Cojep İnternational adlı kurum tarafından organize edilen "Müslümanlara karşı hoşgörüsüzlük ve ayrımcılık" adlı panel başkent Brüksel'de bulunan AB AP bünyesinde başarılı bir şekilde tamamlandı.
İslamofobya olarak adlandırılan hoşgörüsüzlük ve ayrımcılık hastalığının masaya yatırıldığı bu önemli buluşmayı başta TC Brüksel Büyükelçisi Fuat Tanlay ve AB nezdinde Büyükelçi Volkan Bozkır'da izledi. 200 civarında özel davetlinin ilgiyle izlediği bu panel genel hatları ile arkada son derece önemli bilgilerin kamuoyuna sunulduğu bir ve kayıtlara geçtiği bir platform oluşturdu. Bu bağlamda İslamofobya konusunu farklı yönleri ile üst düzey bir platformda enine boyuna tartışılmasını sağlayan Cojep İnternational yöneticileri kutlarız.
Gündem panel notları:
"Müslümanlara karşı hoşgörüsüzlük ve ayrımcılık" adlı paneli ilgiyle izledik. Cojep yöneticilerinin İslamofobya konusunda organize ettikleri panel hakkında görüşlerin aktarılmasından sonra ilk konuşmacı olarak söz alan İslam Konferansı Teşkilatı İKT Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu'nun ardından, Türk kökenli politikacılardan AP milletvekili Emine Bozkurt, Cem Özdemir ve Jorgo Chatzimarkakis'de bire konuşma yaptılar.
Cojep İnternational tarafından organize edilen panelin 2. bölümünde ise Birleşmiş Milletler nezdinde insan hakları yüksek komiserliği raportörü Doudou Diene, Fransa Senato üyesi Alima Boumediene-Thiery, L'Ener kurucu başkanı Bashy Quurashy ve "The Moslim News" Editörü Ahmet Versi islamofobya hakkında geniş açıklamalarda bulundular..
Konuşmalardan kısa kesitler:
Ekmeleddin İhsanoğlu:
-Batı ülkelerinde başta 11 eylül saldırısı olmak üzere bazı Ab ülkelerinde yapılan saldırılar Müslümanlara yönelik hoşgörüsüzlüğü artırdı.
-Batı dünyasında hoşgörüsüzlüğün artışında meydanında büyük rolü oluyor. Bu konuda bilhassa düşünce özgürlüğü sınırsız ve ölçüsüz kullanılıyor.
-Hoşgörüsüzlük ve ayrımcılık ile mücadele ancak iyi işleyen bir kültürler arası diyalog mekanizması içersinde yapılabilir. Bu bağlamda AB'nin 2008'i "Kültürlerarası Diyalog Yılı" ilan etmesini oldukça önemsiyorum..
Cem Özdemir:
-İslam Avrupa'da ve Avrupalıdır. İslamın Avrupa'da var olması inkar edilemez bir gerçektir. Bosna Avrupa'nın göbeğinde Müslüman bir ülkedir. Avrupa'da yaşayan Müslüman kökenli vatandaşların toplam nüfusu bir çok Avrupa ülkesinden daha fazladır. Avrupa bu gerçeklerle yaşamayı öğrenmelidir.
Emine Bozkurt:
-Avrupa'da Müslüman kökenli insanlarımızın durumu gittikçe zorlaşıyor.. Önyargılar varolmaya devam ettikçe sorunları çözmekte zorlaşıyor.
- ENAR temsilcisi Bashy QURAISHY'nin başörtüsü konusunu tali bir tartışma şeklinde yorumlamasına katılmıyorum. Bu tartışma aslında bir bütünün parçasıdır.
Jorgo Chatzimarkakis:
-2007 itibariyle bir dönüm noktasını arkada bıraktık. Bun dan böyle kültürler arası etkileşimi geliştirmeyi, farklı dinlere inanan ulke halkları arası diyalogları artırmayı amaçlıyoruz.
-Avrupa kültüründeki İslam etkisi inkar edemeyeceğimiz bir gerçektir.
-Osmanlı İmparatorluğu zamanında Avrupayla yolları kesişen Müslümanların, o yüzyıllarda kendi dinlerinden olmayan azınlıklara nasıl davrandıklarını, ne gibi imkanlar sağladıklarını ve uzun seneler boyunca barış içinde yasadıklarını sizlere hatırlamak gerekir..
