Hepinizin malum olduğu üzere Erbakan hocamızın vefatının 5.yılı münasebetiyle Türkiye’mizde ve Avrupa’daki Saadet Partisi Temsilciliklerinde hocamızı anlama ve anma programları yapılmaktadır. Saadet Partisi Belçika Temsilciliği’nin organize ettiği program vesilesi ile Brüksel’e gelmiş bulunmaktayız.
Geçtiğimiz 7 Mart’ta Avrupa Birliği ülkeleri ve Türkiye arasında Brüksel’de mültecilerin durumları ile ilgili olarak toplantılar yapıldı. Türkiye’nin mültecileri Avrupa’ya göndermeden kendi ülkesinde tutması, bunun karşılığında 2018 yılına kadar 6 milyar avronun Türkiye’ye verilmesi konuşuldu. Türkiye Başbakanının görüşmelerin iyi geçtiği ve Kayseri pazarlığının yapıldığını ifade etmesini dil sürçmesi olarak kabul ediyoruz. Herkes bilir ki Kayserililer ticaret konusunda ince pazarlık ve zekâlarını konuştururlar. Kayserililer insan pazarlığı ve onlar üzerinden elde edilecek parayı asla kendilerine yakıştıramazlar.
16 Aralık 2013 tarihinde imzalanmış olan “Geri Kabul Anlaşması”,1996 yılında yürürlüğe giren Türkiye-AB Gümrük Birliği anlaşmasından sonraki, Türkiye’ye en büyük mali yükü getirecek ikinci anlaşma niteliğindedir.
Zamanın hükümet yetkililerinin “AB ile vizeler kalktığında kimsenin endişesi olmasın, en küçük bir sorun yaşanmayacaktır. Yük olmaya değil, yük almaya geliyoruz” şeklindeki açıklamasında acaba yük alamaya geliyoruz dan kasıt Avrupa’nın bugüne kadar baş edemediği mülteci ve kaçak göçmen yükü müdür?
•Vize muafiyeti bahane Geri Kabul Anlaşması şahane
1.Türkiye üzerinden geçerek AB ülkelerine giren düzensiz göçmenlerin Türkiye’ye iadeleriyle göçmen kampları oluşturulacaktır. Milyarlarca lira para harcanacaktır.
2.Bugüne kadar kabul etmediği Kıbrıs Rum kesimini Türkiye kabul etmek zorunda kalacaktır.
3.Avrupa bugüne kadar olduğu gibi Türkiye’yi oyalamaya devam edecek ve AB’ye almamak için şartlarını ağırlaştırmaya devam edecektir.
4.Geri kabul anlaşmasını en çok Yunanistan ve Bulgaristan’ın desteklemesi de Avrupa’nın kaçak göçmen sorunu ile uğraşamadığının en büyük göstergesidir. Çünkü bu ülkeler anlaşma sonrasında yüklerini Türkiye’ye bırakmış olacaklar.
•Türkiye AB’nin göçmen toplama merkezi haline getirilecektir.
Türkiye üzerinden, belki de başka yollarla Avrupa’ya giden tüm göçmenleri, ister Afrikalı olsun ister Iraklı Türkiye geri alıp burada beslenmek zorunda kalacak. Kendi insanlarımızın önemli bir kısmı zaten sıkıntılarla boğuşurken, bütün Avrupa’nın masrafına dahi dayanamadığı göçmenler için Türkiye AB’nin göçmen toplama merkezi haline getirilecektir.
Bu anlaşmaya göre Türkiye, AB’nin vize sistemine uyum çerçevesinde daha önce vizeyi kaldırdığı pek çok ülkeye, AB vize uyguladığı için vize koymak zorunda kalacak. Bu ülkeler şöyle; Arnavutluk, Azerbaycan, Belize, Bolivya, Bosna-Hersek, Fas, Ekvador, Gürcistan, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Kolombiya, Lübnan, Makedonya, Maldivler, Sırbistan, Ukrayna, Ürdün, Rusya, Moğolistan, Özbekistan, Peru, Tacikistan, Tunus ve Türkmenistan.
AB vize rejimine uyum çerçevesinde Türkiye’nin halen umuma mahsus pasaportlara vize uyguladığı bazı ülkelere de vizeyi kaldırması gerekecek. Bu ülkeler şöyle; ABD, Kanada, Avustralya, Hong Kong ve Meksika.
Bu anlaşma Türkiye’nin yüküne yük katacaktır.
İlyas Tongüç
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı
Mahalli İdareler Başkanı