Haberin yayım tarihi
2022-06-13
Haberin bulunduğu kategoriler

AVRUPA'DA TÜRK MEDYA ZİRVESİNDE SORUNLARI BİR DAHA DİLE GETİRDİK

Devletimizin Değerli Temsilcileri,

Değerli Milletvekillerimiz,

Değerli Konuklar,

Ve Değerli Meslektaşlarım.

2. Avrupa Türk Medya Zirvesi’ne hoş geldiniz diyor, tüm konuklarımızı saygıyla selamlıyorum.

Ben Avrupa’ya yönelik 60’lı yıllarda başlayan göç hikayesinin canlı tanıklarından biriyim. Babam 1963 yılında Belçika’ya gelmiş bir maden işçisidir. Avrupa hikayesinin ilk etabını 5 yaşında bir çocuk gözüyle emanet bir pardesü, bir tahta bavul ve gece karanlığında başlayan bir yolculuk olarak hatırlıyorum.

Ardından hasret dolu, umut dolu uzun bekleyişler oldu. Bu hikaye şahsım için 70’li yılların ortalarında başka bir boyuta evrildi. 1977 yılından günümüze 60 yıllık bir hikayenin bir parçası oldum.

Medya ile ilişkim ise 1979 yılında başladı. Yani şu anda karşınızda 43 yıllık bir birikim ile tecrübe ile görüş ve düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

Ekonomik yönden Türkiye’den ileri noktalarda olan ve ikinci cihan harbinde büyük yara alan, önemli ölçüde çalışan, üreten iş gücünü kaybeden Avrupa ülkelerine gelen Türk vatandaşları zaman içerisinde sosyal, kültürel, dini ve daha bir çok alanda kendi ihtiyaçlarını karşılayacak kurumların temellerini attılar.

Avrupa ülkelerinde yaşama yerleştikçe zamanla Türkçe tadında, anadilde iletişim, anadilde yayın, anadilde haberleşme, su gibi, ekmek gibi bir ihtiyaç haline geldi. Medya alanında gazete, radyo, televizyon, dergi, dijital yayıncılık konularında yaşadığımız süreç uzun bir hikayedir.

Bizler bu hikayenin bir parçası olarak Avrupa ülkelerinde yaşayan ve bugün için 6 milyonu aşkın bir insan topluluğu haline gelen Türk toplumu, (ki bu sayı birçok Avrupa ülkesinin nüfusundan daha fazladır) iletişimini kendi anadilinde tüm zorluklara rağmen sağlamış, özellikle anavatanı ile olan gönül bağını hep canlı tutmuştur. Bizler, Avrupa ülkelerinde sahada olan Türkçe medya sektörünün bir parçası olarak topluma sunulan haber, iletişim, bilgilendirme, misyonunu daha profesyonel, daha üst seviyelere taşımak için çok çaba harcadık. Bu konuda kurduğumuz irtibatlar, yapılan zirveler, alınan kayıtlar, arşivlerimizde mevcuttur.

Örneğin medyadan sorumlu bakan ve devletimizin medya kuruluşlarının değerli temsilcileri ile birlikte şubat 2011 Köln, eylül 2011 Brüksel, nisan 2013 Paris, medya zirvelerinde biraraya geldik. Ayrıca mart 2016 Frankfurt Medya Çalıştayında çok detaylı, verimli bir zirve yapıldı.

Avrupa Türklerinin  medya alanında emeği inkar edilemez olan Kanal Avrupa ailesinin büyük emektarı Avrupa Türk Basın Yayın ve Gazeteciler Birliği Başkanı sayın Ali Paşa Akbaş’ın öncülünde nisan 2019’da Avrupa Türk Medya Zirvesi organize edilmişti. Şimdi ise 2. Zirvede Almanya’nın Bottrop şehrinde bir araya geldik.

Bugüne kadar organize edilen tüm buluşmalarda Avrupa Türkçe Medya sektörünün sorunlarını, ihtiyaçlarını, taleplerini tekrarladık durduk. Elbette bugün dün söylediklerimizi bir daha hatırlatacağız.

Bilmeyen, anlamayan duysun, bizler Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşlarıyız, bu ülkenin yurtdışında yaşayan evlatlarıyız, biz Türk’üz, dilimiz Türkçe, ve dünyanın nerede olursa olsun, anadilimiz Türkçe ile tüm soydaşlarımızla, kardeşlerimizle, akrabalarımızla kendi dilimizde haberleşmek, iletişim halinde olmak istiyoruz.

