Kara parayla mücadele yöntemleri uluslararası uzmanlar tarafından değerlendirilen Türkiye, 31 ülke arasında orta sıralarda yer aldı. Ankara'nın yasal çerçeve konusunda gelişme kaydetmesine karşın halen uygulamada sıkıntılar yaşandığı belirtildi.
Kara Parayla Mücadele konusunda G7'ler olarak bilinen sanayileşmiş 7 ülke tarafından 1989 yılında kurulan Mali Eylem Görev Grubu'nun Türkiye hakkında hazırladığı 3'üncü değerlendirme raporu, grubun bu hafta Strasbourg'da yapılan genel kurul toplantılarında tartışılarak kabul edildi.
Grubun Türkiye hakkında hazırladığı bu 3'üncü raporun özet hali gelecek hafta, tamamı ise 4 hafta içinde açıklanacak.
Detaylı rapor
220 sayfalık raporda, grup uzmanlarının geçen yıl Eylül ayında Türkiye'ye yaptığı ziyarette topladıkları veriler ve Türkiye'de kara parayla mücadelede son aylarda atılan adımlara yer veriliyor.
Grup uzmanları, Türkiye'yle ilgili bu son raporun öncekilere oranla daha detaylı olduğunu ve çok sayıda eksiklik olsa da, Türkiye'nin kara parayla mücadelede ilerlediğini gösterdiğini söylüyorlar.
Özel sektörün öncü konumu
Uzmanlar, özellikle özel sektörün, kara parayla mücadelede kendisini OECD ve Avrupa Birliği standartlarına uyarlamadaki öncü işlevini önemli bir gelişme olarak değerlendiriyor.
Aynı uzmanlar, kara parayla mücadele konusunda, Türkiye'nin, Mali Eylem Görev Grubu'na üye 31 ülke arasında orta sıralarda yer aldığını da belirtiyor.
1,7 milyar dolarlık operasyon
Raporda, Türkiye'de para aklama operasyonlarının miktarının bilinmediği, buna karşılık, Mali Suçları Araştırma Kurulu 'nun (MASAK), 1997-2006 döneminde bu alanda adli makamlara miktarı 1 milyar 700 milyon doları aşan operasyon bilgisi ilettiği belirtiliyor.
Aynı dönemde MASAK'ın kara para aklama konusunda savcılıklara 246 şikayette bulunduğu ve bunların 194'ünün soruşturmayla sonuçlandığı not ediliyor. Bu soruşturmalardan 44'ünün bittiği, 4'ünün mahkumiyet, 40'ının ise beraatle sonuçlandığı kaydediliyor.
En çok kullanılan yöntemler
Aynı dönemde, Türkiye'de kara para aklamada en çok kullanılan yöntemlerin, para transferi, diğer bankacılık hizmetleri, ticari işlemler, muhasebe kayıtları ve emlak alımları olduğu kaydediliyor.
Raporda, Türkiye'de aklanan kara paranın yüzde 55'inin bireyler, yüzde 35'inin çeşitli örgütler, yüzde 10'unun ise toplu olarak yapıldığına dair bir veri de yer alıyor.
Raporun 49 maddelik tavsiye bölümünde ise, Türkiye'de kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadele konusundaki yasal çerçevenin genel olarak yeterli olduğu belirtilmekle birlikte, yürürlükte olan yasaların yeterince uygulanmadığına işaret ediliyor.
Beraat kararlarına eleştiri
Bu çerçevede, kara parayla mücadelede yakalanan suçluların çoğu hakkında mahkemelerin beraat kararı vermesi eleştiriliyor ve önlem alınması isteniyor.
Raporda, terörün finansmanıyla mücadele konusundaki yasaların uluslararası standartlara uyarlanması gerektiği de belirtiliyor. Uzmanlar, özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin bu alanda 1999 yılından bu yana aldığı kararlar çerçevesinde, bazı şahısların bankalardaki fon ve mali kaynaklarının dondurulması için gerekli önlemlerin alınmasını istiyor.
Yargı, bankacılık ve gümrük hizmetlerinde, kara para ve terörün finansmanı konularında yeterli sayıda uzman olmaması da raporda eleştirilen konular arasında.
Kaynak:ABHaber 23.02.2007