Türk kökenli genç delikanlı Ülvan Güngör ile İtalyan asıllı Erika Pulzonetti'nin yolları bir yerde birleşiyor..Mutlu günler yaşanıyor.
Bu gençler bir şekilde birbirlerini tanımışlar ve evlenmişler. Bu beraberlikten Dilan adında nur topu gibi bir çocukları olmuş. Fakat yıllar ilerledikçe işler düşündükleri gibi iyi gitmemiş. Anlaşmazlıklar olmuş. Kültür çatışması vs gibi. Ve sonuç ayrılık.
Dilan 4 yaşında küçük bir çocuk. Babası bildiğimiz kadarıyla Heusden-Zolder'de ikamet eden Türk kökenli bir genç. Adı Ülvan Güngör. Dilan'ın annesi ise Flaman. Muhtemelen İtalyan asıllı. Adı Erika Pulzonetti.
Flamanca yayın yapan bir çok gazetede son bir yıldır Dilan ve annesinin hikayesini takip ediyoruz. Haberlere göre Dilan babası Ülvan Güngör tarafından kaçırılıyor. Annesi Erica ise hep gözü yaşlı, mağdur anne şeklinde gazete ve televizyonlarda manşetlerde. 
Flaman medyasının çok kötü bir hastalığı var. Flamanlar melek gibi, Türkler ise cani ve vahşi insanlar. Elbette bir çocuğu annesinden ayırmak, uzaklaştırmak doğru bir davranış değil. Fakat hiç kimsenin Ülvan Güngör'ün bir baba olarak yaşadığı hezeyanları, korkuları sorup sorguladığı yok. Çünkü o bir Türk.
Dilan 13 ay sonra İstanbul'da bulundu. Baba yakalanarak hapse atıldı. Anne Erika Pulzonetti 13 ay sonra çocuğuna kavuştu. Bu durum anne için mutlu bir görüntü sergiliyor.
Fakat tüm çabalarına rağmen çocuğunu kendi kültür ve geleneklerine göre yetiştirmek düşüncesiyle ülkesine götüren baba ne olacak? Baba Ülvan Güngör'ün hakkı, duyguları ne olacak? O insan değil mi?
Belçikalı gazetelere, dergilere ve televizyonlara bakarsanız o bir cani ve vahşi bir Türk. O mutlaka cezalandırılmalı. Hatta anne ve 4 yaşındaki küçük Dilan üzerinden insanlara korku salarak bu tür evliliklerin önüne geçilmeli. Bir Flaman ve Türk gencinin evliliği kesinlikle engellenmeli? Açıkçası Belçika medyasının Dilan davası çerçevesinde verdiği haberlerin şeklinden ben bunu anlıyorum.
Dilan şu anda istanbul'da bir çocuk bakım evinde bulunuyor. Annesi kendisini 13 ay sonra ilk defa gördü. Dilan'ın babası ise çocuk kaçırmak ve alıkoymaktan yargılanacak. Sonuç ne olur bilemiyoruz. Fakat bu evlilik ve Dilan'ın durumu daha çok konuşulacak gözüküyor..
Dilan'ın hikayesinden hepimizin öğreneceği çok şey var. Belçika'da farklı kültürlerle bir arada yaşıyoruz. Her kültür kendini korumaya çalışıyor. Kültürler yaşamak için dil, din, gelenekler gibi olgularla kendi dinamiklerini kullanıyor.
Karma evliliklerde bu kültür yapıları ilk başlarda önemsenmesede zamanla çocukların büyütülmesinde ve aile ilişkilerinde sorunların yaşanmasına sebep oluyor. İşte Dilan'ın hikayesi ve sonuçları. Bu hikayeden öğreneceğimiz çok şey var. Keşke yaşananlar bir roman şekline dönüştürülse ve karma evlilklerde oluşan öngörülemeyen sorunlar tüm duygusal yönleriyle anlatılabilse..
Bu dosyayı yakından takip etmeye devam edeceğiz.