Şimdi gelelim sorun ve taleplerimize;

1: AKREDİTASYON MESELESİ

Avrupa Türkçe Medya sektörünün çalışma alanlarında biri resmi temsilciliklerimizdir. Bu kurumlarımızın davetlerine katılacak olanların acilen sağlıklı bir akreditasyon sistemi ile belirlenmesi gerekmektedir. Belçika Türkçe Medya Birliği kurucusu ve Onursal Başkanı olarak bir sefer daha hatırlatmak istiyorum. Son yıllarda bilhassa Belçika özelinde bu konuda çok rahatsızlık yaşanmaktadır. Eline her kamera alanın muhabir olarak muamele görmesini sakıncalı buluyoruz. Bu konuda yaşanacak beklenmedik bir hadisenin telafisi yoktur.

2: SARI BASIN KARTI KONUSU

Bir diğer önemli konu ise sarı basın kartı mevzuudur. Geçmişte yapılan medya zirvelerinde bu mesele ele alınmış olup ancak sağlıklı bir şekilde sürdürülememiştir. Kapalı devre işleyen bir mekanizma ile işletilen sistemin arızalarını bizler sahada görüyoruz. Lütfen bu sistemi kontrol edin, keyfi uygulamalara son verin. Sarı basın kartı konusu mutlaka yeniden ele alınmalıdır.

Sarı Basın kartının liyakat sahibi kendini belli bir düzeye taşımış, Avrupa ülkelerinde uzun yıllar faaliyetlerini sürdürmüş, kişilere verilmesi onları hem onurlandıracaktır, hem de daha çok motive edecektir. Şayet nasıl bir denetim ve eleme metotları uygulanacağı konusunda yardım talep edilirse işbirliği yapmaya hazırız.

3: BYEGM, EĞİTİM, DONANIM VE LİYAKAT EKSİKLİĞİNİ GİDERECEK PROJELERE KATKI SUNMALIDIR.

Şartlar nasıl olursa olsun ilkeli ve düzgün gazetecilik yapmak, Türkçe’ye özen göstermek bizim için temel ilkedir. Bu bağlamda Avrupa Türkçe Medya Sektörünün bir eğitim desteğine ihtiyacı vardır. Bu konuyu katıldığımız tüm medya zirvelerinde tekrarladık. Ancak bugüne kadar düzenli, düzeyli bir proje ortaya konamadı. Avrupa Türk Basın Yayın ve Gazeteciler Birliği ve Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü bu konuda işbirliğine hazırız ve desteklerini bekliyoruz.

Bu konuda Avrupa Türk Basın Yayın ve Gazeteciler Birliği önemli bir partner olabilir. Belçika Türkçe Medya Birliği olarak da, bizler iş birliğine hazırız.

4: TRT YÖNETİCİLERİ VERDİĞİ SÖZ TUTMALIDIR.

Bu yıl TRT Türk nezdinde yeniden Avrupa’da yaşayan Türkler’e yönelik yayınlar yapılmaktadır. Ancak bu konuda Belçika Türkçe Medya Sektörü pas geçilmiştir. Bu alanda günümüze kadar görsel basın alanında birçok hizmeti olan arkadaşımız görmemezlikten gelinmiştir. Bu duruma dikkat çekmek görevimizdir.

5: AVRUPA TÜRKLERİ GÖREV BÖLGESİ İLAN EDİLMELİDİR.

Demokratik bir ülkede sistem gereği yasama, yürütme ve yargının yanında önemli bir denetim gücü olarak medya ve sivil toplum örgütleri bulunmaktadır. Medyası güçlü olmayan ülkelerin gelişmişlik yönünden, hukuk ve adalet yönünden de çok ileri olduğu söylenemez. Bizler Avrupa’da yaşayan Türkler olarak ülkemizin son 60 yıllık tarihinde her açıdan büyük katkılarımız olmuştur. Yaşadığımız ülkelerde gelecekte varlığımızı güçlü bir şekilde sürdürmemiz ise her alanda bizlere verilecek destek ile orantılı olacaktır. Avrupa Türkçe Medya Gücü aynı zamanda Türk Dünyasının gücüdür. Bu durum hafife alınmamalıdır.

Bu bağlamda önemli bir konuya işaret etmek isterim. Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ya da tam adıyla Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM), Türkiye Cumhuriyeti devletinin ulusal ve uluslararası haberleşme, basın-yayın ve iletişim kurumları ile ilişkilerini yürütmekle görevli kurumdur.

