Bazen Brüksel'de yaşayan Emirdağlı vatandaşlarımızı anlatırken bazılarının tam anlamı ile göremediği gözlemliyoruz. Biz ise Emirdağlı vatandaşlarımızın Türk girişimciliğine yaptıkları katkının sessiz sedasız çok güçlü bir şekilde günden güne güçlendiğini görüyoruz..
Bakmak ve görmek arasındaki fark gibi. İki körün kavgasını herkes bilir. Sen çok yedin, ben çok yedim. Ama göremezler, bilemezler. Sadece kendi yaptıkları, bildikleri ile kıyaslarlar.
Bir şeyi, bir olguyu anlamak için sadece görmek de yetmez. Olaya iyice bakmak, incelemek gerekir. Biz bakmaya ve anlamaya çalışıyoruz.
Dün Emirdağlı vatandaşlarımız kırsal kesimden gelen, hayatı boyunca köyünde çiftçilik, mezrasında hayvancılık yapan insanlarımızdı.Bu vatandaşlarımız bir şekilde gözünü Avrupa'nın zenliğine dikerek soluğu Brüksel gibi metropollerde aldılar. Emirdağlı kardeşlerimiz bugüne gelebilmek için 2 nesili heba ettiler. Ama bugün için Belçika'nın en iddialı üniversitelerinde okuyan binlerce Emirdağlı, Bakan, Milletvekili, Belediye Başkan yardımcıları, meclis üyeleri, işadamları, uzman meslek sahipleri ve sayısı gittikçe çoğalan girişimcilerini yok sayanlara sadece güleriz.
"Hayatta hiçbirşey Velazquez 'in resmi kadar belirgin ve net değildir. Hayat, size gerçekleri Picasso"nun resmindeki gibi şekil değiştirmiş olarak gösterebilir. Picasso"nun resmine bakıp, Velazquez 'in resmini görebilenler Brüksel'de yaşayan Emirdağlılar'ın dinamizmini ve gücünü anlayabilirler. Diğerleri ise sadece yanıldıkları ile kalıp, cübbeli, sakallı, yuvarlak ve kubik şekilleri görüp, fakat iyice bakıp anlamadan, yanlış anlamlar çıkarmaktan gerçekleri hiç bir zaman göremeyecekler."
Halil Kahya Emirdağ kökenli bir ailenin 3. nesil temsilcisi. Bakın o bugün bulundukları durumu nasıl değerlendiriyor..
"Ben 1972 doğumluyum. Ailemizin Belçika'ya ilk gelen temsilcisi dedem oluyor. Babam da uzun yıllar Belçika'da yaşadı. Ben ailede 3. nesili temsil ediyorum. Ben Belçika'da doğdum ve büyüdüm.
Belçika'da kendi külrel değerlerini, aile bağlarını koruyarak Türk kökenli Belçikalılar olarak her alanda iş alanları yaratıyoruz. İşimizde gittikçe daha da güçleniyoruz..
Mevcut iş yerimi 2001 yılında kurdum. İşyerimiz Avrupa Birliği kurumlarına neredeyse bitişik durumda. İş yerimie hergün en az 25 farklı ülkeden insanlar geliyor. Bunların çoğu memurlar ve bürokratlar. Onlara Türk mutfağının en leziz ürünlerini sunuyoruz. Hele hele döner ve dürümlerimizi yiyenler bir daha vazgeçemiyorlar.
Bizler bu şekilde ülkemizi tanıtmanın gururunu yaşıyoruz. Şu anda Belçika'nın fast-food sektöründe en iddialı iş yerleri Türklerin eline geçmiş durumda. Müşterilerimizin %90'ı Avrupa vatandaşları.
Avrupa vatandaşları dönere bayılıyorlar. Talebi karşılamak için iki vardiya üzerinden günde 16 saat çalışıyoruz. Belçika'da Horeca sektöründe çalışan Türkler işyerlerini büyük bir ciddiyetle devan ettirdikleri takdirde, bu sektörün en büyükleri olarak daha güçlü hale gelebiliriz"..