-Biz aslında birbirinden tamamen farklı kültür ve yasam tarzlarına sahip halklar değiliz.
-İslam gerçekleriyle Avrupa gerçeklerini uzlaştırmak o kadar da zor değil.
-Bizim Avrupa Birliği olarak en önemli görevlerimizden biri insan haklarını korumaktır. Bu durumda alışkanlıkları ve kültürüyle bize bu kadar yakın olan bir ülkeyi dışlayarak; insan haklarını korumak için var olduğumuzu nasıl savunabiliriz? Bence bu durum Avrupa Birliği nin hala hedefine ulaşamamış olduğunun önemli bir göstergesidir.
Doudou Diene:
-İslam dinine ve ona inanan insanlara karşı olan bakış acımızı değiştirmeliyiz ve böyle yaparak kendimizi, onları anlamaya yöneltmeliyiz.
-Bu fobiyi ortadan kaldırmanın en önemli yolu; insanların sahip oldukları yanlış bilgileri düzelterek onları doğru bilgilendirmektir.
-Müslümanlığın örselendiği yerlerde Hıristiyanlığın da aynı derecede kötü etkilendiğini ve dolayısıyla her iki tarafında barışçıl nedenlerle kendi özeleştirilerini yaparak çözümler üretmeleri gerektiğini savunuyorum.
-Terörün arkasındaki nedeni bularak ona odaklanılması ve nedenin ortadan kaldırılmasıyla paralel gidecek olan doğru bilgilendirme aşamasının; bu fobiyi kısa zamanda ortadan kaldıracağını ve çok basarili ve barış dolu bir geleceğe ulaşılacağını düşünüyorum.
-Avrupa yeni bir kimlik doğumu süreci yaşamaktadır. İslamofobi gökten inmedi. Bu hastalığın tarihi bir geçmişi var. Bugünkü sıkıntıların geçmişten bugüne gelen birikimlerin tezahürü olduğunu bilmeliyiz.
-İslamofobi konusunu üç farklı cepheden ele alarak incelemeliyiz. İslamofobinin başta dini olmak üzere siyasi ve sosyal cephesi bulunmaktadır.
-İslamofobya veya diğer dinlere yönelik hogörüsüzlüğün temelinde dinlerin birbirini tanımaması yatıyor. Her şeyden önce dinlerin bir tanışması lazım.
Alima Boumediene-Thiery:
-İslamofobyanın temelinde batılı vatandaşlarda yaratılan korku duygusu bulunmaktadır. Batı dünyasında Müslümanlar sürekli tehlikeli insanlar olarak gösteriliyor.
-Batılı ülkelerde İslamı kontrol altına alma isteğide bulunuyor.
-Batılı bir çok lider ve aydın islamın evcilleştirilmesi gerektiğine inanıyor. Bunu Avrupa İslamı şeklinde dillendiriyorlar.
-Bizler kendi dinimizin, kültürümüzün iyi, doğru, dürüst ve tehlikeli olmadığını ispat etmek zorunda değiliz. Batı dünyasının bizleri sürekli kültürümüz ve dinimiz konusunda sorgulamaktan vazgeçmelidir.
Bashy Qouraishy:
-İslam düşmanlığı artık oldukça tehlikeli bir duruma gelmiştir. Batı dünyasında İslamofobya hastalığının ortadan kaldırması gerekenlerde yine bu hastalığı yayanlar olacaktır.
-Batılılar islamofobya konusunda aktif davranmak ve ufuklarını geniş tutmak zorundadırlar.
-Batılılar İslam dininin kendi kültür ve halkının yapısında değişiklik yaratacağı ve onu bozacağını zannediyorlar. Bu olguyu kırmalıyız. Bu yönde her platformda seminer ve konferanslarla böyle bir tehlikenin olmadığını anlatmalıyız.
-Bazen gereksiz bir tartışma asıl yapılması gerekenlerin önüne geçebiliyor. Başörtüsü tartışmalı tali bir sorundur. Bunu konuyu birinci derecede sorun olarak ortaya koyarsanız, asıl önemli konuları anlatamazsınız. Burada sosyo-ekonomik konular daha öncelikle ele alınmalıdır. Müslüman olmayan bir ülkede İslam kurallarının tam olarak uyugulanmasını talep edemezsiniz.