Uzun yıllar Belçika'da sosyal ve siyasi konularda aktif bir konumda faaliyet gösteren eski BADD Başkanı ve Beltürk Gazetesi Genel yayın koordinatörü Mahir Pala Türkiye üzerine oynanan oyunları göremeyen naylon aydınlara ateş püskürdü.
Mahir Pala son gelişlmeler ışığında yaptığı değerlendirmelerde birilerinin Türk toplumunu yanlış yönlendirmeye çalıştığını söyliyerek bugün için gerçekleri göremeyenlerin gelecekte daha büyük faturalar ödemek zorunda kalacağını belirtti.
Mahir Pala Avrupa Birliği hayranlarını Kurtuluş Savaşı öncesi Amerikan mandacılığını savunan Batı hayranı sözde aydın ve devlet adamlarına benzetti. Avrupa Birliği projesini Emperyalist devletlerin silahsız bir sömürü düzeni kurma projesine benzeten Mahir Pala bu yönde çaba harcayanların gittikçe fakirleşen Avrupa Birliği ülkelerini iyi analiz etmelerini tavsiye etti.
Mahir Pala geniş bir perspektif içersinde yaptığı değerlendirmeleri yazdığı son makalesinde şu şekilde yansıttı:
"Bu sözde Ermeni soykırımı yalanı Türkiye Cumhuriyetinin tapusuyla ilgili, Türkiye'nin toprak bütünüyle ilgili diye, yıllardır avazımız çıktığı kadar bağırıyoruz".
Tamamen uluslar arası ve tarihsel bir yalan olan sözde soykırımın amacı, vatan savunmasıyla kurduğumuz Cumhuriyeti gayri meşru saymak ve kendilerine müdahele hakkı sağlamak içindir. Gece yarılarında 50-100 kişiyle geçirilen yasalarla Avrupa Birliğinde tanımayan ülke kalmadı.
Zamanın Ermenistan Başbakanı, Tarihcileri,komutanları ve Birinci Dünya savaşını yaşayanlar;"Ermeni örgütleri Rus Çarlığı, İngiltere ve Fransa'ya alet olduklarını yaşananların Devletler arası savaş ve karşılıklı boğazlaşma olduğunu saptamışlardır" Ayrıca sözde soykırım yalanını uyduranlar Birinci Dünya Savaşının Emperyalisleri,ırkçıları ve gericileriydi.Bu gün ise ABD ve AB emperyalistleri sürdürmektedirler.
Nasıl o günlerde bu yalana anti emperyalistler,vetenseverler ve dürüst tarihcileri karşı çıktlar ve bertaraf etilerse bu günde akibetleri aynı olacaktır.
Yıllardır sürdürülen Psikolojik savaş kampanyası Alman Federal milletvekili Prof.Dr.Hakkı Keskin'e karşı şiddetli bir şekilde yürütülüyor.Nedir bu kampanyanın nedeni,ne istiyorlar sayın Hakkı Keskin'den? Sözde Ermeni Soykırımı yalanını kabul etmesi.
Bu karanlık kampanyanın amacı bellidir.Almanyada yaşayan Türkleri diz çöktürtmek.Eses olarak Türkiye'yi hedef alan emperyalist harekatın karşısında durulamayacagı havası yaratmak.Almanyadaki Türk toplumunu huzursuz etmek ve Türkiye'ye dönmeye zorlamak.
Bu psikolojik savaşı yürütenler Avrupada Ortaçağ'ın Cadı avcılığının hortlatıldığını bir kez daha gözler önüne sergilemişlerdir.
Avrupanın gerçeğe bağlılık ve özgürlük geleneği yok edilmektedir.Avrupanın demokratik devrim mirası ateşe verilip yakılmaktadır.
Yalnlız bu Cadı avı kampanyalarının hedefi, Almanyadaki Türkler değil Avrupada yaşayan tüm Türkleri kapsamaktadır.
Avrupada yaşayan 4 millyon Türkü ezmek,susturmak,ve köleleştirmek istiyorlar.Bu zorbalığa bu hakikat düşmanlığını,bu ırkçı kışkırtmaları artık göğüslemek ve bozguna uğratmak zorundayız.
Hani şu soysuzlar,(soykırımı kabul edenler) yalakalar ve iftiracılar varya ibret almaları için.bilgisi , birikim örnek duruşuyla öne çıkan Sayın Prof.Dr.Hakkı Keskin'in feryadını okuyalım;"Benim için en önemli olan ise bu gibi girişimlerle Avrupa ülkelerinde yaşayan Türklerin ve Türk kökenli insanların siyasi katılımı engellemek istemekte.Bu insanların parlemontolara girmeleri engellenmek istemekte. Onların önü kesilmekte, işte Hollanda'da ki olaylar..
Belçikadaki seçimlerde yaşanan da budur. Berlinde zaman zaman gündeme gelen de budur. Benim adaylığım döneminde yaşanan da budur. Ermeni konusu tıpkı bir ölçü gibi görülüyor. Sen siyasete atılıyorsun önce Ermeni soykırımını kabul et.'ölçü bu' denilmek isteniyor. Bugün bunu siyasi katılımı engelleyerek yapıyorlar. Beni daha fazla endişelendiren ise şimdi böyle yarın memur olacaklara bir öğrenim kurumunda bilim adamı, Profesör olarak çalışmak isteyen Türk kökenli insanlara aynı dayatmaların yaşanmasıdır. Bunun sınırı yok. Bu tavrın bu politikanın önüne geçmek lazım. Benim korkum bunun genel bir politika haline gelmesidir.
Bu tutumla Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan 4 millyona yakın insanın gelecekte etkin hale gelmeleri engellenmek istenmekte. Biz bu konuyu çok ciddiye almalıyız.Bu sadece Hakkı Keskin'in sorunu değildir. Bu seçimlerde aday olan Türk kökenli bir kaç politikacının sorunu değildir. Avrupada yaşayan Türk kökenli insanların hepisinin ortak sorunudur. 90 yıl önce Türkiye'de olmuş olayların,bu olayları hiç bilmeyen ve hiç ilgisi olmayan insanların önüne sorun olarak çıkarılmasını doğru bulmuyorum.'Bizim görüşümüz bu,bu görüşü kabul et' deniyor.'bu görüşü kabul etmesen de sana geçit vermeyiz'denmekte.İşte bunu kabul etmek mümkün değil. Çünkü bu demokratik bir tutum değil"