Kısa adı EMB(Belçika Müslümanlar Temsil Kurumu) olan Executif'in başkanı Coşkun Beyazgül 'GÜNDEM' haber sitesine çarpıcı açıklamalarda bulundu..
Coşkun Beyazgül 'Brüksel Başsavcısının kendisi hakkında soruşturma açtığı haberleri basına yansıdığı anda istifa kararı aldığını söyliyerek, hakkında yapılan soruşturmanın sağlıklı yürütülmesine katkı amacı ile istifa kararı aldığını' belirtti.
Coşkun Beyazgül yanıtlıyor....
H. Dönmez:
Executif konusunda gelinen son durum nedir? Hakkınızda açılan davanın içeriği nedir?
Coşkun Beyazgül:
Öncelikle Belçika Müslümanlarını temsil eden bu önemli kurum bünyesinde yaşanan gelişmelerden dolayı oldukça üzgün olduğumu ifade etmeliyim. Yaptığımız son olağanüstü genel kurul toplantısında Executif üst kurul üyelerini belirleyemedik. Yeni genel kurul başkanı ve yardımcısı belirlendi ve tüzük gereği üst kurul üyelerinin belirlenmesi ileri bir tarihe alındı.
Daha sonra Adalet Bakanlığından yapılan açıklamayı biliyoruz. Executif'in finans bölümünü oluşturan mali işlerden sorumlu derneğin (ASBL-Gestion De Finances) fesh edildiği duyuruldu. Bu durum şu anda mahkeme tarafından da onaylandı. Bu haliyle finans kaynakları ortadan kaldırılan Executif paratikte işlemez hale getirilmiş oldu.
Benim hakkımda ortaya atılan iddilar hakkında ise savcılık tarafından tarafımıza henüz bir duyuru yapılmış değil. Konu hakkında avukatım gerekli girişimleri yapıyor. Bu konuda oldukça müsterihim. Herhangi bir endişemiz yok. Yalnız bu gelişmeleri esefle karşıladığımı da ifade etmek isterim.
H. Dönmez:
Executif üst-kurul üyelerini belirlemek üzere yaptığınız son genel kurulda Kissi Benjeloul tarafından şahsınıza ve Hacer Düzgün ile ilgili görevi kötüye kullanma ve haksız kazanç temin etme iddiaları Brüksel başsavcısı Michel Claise'in bir soruşturma açması nedeni olabilir mi?
Coşkun Beyazgül:
Kissi Benjeloul tarafından bizlere yöneltilen iddiaların hiçbirinin aslı astarı yok. Bunlar tamamen uydurulmuş, art niyetli karalamaya yönelik şeyler. Bizler ciddiye almadık ve karşılık dahi vermedik. Başsavcı Claise'in bu iddiaları delil olarak değerlendirdiğini sanmıyorum.
H. Dönmez:
Hacer Düzgün'ün sizin yerinize başkan olması ortak kararınız mı?
Coşkun Beyazgül:
EMB(Executif) konusunda her ne kadar mali büronun ortadan kaldırılması söz konusu olsada kurum genel olarak kanunla kurulmuş ve henüz varlığı tamamen ortadan kaldırılmış değildir. Bu nedenle kurumda süreklilik esastır. Hacer Düzgün hanımefendi başkan yardımcısı olarak benim yerime görev üstlendi. Burada esas olan hizmetin bir şekilde yürümesidir. Bu doğal bir değişikliktir. İleriki günlerde bu konuda gerekli açıklamalar muhatapları tarafından yapılacaktır.
H. Dönmez:
Hacer Düzgün'ün Belçika basınına yaptığı bazı ilginç açıklamalar bulunuyor. Örneğin gelinen noktada Faslı üyelerin büyük sorumluluğu olduğu ve Türkler ve Faslılar'ın bir çatı altında çalışmalarını çok zor olduğunu görüldüğünü belirtiyor. Siz bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Coşkun Beyazgül:
Hacer Düzgün'ün yaptığı açıklamaların bir bölümü çarpıtıldı. Bu konuşmalar yapılırken benim görüşlerimde alındı. Fakat basın bizim ifade etmek istediklerimizi biraz farklı yansıttı.
Bizler bir durum tespiti yapmak zorundayız. Geçmişte yaşananlar ve bizim dönemimizde yaşananlar ortada.
