UID Belçika Başkan Yardımcısı Yılmaz Telçimen Türkiye deprem programı çerçevesinde yaptıkları girişimler ve incelemelerin ardından gözlemlerini kamuoyu ile paylaştı.

Yılmaz Tilmaççimen deprem bölgesi tespitleri konunda şu noktalara değindi:

‘’UID Belçika adına Başkanımız Enis Çimen’in bilgisi ve desteği ile başkan yardımcıları Talip Oğuz ve Yılmaz Tilmaccimen olarak 4 günlük bir program hazırladık. Bölgede hem gözlemlerde bulunduk, hem de yardım kuruluşlarına destek vermeye çalıştık.

Bildiğiniz gibi Türkiye'de merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7,7 ve merkez üssü Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi olan 7,6 büyüklüğündeki iki depremle sarsıldı. Daha sonra merkez üssü Hatay'ın Defne ilçesi olan 6,4 büyüklüğünde, Hatay'ın Samandağ ilçesi olan 5,8 büyüklüğünde ikinci bir deprem daha yaşandı. Art arda yaşanan sarsıntılar, Gaziantep, Adana, Osmaniye, Kahramanmaraş'ta da hissedildi.

Başta Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya ve Adana olmak üzere Türkiye’nin pek çok ilinde ve Suriye’de hissedilen, 15 milyon civarında insanın doğrudan etkilendi.

Depremlerde paylaşılan son bilgilere göre depremlerde hayatını kaybedenlerin sayısının 46 bin 104 olduğunu açıkladı. Deprem bölgesindeki 11 ilde yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı bina sayısı 230 bini, bağımsız bölüm sayısı da 645 bini bulduğu belirtiliyor.

Felaketin meydana gelmesinin ardından tüm Türkiye, hatta dünyanın neresinde bir Türk varsa depremden etkilenen insanlarımızın yaralarını sarmak için seferber oldu. AFAD, UMKE, 112 Acil Sağlık, Türk Kızılay, emniyet ve jandarma, diğer illerden valilik ve belediye ekipleri, sivil toplum kuruluşları ve gönüllülerin desteğiyle deprem bölgelerinde arama ve kurtarma çalışmaları devam ederken Türkiye ve dünyadan pek çok kişi ve kurum deprem bölgesine bağış yardımında bulunuyor.

Türkiye’de UID Belçika adına yapmış olduğumuz araştırmalarda gördüğümüz en üzücü durum genel anlamada yapılaşmanın yanlış bölgele, depremden etkilenmesi yüksek olan fay hatlarının geçtiği bölgelerde yapılan çarpık yapılaşma dikkatimizi çekti. Türkiye’nin baştan sonra deprem riski yüksek bölgelere sahip olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak zamanında alınmayan önlemlerin verdiği zarar ve kayıpları görünce içimizde derin bir acı hissettik.

- Binalar sağlam zeminler üzerinde yapılmalı.

Depremlerde büyük kayıplara sebep olabilecekler durumların başında da zemin geliyor.

Birçoğumuz kiralık veya satılık bir ev bakarken zemin etüdünü görmezden gelebiliyoruz. Oysa üzerine yapılan binanın malzemesi ve projesi kadar üzerine yapıldığı zemine uygunluğu da önemli. Binalar, üzerine yapıldığı zeminle uyumlu yapılmalı. Aksi takdirde bina, zeminin üzerinden adeta kayacaktır. 

Bir evi yapmadan önce zeminin taşlı, kumlu veya doldurulmuş olması; deprem anında binanın ne kadar sarsıldığını önemli ölçüde etkiliyor.

- Sağlıklı ve yaşanılabilir kentsel dönüşüm şart.

Sağlıklı ve yaşanılabilir kentsel mekan üretimi açısından bakıldığında, birbirinden oldukça farklı kentleşme uygulamalarına sahne olan ülkeler için, dönüşüm ya da yenileme yoluyla kentsel yaşam alanlarının yeniden düzenlenmesi, gerçekte çözümü acil bir sorunun varlığına işaret etmektedir. Özellikle ülkemizde bu sorunun çözümüne yanıt olarak geliştirilecek gerçekçi bir düzenlemenin, sağlıklı ve yaşanılabilir kentsel mekan sorununu tüm yönleriyle, başka bir değişle sosyal, ekonomik ve kültürel olarak ele alınması, belirli bir mekansal bütüne; kent, bölge ve hatta ulusal ölçekte düzenlemeler getirmesi gerekmektedir. Bu çalışmada halkın, kendilerini yakından ilgilendiren kentsel dönüşüm uygulamalarının içerisinde etkin bir şekilde yer almalarının yasalar ile desteklenerek sağlanması gereğine vurgu yapılmalıdır.

- İktidarın kentsel dönüşüm mücadelesine muhalefet destek vermeli.

Türkiye’de son 20 yıl içinde iktidarın kentsel dönüşüm projelerini hayata geçirmek için ne kadar çaba harcadığını hepimiz biliyoruz. Ancak birçok proje maalesef muhalefet tarafından sekteye uğratıldı. Bu olmamalı. Bugün bir siyasi parti, yarın başka bir siyasi parti iktidarda olabilir. Burada asıl olan vatandaşlarımızın canı, hayatı, istikbalidir. Nihayet meydana gelen depremde binlerce insanımız hayatını kaybetti. Maddi zararın inanılmaz boyutlarda olduğu dillendiriliyor.

Son 20 yılda sadece kentsel dönüşüm projeleriyle, TOKİ yatırımlarıyla gerçekleştirdiği güvenli konut seferberliğinin, Türkiye'de başlı başına bir devrim niteliği taşıdığını görüyoruz. Demek ki, sağlam zeminler üzerinde yapılan sağlam konutlar bir deprem anında ayakta kalabiliyor. Bunları görmek ve ders çıkarmak lazım.

- Depremden etkilenen insanlarımızın yeniden hayata tutunmasına katkı sunmak milli bir vazifedir.

UID Belçika olarak eşya, malzeme ve maddi yardım kampanyaları başlattık. Ayrıca bölgede UID Belçika olarak bir çadır kent kurmak üzere çalışıyoruz. UID Belçika adına Kadın Kolları Başkanımız Fikriye Ayrancı Keper ve arkadaşları Belçika’nın farklı bölgelerinde yardım kampanyalarına devam ediyorlar. Çorum şehrinde özel olarak hazırlattığımız çadırlar şu anda bölgeye hareket etmiş durumda. Yetkililerin uygun gördüğü alanlara bu çadırlarımız kurulmuş olacak.

Depremden etkilenen vatandaşlarımızın ihtiyaçları için kullanılmak üzere, UID Belçika olarak üzerimize düşen her türlü yardımda bulunma kararı almış bulunmaktayız. Deprem bölgesinde kaybettiğimiz insanlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz. Hayatta kalan her bir vatandaşımız, her bir evladımızın yeniden hayata tutunmasına katkı sunmak bizim için milli bir sorumluluk, milli bir vazifedir."