UID Belçika adına Başkan Enis Çimen’in bilgisi ve desteği ile deprem bölgesine giden başkan yardımcıları Talip Oğuz ve Yılmaz Tilmaccimen 4 günlük gözlemlerini kamuoyu ile paylaştılar.
UID Belçika Başkan Yardımcısı Talip Oğuz Türkiye deprem programı çerçevesinde yaptıkları girişimler ve deprem bölgesinde karşılaştıkları durumu şöyle özetledi:
‘’Kahramanmaraş ili Pazarcık ilçesinde 7.7 ile gelen ve 10 ilde etkili olan depremin ardından 9 saat arayla ikinci bir depremin de 7.6 olarak kaydedilmişti. Deprem başta Malatya, Gaziantep, Adana, Diyarbakır, Adıyaman olmak üzere birçok kentten hissedilmişti. Ardından Hatay'ın Defne ilçesinde 6,4 büyüklüğünde, Samandağ ilçesinde 5,8 büyüklüğünde artçı sarsıntılar meydana gelmişti. UID Belçika adına değerli Başkanımız Enis Çimen’in bilgisi ve desteği ile bölgeye gittik. Burada felaketin boyutunu gördüğümüzde aklın, vicdanın nasıl durduğunu bizzat hissetmiş olduk.
Türkiye’deki programımız Ankara’da başlamış oldu. Burada devletimizin temsilcilerinden ön bilgiler almış olduk. Daha sonra Çorum ilimize gittik. Burada özel deprem çadırları üreten bir firma ile görüşmelerde bulunduk. Şu anda 71 tam teşekküllü çadır yaptırmak üzere anlaştık. Bu çadırlarda soba, olacak, penceresi olacak, ayrıca kömür yardımımız olacak. Çok farklı bir konseptte normal yaşamı aratmayacak bir şekilde dizayn edilmiş olacak. Çadırlar bize 20 gün içinde teslim edilmiş olacak. Belçika’da başlattığımız deprem çadırı kampanyasında ilk etapta toplanan yardımlarla bir mahalle oluşturmak üzere ilk girişimleri başlatmış olduk. Bu arada başata UID Belçika Kadın Kolları Başkanı Fikriye Ayrancı Keper olmak üzere, Charleroi, Gent, Anvers, Limburg, Brüksel bölgelerindeki kadın Kolları temsilcilerimiz büyük emek harcadılar. Kampanyalarımız devam ediyor. Deprem bölgesinde bize ayrılacak olan mekanda kuracağımız mahalleyi büyütmeye çalışacağız. UID Belçika Kadın Kolları Başkanı Fikriye Ayrancı Keper annesinin vefatı dolayısı ile memleketi Çorum’da bulunuyor. Eşi Yönetimiz Celal Keper ile birlikte çadır projemizi bizzat takip ediyor.
Ülkemiz ve bölgede 500 senede bir olabilecek bir felaket ile karşı karşıya kaldı. Felaketin boyutlarını belki de çok uzun bir zaman sonra daha net görebileceğiz. Bizim gittiğimiz her bölgede kesin ve net bir şekilde gördüğümüz tek şey; başta devletimiz olmak üzere tüm kurumlar, tüm sivil toplum örgütleri, gönüllü insanlar el ele vermiş yoğun bir şekilde çalışıyorlar. Bu felaketin yaralarını sarmak için canla başla mücadele ediyorlar.
Deprem bölgesinde ilk ziyaretimiz Osmaniye bölgesine oldu. Burada DSİ tarafından yapılmış bir koordinasyon ve hizmet alanına gittik. Buraya ulaştırılan yardımlar ihtiyaç sahiplerine ulaştırılıyor. Yardımların nasıl yapıldığını burada bizzat izlemiş olduk. Daha sonra mahalleleri gezerek yıkılmış binaları gördük. Zaman zaman askerle ve polis memurlarının yaptığı uyarıları gördük.
Bir sonraki durağımız İskenderun oldu. Her tarafta yıkılmış, ya da yan yatmış binalar vardı. Özellikle ana merkezin dışındaki mahalleler tamamen yıkılmış durumdaydı. Burada gerçekten felaketin felaketi yaşanmış, çok feci bir yıkım vardı. Ziyaretlerimiz Arsuz, Kırıkhan, Belen, Nurdağı, Maraş başta olmak üzere bir çok küçük yerleşim birimlerini tek tek ziyaret ederek notlar aldık. Zaman zaman yardım ekiplerine katılıp destek vermeye çalıştık. Bazen ise yakından tanıdığımız bakan ve ya milletvekillerine bizden istenen talepleri aktarmaya çalıştık.
Deprem bölgesinde bazen gördüklerimizden o kadar etkilendik ki; ‘’Allah’ım bu nasıl bir şey, nasıl bir yıkım’’ diye sayıkladığımız olmuş.
Kahraman Maraş şehrinde gittik. Maraş sanki tamamen yok olmuş gibiydi. Depremde yıkılan binaların molozlarını kaldırma çalışmalarından dolayı şehir toz toprak içindeydi. Nefes almak bile zordu. Burada tüm mahalleleri gezdik, görüntüledik. Bazen de burada hizmet sunan başta AFAD olmak üzere yandım kuruluşlarına yardımcı olmaya çalıştık.
Bu bölgelerde bir diğer gözlememiz ise sağlam zemin, kayalık, tepelik bölgelerde bulunan binaların ayakta kalması oldu. Depremde özellikle ovalara, sulak bölgelere fay hattı üzerine yapılmış yerleşim bölgelerindeki binalar yıkılmış.
Hatay’da ise deprem sonrası adeta insan kalmamış, Her yer bom boş. Kalanlarla sohbetlerde bulunduk. İnsanlarımız Avrupa’da Türkiye’ye gönderilen yardımların farkında ve bizlere çok müteşekkir. Bizleri görünce defalarca teşekkür ettiklerini gördük.
Elbistan’da ise bir olaya şahit olduk. Depremin ilk anlarında devlet nerede diye yöneticilere yönelik eleştiri ya da şikayetler olmuş, sonra görülmüş ki, bölgede bulunan milletvekilleri, belediye başkanları ve kurumların yöneticileri de depremde çöken binaların altında kalmışlar.
Bir de kasıtlı yayılan bilgiler var. Örneğin ‘’Hatay'da baraj patladı’’ iddiaları var. Burada bu konuyu sorunca insanların bu yalanı yayanlara çok kızgın olduklarını gördük. Bu yalan iddia yüzünden son anda duran kurtarma operasyonlarından durdurulanlar olmuş. Bu neden hayatını kaybedenler olduğu söylendi. Çok feci bir şey. Akıl alacak gibi değil, Bu ne vicdansızlık, ne büyük ihanet.
Toplam 4 gün bölgede bulunduk ve tüm gördüklerimizi kayıt altına alarak bir rapor hazırladık. Bundan böyle UID Belçika olarak yapacağımız yardım kampanyalarını buna göre şekillendireceğiz. Şimdi buralarda sivil toplum örgütlerimiz tarafından yapılan yardım kampanyalarının ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlıyoruz.
Böyle bir felaket sonrası ülkemizin insanlarının yanında olmak, onların acısını hafifletmeye, yaşama yeniden tutulmalarına katkı sumaya çalışmak bizim için bir ibadet, bir kutsal görevdir. Biz olaya böyle bakıyoruz ve bugüne kadar yaptığımız yardım kampanyalarını ve çalışmalarımızı ısrarla sürdüreceğiz’’