Sosyal Uyum İçin Avrupalı Müslümanlar Girişimi - EMISCO tarafından Fransa`nın Le Mans kentinde bulunan Maine Üniversitesinde “Yeni Avrupa Bilinci ve Akademik sorumluluklar” programının Fransa toplantısı gerçekleştirildi.
EMISCO, Thinkout, Think Tank Different ve ACR tarafından organize edilen ve yoğun ilgiyle izlenen Konferans Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Fransa masası tarafından takip edildi.
"Irkçılığa karşı harekete geçmek Derneği" - ACR Başkanı Anissa Meziti tarafından yönetilen konferansa EMISCO Onursal Başkanı ve BM eski ırkçılıkla mücadele özel raportörü Dr Doudou Diene, Le Monde Gazetesi eski genel yayın yönetmeni ve Mediapart Direktörü Gazeteci Profesör Edwy Plenel, Aix en Provence Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Raphael Liogier ve Avrupa Konseyi Kuzey/Güney Başkanı Dr Jean-Marie Heydt katıldılar.
Konferansın açılış konuşmasında Üniversite Başkanı Rachid El Guerjouma, Le Mans şehrinin ve kendi üniversitesinin böyle bir toplantıya ev sahipliği yaptığı için onur duyduğunu ve özellikle bu düzeyde konuşmacıların aralarında olmasından dolayı son derece mutlu olduğunu belirtti.
Yoğun bir katılımla gerçekleştirilen Konferans`ta Avrupa Birliği içindeki popülist süreçler ve Fransa`daki siyasi gelişmeler değerlendirildi.
EMISCO Kurucu Başkanı Dr. Doudou Diene yaptığı konuşmada bir kriz döneminden geçildiğini ve tüm paradigmaların mütasyona uğradığı bu dönemde insanlık adına üzücü olayların yaşandığını belirtti. "Müslüman toplulukların hedef haline getirilmesinin, dışlanmasının, ötekileştirilmesinin boyutları kabul edilir değil, maalesef siyaset dünyası çözüm üretemiyor, düşünemiyor, akıl edemiyor, hatta akıllara zincirler vurmaya çalışıyor, bu nedenle ırkçı söylem ve nefret suçu yayan odaklar normal hale gelip kamusal alanı ele geçirmiş bulunuyorlar" dedi. Her şeye rağmen bu krizlerin belki de doğru istikameti yakalamak için fırsat olabileceğinin altını çizen Dr Diene, "bu etkinlikler ve bu konferansa olan yoğun ilgi umutlu olmamız gerektiğini göstermektedir" dedi.
Beyaz Adam yalnızca bildiğini görür.
"Kontrol etmek için denetim yapıldığı bir güvenlik döneminden geçtiğimizi ve ırkçı partilerin iktidarın kapısını çaldığı bu süreçte vicdanın uyanması sayesinde uyarı veren insanlar bu gidişatı değişecektir " diyen Dr Doudou Diene, "Yaşanılan tüm olayların temeline inerek derin analizler yapmak gerekir, ancak Afrikalıların bir sözü vardır, beyaz Adam yalnızca bildiğini görür, yalnızca kendi kavramlarıyla hareket eder oysa asıl devrim Beyaz Adam`a bilmediklerini görmesini sağlamakla olacaktır" dedi.
DAİŞ`in kurbanları öncelikle Müslümanlardır.
Gazeteci yazar Profesör Edwy Plenel yaptığı konuşmada Fransa hükumetini ve Cumhurbaşkanını eleştirerek söylemlerdeki kaymaların üstünü çizdi ve ötekileştirmenin kimlik belirleme gayretlerini bahane ederek yapıldığını anlattı. Bugün Avrupa`dan konuşmak istiyorsak öncelikle Fransa`nın durumunu gözden geçirmek gerekir diyen Plenel, olağanüstü halin uzamasıyla Avrupa İnsan Hakları Beyannamesinden vazgeçildiğini ve korku politikalarıyla çözümsüzlüklere mahkum olunduğunu ve buna karşı direnç gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi. Güvenlik tedbirlerine değinen Profesör Edwy Plenel, "Sadece acılar kendimize dokunduğunda tepki göstermemiz doğru değildir, DAİŞ`in başlıca kurbanlarının öncelikle Müslümanlar olduğunu unutmamalı ve siyasetçilerimiz sorumluluklarının farkına varmalılar" dedi.
