Adil Şahin Cevabı
S.A. Hüseyin bey, "Oy Atmayan Münafık mı?" başlıklı yazınızı okudum. Konuştuğumu yanlış anlayanı çok gördüm ancak yazdığımı doğru aktarıp yanlış anlayan ve yanlış yorumlayan olarak sizin yazınızı gördüm.
Bir defa seçimle direkt ilgilenmemiz seçim sandığında görevli olmamızdan, vatandaşın ilgisizliği dolayısıyla sandık başında boş boş oturmamızdan kaynaklandı.
Bizim üzüntümüz her hangi bir adaya yönelik değil, genel olarak vatandaşın vatandaşlık görev ve hakkını kullanmamasına, Türkiye’ye yönelik aidiyet duygusunun zayıflığına yönelikti.
Bütün bunlara ilave olarak görev yaptığım Beringen`den gelen otobüs 7 kişiyle gelince üzüntüm tavan yaptı ve bana o yazıyı yazdırttı.
Ben Cumartesi oy kullanacakların tespiti yapılarak liste yapıldığını ve otobüsle geleceklerin tespit edildiğini buna rağmen gelmediklerini sanıyordum. Yani söz verip sözünde durmadıklarını "münafıklık sıfatının ağır yükünü üzerine aldıklarını" düşünüyordum. Durumun öyle olduğunu düşünerek o tepkimi yazdım. Ancak sonra öğrendim ki tek tek isim listesi yapılmayıp ortaya ilan yapılmış.
Duyarsızlık yine anlaşılır değil ama Ömer Ünlü`nün yazdığı destek yazısına yazdığım cevapta durumun farklı olduğunu sonradan öğrendiğim için yorumum ağır oldu diye yazdım.
Bunu siz bir pişmanlık ve geri adım olarak aktarmışsınız. Ancak farklı duruma göre düzeltme diyebilirdiniz.
Benim akp sempatizanı olduğumu yazmanız da şık değil. Elbetteki herkesin gönlünde bir aslan yatar. Ancak önemli olan onu bağımsız alanlarda dillendirmemesidir. Benim de buna azami gayret gösterdiğimi düşünüyorum.
Benim tepkim söz verip sözünde durmamak üzerini. Oy kullanmamak üzerine değil. Bunu çarpıtarak başlığa çekmeniz hiç hoş değil. O otobüs Anvers’e seçime değil de Ardenen’e pikniğe de, veya futbol maçına da gidebilirdi. Nitekim Paris’e ermeni protestosuna geleceğini yazdırıp gelmeyenlere de aynı hassasiyetle tepki vermiştim.
Hazreti Peygamber: `Mümin hırsızlık tapabilir, zina yapabilir ancak asla yalan söylemez" buyurmuş. Ayrıca söz verip sözünde durmamak, yalan söylemek ve emanete ihanet etmek sıfatlarının üzerinde toplandığı kişi halis münafıktır buyurmuş. Bu sıfatlardan biri üzerinde bulunan kişi ise münafıklık sıfatlarından birini taşımış olur diye ifade etmiş. Fransa’ya gelmeyenleri eleştirirken şu ifadeyi kullanmıştım. "Adam öldürürsün katil olursun. Günahkar olursun. Söz verip sözünde durmaz münafık olursun. Hangisi ağır? diye sormuştum.
Bu sefer sözümü tersinden anlayanlar katillik bu kadar basit mi diye sordular. Peynir ekmek gibi sabah akşam yalan söyleyen, söz verip sözünü yiyenlere bunu anlatmanın ne kadar zor olduğunu bilmem anlatabildim mi?
Şimdi gelelim sorunuza. Oy atmaya gitmeyen münafık olmaz. Yarın birlikte oy atmaya gidelim diye biriyle randevulaşıp randevu yerine gelmeyen münafıklık alametlerinden bir alameti üzerine almış olur. Aynı kişinin emanete de ihanet ettiği, yalancılığı da tinet edindiği tespit edilirse hadis-i şerif gereği halis münafık olur.
Birine ait bir söz var. Sözün sahibi hatırımda değil. Biri beni anladı ancak o da yanlış anladı diye. Sizin yazınız da buna uyuyor maalesef. Ben bu mesajı size özelden atıyorum. Yayınlayıp yayınlamamanızı veya düzeltme yapıp yapmamanızı takdirinize bırakıyorum.
Dr. Adil Şahin
Beringen Fatih Camii Din Görevlisi
S. A.
Yazınızda sonradan farkettiğim bir hususa daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Otobüsün 700 auroya tutulduğunu duymuştum. Ancak parayı kimin verdiğini bilmiyordum. Cami başkanı şu an yanımda. Biz para falan vermedik diyor. Siz ise sanki otobüslerin cami imkanlarıyla tutulduğunu iddia etmişsiniz. Bunu da bir cevap verecekseniz dikkate alınız.
NOT: Dr Ail Şahin hocamızın iddiaları ve savunmaları hakkındaki görüşlerimizi nokta naokta ayrıca ele alacağız.