bu özel günde bir yandan tüm gazetecilerimizin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutlarken, diğer yandan bu sektörün kendine has sıkıntılarını dile getirmek de bizlerin sorumluluğundadır.
Her ne kadar 1971 yılındaki askeri müdahaleden sonra gazetecilerin hak ve hukukunu kaleme alan söz konusu düzenleme, iş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması, sözleşmelere işin türü ve ücret miktarının yazılması gibi gazetecilerin sosyal ve yasal haklarını belirleyen hükümleri içerse de, günümüzün uygulamaları olması gerekenden oldukça uzaktadır.
BTMB yönetimi adına 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü vesilesi ile birkaç noktayı duyarlı vatandaşlarımızın bilgilerine sunmak isteriz.
- MEDYA SEKTÖRÜNDE İŞSİZLİK HAT SAFHADA
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ne yine birçok sorunla giriyoruz. Bunun başında ise işsizlik gelmektedir. Bugün için Medya sektöründe işsizliğin yüzde 35’i geçtiği belirtilmektedir. Medya emekçileri günümüzde adil bir ücret ve insanca çalışma koşullarından mahrum bırakılmaktadırlar.
Belçika özelinde ise yıllarca büyük zorluklara rağmen basın sektöründe emek harcayanların özellikle ekonomik alanda yeterli destek görmemeleri nedeniyle yerel gazetelerimiz, dergilerimiz, belgesel, tv programları, aktüel programlar gibi süreli yayınlar giderek yok olmaktadırlar. Bu konuda inisiyatif alacak konumda olanlar ise bu sessiz ölümü sadece seyretmektedirler.
Dijital teknolojinin insan hayatına girmesi ile iletişim farklı bir boyuta ulaşmıştır. Devleti yönetenlerin bu dönüşümü analiz ederek bir devlet mekanizmasında en etkili denetim gücü olan ve 4. Kuvvet olarak nitelenen bu sektörün ayakta kalmasına, gelişmesine, günümüzde kendisini çağa ayak uyduracak şekilde dönüşümün sağlanmasına katkı sunmakta imtina ve tereddüt etmektedirler. Dünyanın bir çok bölgesinde bu durum görmemezlikten gelinirken maalesef ülkemizde de görüntü farklı değildir. Geçmişte Avrupa’nın farklı ülkelerinde yapılan onca buluşmada medya sektörünün sorunları masaya yatırılarak tespit edilmesine, bir çok önemli konunun raporlar halinde kayıt altına alınmasına rağmen, hiçbir olumlu ilerlemenin olması oldukça üzücü ve düşündürücüdür.
- SANSÜR YADA OTOSANSÜR
Resmi yada gayri resmi bir çok kurumun günümüzde klasik sansür yada otosansür gibi uygulamaları rahatça yapmaları utanç vericidir. Günümüzde hem anavatanımızda, hem de yaşadığımız ülkelerde bulunan kurumlarımız tarafından haberlerimiz nedeniyle zaman zaman sansüre uğradığımız bir gerçektir.
Belçika özelinde bazı kurumlar tarafından otosansüre zorlandığımız, resmî basın kartına erişime engellerin devam ettiği, bu bağlamda yapılan bazı müracaatlarımızın izahat bile verilmeden, gerekçe gösterilmeden reddedildiği bilinmektedir.
TOPLUMUN VİCDANININ SESİ OLMAK
Gazetecilik mesleği, bilgi kirliliğinin yoğun olarak yaşandığı günümüzde çok daha ağır ve büyük bir sorumluluk taşımaktadır. Özellikle Belçika’da bu alanda kamuoyunu aydınlatma görevini mesleki ilkelere bağlı kalarak hakkıyla yerine getirmek üzere büyük çaba harcayan değerli arkadaşlarımı kutluyorum.
Gazetecilik mesleği; gecesi gündüzü olmayan meşakkatli bir meslektir. Demokrasinin ve halkın haber alma özgürlüğünün önemli dinamoları olduğu kadar, toplum vicdanının da gözü, kulağı ve sesidir. Dolayısıyla, gazetecilerimizin üstlendikleri misyon ve sorumluluk, ülkemizin ortak değerleri ve birlik beraberliği için oldukça önemlidir. Öyle ki, sivil toplum gücünü dinamik kılan, katılımcı ve bilinçli bir toplum yapısının oluşmasındaki rolleri de tartışmasızdır.
- YALAN, DEZENFORMASYON VE HAKİKAT
Günümüzde medya sektörü hızla değişmektedir. Gelişen küresel iletişim teknolojiler sayesinde basın, sosyal medya ve internet gazeteciliği ayrı bir boyuta ulaşmıştır. Yalanın ve dezenformasyonun karşısında hakikatin kazanması için gerçek habercilik yapan gazetecilerin yanında elbette bu kutsal mesleği kendi çıkarları uğruna kötüye kullananlar da bulunmaktadır.
BTMB olarak günümüzde medya alanında yaşanan tüm zorluklara rağmen kalemimiz gerçekleri yazmak, hiçbir çıkar gözetmeden halkın sesi olmak için kullanılacaktır. Bizim için gazetecilik kutsal bir iştir.
Her devirde elbette gerçeklerin halka ulaşmasını istemeyen dinamikler bulunuyor. Gerçekleri halka ulaştırmak suç değil temel bir hak olmalıdır. Farklı görüş ve düşünceleri nesnel bir şekilde ortaya koyan tarafsız bir basının, toplumun bilinçlenmesinde, dolayısıyla da barış, huzur ve güven ortamının güçlenmesinde büyük payı vardır.
Unutulmamalıdır ki; basın özgürlüğü konusundaki sıkıntılar ortadan kalktıkça demokrasimiz de, ülkemiz de güçlenecektir. Özgür ve çok sesli bir medya ortamının, şeffaf yönetim, açık toplum ve bilgi edinme hakkının en önemli teminatıdır.
Bu bağlamda BTMB adına medya emekçilerinin, diledikleri haklara sahip olarak, ekonomik ve sosyal imkanlarının iyileştirilmesi ve hak ettikleri standartlara ulaştırılmaları en büyük temennimiz olduğunu bir defa daha hatırlatmak isteriz.