Türkiye`ye destek vermedik
"Suriye konusunda Türkiye`ye destek vermedik, yanında durmayı beceremedik, yalnız bırakdık, bugün ise mülteci sorunu karşısında şaşkına dönmüş durumdayız" diyen Plenel, "Maalesef yönetcilerimiz yaşadığımız medeniyet krizi karşısında aşırı sağcıları aratmayan yaklaşımlarda bulundular ve fiyaskoya mahkum politikalar oluşturdular" diyerek, vizyonsuz ve sorumluluklarından kaçan siyasi elitleri eleştirdi. Artık eski dünya`nın bittiğine işaret eden Plenel, çoğulculuğun önemine dikkat çekti, sömürgecilik mantığını bırakmak gerektiğini ve global medeniyet krizi içinde Avrupa`yı eleştirmeden önce Fransa demokrasisinin geldiği noktayı izleyelim diyerek, "Tarihin bu randevusuna maalesef olumlu karşılık veremiyoruz" dedi.
Cumhuriyete "tecavüz" ettiler.
"Medeniyetler Savaşı yaşanmayacaktır" kitabının yazarı Profesör Raphael Liogier konuşmasında ırkçı ve popülist partilerin özgürlük, gelişim, alternatif, istiklal veya cumhuriyetçilik gibi kavramları kullandığını söyledi. "Fransa`da bazı devlet yöneticileri Cumhuriyeti o kadar çok seviyorlar ki sonuç olarak Cumhuriyete "tecavüz" ettiler" diyen Liogier, özellikle laiklik konusunun nasıl kullanıldığını ve alet edildiğini anlattı. Laikliğin İnsan Hakları`nın bir parçası olduğunu ve ibadet özgürlüğünü eşit şekilde taksim eden bir kavram olduğunun altını çizen Profesör Liogier, "Ancak ayrımcılık yapmak için laiklik kavramının alet edildiği gibi nötrlük kavramı da belirli bir grubu dışlamak için kullanıldı ve kamusal özgürlüklerin bu şekilde içi boşatıldı" diyerek, Anayasal düzenin tehdit edildiğini anlattı.
Kompleksli Avrupa Dünya`nın merkezinde olmadığını anladı.
Sözlerine tarihsel bakışla devam eden Raphael Liogier, 1956 yılında yaşanılan Süveyş kanalının kamulaştırılması süreciyle birlikte İngiltere, Fransa ve İsrail, bu somut ve sembolik olarak sömürgecilikten kurtulma girişiminden rahatsız olmakla beraber direnç gösterememeleri sonucunda tarihi bir yenilgiye uğradıklarını belirtti. Bu gelişmelerin arkasından, 1957 yılında Bernard Lewis bu krizi analiz ederken ilk olarak "Medeniyetler Çatışması" kavramını kullandığını belirten Liogier, "Oysa konu Medeniyet veya İslam ile ilgili değildi" dedi. Bu olayla birlikte Avrupalılar kendilerini kuşatılmış ve hatta evrenselliklerinin çalındığı kompleksine kapılmışlardı diyen Profesör Liogier, bugün Avrupa`da paranoyak bir yaklaşımla "ötekinin" artık içimizde olduğunu, çatışma değil savaş kavramının kullanıldığını ve savunma stratejilerinin oluşturulmasına gerekçe olarak zaten saldırıya uğranıldığının gösterildiğini belirterek, bu politikaların dolaylı olarak DAİŞ`in pazarlamasını da gerçekleştirdiğini anlattı.
Sözlerine devam eden Raphael Liogier, Avrupalıların dünyanın gidişatından koptuklarını, milliyetçiliklerine sarıldıklarını, düşünce ve kontrol polisi oluşturulduğunu ve böylece Anayasal olmaktan çıktıklarını belirterek, laiklik kavramı üzerinden toplumun gerildiğini ve başörtüsü tartışmaları benzeri sosyal kırılmaların kamusal düzen adına yapıldığını ancak özgürlükleri derinden sarstığını anlattı. Müslümanların dinlerini diğer toplumlara yaymaya çalıştıkları suçlamasına değinen Profesör Liogier, "Burada aranızdan her hangi biri Yehova şahitleri gibi zillerinize basan ve İslamı anlatmak isteyen Müslümana tanık oldu mu ?" diyerek paranoyak hale gelmiş bu konunun din değil insan hakları meselesi olduğunu söyledi.
Toplantıda söz alan Avrupa Konseyi Kuzey-Güney Merkezi Başkanı Jean-Marie Heydt, yeni bir eğitim modeline ihtiyaç olduğunun altını çizerek karşılıklı anlayışı geliştirerek Avrupa kurumlarının toplumun gerçekliliğiyle uyum içinde olmasının zorunlu olduğunu belirtti. Kuzey-Güney Merkezini tanıtan Dr Heydt, çalışmalarının Avrupa`nın dışındaki ülkelerle işbirliği içinde olması Avrupa Konseyine yeni boyutlar kattığının altını çizdi.
Konferans yoğun bir soru-cevap faslının ardından organize edilen büfeyle son buldu.