Bu konuları gündeme getirirken kesinlikle Türk ve Arap ayırımı yapmamız söz konusu değil. Toplumları kesinlikle karşı karşıya getirme gibi bir düşünce de söz konusu değil. Ancak ortada Belçika'da yaşayan Müslümanları temsil etmesi amacıyla kurulan bir kurum var. Bu kuruda sürekli bazı dengeleri göz önünde bulundurma zorunluluğu bulunuyor.
Bizler 2005 seçimleri sonrası yeni yönetimi oluştururken takip etmemiz gereken yol haritasında ifade edilen dengelere uyduk. O zaman Arap kökenli üyelerin tamamı bugün Executif kurumunu fesh edilme noktasına gelmesinde büyük sorumluluğu olan Kissi Benjeloul'un arkasındaydı. Bizim farklı bir isim üzerinde başka bir tasarruf yapma şansımız da yoktu. Bu denge politikasının sağlıklı bir yaklaşım olmadığı bugün ortaya çıkmıştır.
Bizler Faslılar ve Türkler olarak bir kutuplaşma yanlısı değiliz. Fakat geldiğimiz noktanın temel kaynağında bu yanlış denge politikası ve birini hiçbir zaman anlayamayan farklı toplum ve temsilcilerin yaklaşımlarının yattığını da iyi bilmeliyiz. Daha önceki yönetimlerde de benzer sıkıntılar yaşandı. Bizim yaşadığımız süreçtede bir çok konuda görüş ayrılıklarımızın olduğu bir gerçektir. Bizler Arap düşmanı değiliz. Fakat gerçekleri de net olarak kamuoyuna aktarmak zorundayız. Bu aslında gelecekte yapılacak girişimler açısından önemli bir durum tespitidir.
Executif bünyesinde sizden istenen dengelere saygı gösterme prensibi nedeniyle oluşturduğunuz yönetimde sürekli birilerine taviz vermek zorunda kalıyorsunuz. Bizim yanlışımız ise daha ilk günlerde takip ettiğimiz denge ve taviz politikası nedeniyle olmuştur. Özgürce sağlıklı bir yönetim oluşturma şansınız yok. Örneğin Arap kökenli üyeler Kissi Benjeloul başkan yardımcısı olmazsa toplu istifa edeceklerini belirttiler. Bizleri sürekli toplu istifa ile tehdit ettiler.. İlk günlerde 20 Fas kökenli üye bir blok halinde Kissi Benjeloul'un arkasında yer aldı. Şayet bu süreçte Kissi Benjeloul başkan yardımcısı olmasaydı Arap kökenli üyeler Executif'de topluca istifa edeceklerdi.
Executif bünyesinde yaşadığımız bir diğer rahatsızlık ise Arap kökenli üyelerin önemli bir bölümünde oluşan azınlık kompleksi oldu. Seçimlerde Türk toplumunun daha çok üye ile meclise girmesini hiçbir zaman hazmedemediler. Executif kurumunda sürekli uyumsuzluk yaratmaya çalıştılar. Üyelerin bir bölümü sürekli bizleri eleştirdiler.
Şimdi bu noktaları ele alıp sağlıklı bir analiz yapma durumundayız. Artık bu haliyle birlikte çalışmanın zorluklarını iyi görmeliyiz.
H. Dönmez:
Kamuoyuna yönelik son mesajlarını nelerdir?
Coşkun Beyazgül:
Özgür ve uzman kişilerden oluşan bir kurumun Belçika'da yaşayan Müslümanlara yönelik oluşturulacak bir kurumda din işlerini yönetme, yönlendirme zorunluluğu bulunuyor. Bizler bugüne kadar iyi niyetle hizmet vermeye çalıştık. Ancak bazılarına 'davulun sesi uzaktan hoş geliyor'. Doğru tespitler yaparak, topluma doğru mesajları vermek zorundayız. Bugüne kadar bilhassa yerel Türk basını bu konularda üzerine düşen görevi objektif olarak yaptığını düşünüyorum. Hakkımızda her ne kadar bir soruşturma açıldığı söylensede ben şahsen vicdanen müsterihim. Yaptığımız icraatlarda bazı kusurlarımız olabilir. Fakat hiçbir konuda özel bir çıkar temin etme yönünde girişimimiz olmamıştır. Görev yaptığım sürece yapıtığımız icraatlarda tüm sorumlulukları üstleniyorum. Sonuçlarına da katlanmaya hazırım.