Basın İlan Kurumu, ise resmi ilanlar ile kamu kurum kuruluşlarına ait reklamların, gazete ve dergilerde yayınlanmasına aracılık etmektedir. Gazete ve dergileri, dönemsel veya şikâyete bağlı olarak mevzuat ve Basın Ahlak Esasları kapsamında denetlemektedir. Kurum, kanun, tüzük ve yönetmelikler gereği yayınlanması mecburi olan ilanlar, genel katma bütçeli daireler, belediyeler, iktisadi devlet teşekkülleri, yabancı ülkelerdeki gerçek ve tüzel kişilerin reklamlarını, şubesi bulunan yerlerde çıkan gazete ve dergilerde yayınlatır. Burada asıl gaye ilan ve reklam verenler ile bunları yayınlayanların karşılıklı hak ve çıkarlarını bağdaştırmaktır. Kurum ayrıca yabancı ülke ile dergi ve gazetelerinde yayınlanacak ilan ve reklamlar konusunda kamu kuruluşlarına yardımcı olmaktadır.

Peki şimdi soruyorum; bu kurumlar nezdinde, Avrupa Ülkelerinde yaşayan 6 milyonu aşkın insanımıza hizmet sunan Medya Kuruluşlarımız sizler için ne ifade ediyor?

Avrupa ülkelerinde faaliyetlerini sürdüren medya sektörünün çok yönlü desteğe ihtiyacı vardır. En önemli destek ise mali destek olacaktır. Geçmişte yapılan tüm medya zirvelerinde Avrupa Türkleri’nin hayatını kayıt altına alan, onların sesi, sözcüsü durumunda olan medya sektörünün Türkiye Basın Yayın Genel Müdürlüğü tarafından bir bölge olarak kabul görmesi gerektiği ifade edilmiştir. Ancak bu konuda bir gelişme olmamıştır. Türkiye’de Basın İlan Kurumu’nun yetki alanına Avrupa Türkçe Medya sektörü bir yeni bölge olarak hukuken ilan edilmelidir.

Bugüne kadar maalesef resmi kurumlarımızın ilanlarını, duyurularını hiçbir ücret almadan paylaştık, paylaşıyoruz, ancak hiçbir yetkili bizi arayarak bu emeğinizin karşılığı nedir diye sormuyor.

6: TÜRKİYE’DEN YAYIN YAPAN TV’LERİN KAYNAK İSRAFI ÖNLENMELİDİR

Avrupa’da Türkçe Medya sektörünün gelişmesinde ilk etapta Türkiye’de yayınlanan gazetelerin Avrupa baskılarının büyük katkısı olmuştur. Bu inkar edilemez bir durum, ancak son 20 yıldır, Türkiye’de yayın yapan Televizyon kanalları sadece yayın akışlarının bir kopyası olan frekanslar ile Avrupa Türklerine yönelik açtıkları kanallarla ciddi bir ekonomik var-gel kurularak kaynak israfına sebep olmaktadırlar. Uzun vadede Avrupa Türkçe Meyanın ekonomik yönden çökmesine sebep olabilecek bu mekanizmanın masaya yatırılarak tartışılması gerekmektedir.

7: TÜRKİYE CUMHURİYETİ RESMİ KURUMLARI NEZDİNDE MEDYA KONUSUNDA İRTİBAT ADRESİ BİZLER OLMALIYIZ

Konuşmamın başında Avrupa’nın farklı şehirlerinde geçmişte yaptığımız medya zirvelerinden bahsettim. Ancak zaman içerisinde farklı seviyelerde organize edilen buluşmalarda zaman zaman yok sayıldığımızı da görüyoruz. En çok zorumuza giden ise Avrupa Türkçe Medya konusunda bazı kararlar alınırken bizlerin düşüncesinin sorulmamasıdır.

Bu durum büyük bir hatadır, eksikliktir. Bizler sahada bir ömür eksiktik. Şu anda salonda birlikte oturduğunuz arkadaşlarım, ömrünü Avrupa ülkelerinde yaşayan vatandaşlarımızın sorunlarını dile getirmek, onları takip etmekle geçirmiştir, bu değerli arkadaşlarım benim nazarımda birer isimsiz kahramandırlar. Onları lütfen küstürmeyin. Şayet bizler sizler için bir değer olarak görülüyorsak o zaman bizi Avrupa Türkçe Medya Sektörü olarak direkt muhatap alın.

8: DİJİTAL YEREL MEDYAYA DESTEK VERİLMELİDİR.

Türkiye’de kâğıt fiyatlarındaki artış her ne kadar yerel medyayı dijitale yönlendirse ve büyük bir kesim buna istekli olsa da Basın İlan Kurumu’nun yasal düzenlemelerinde dijital gazetecilik yapanlara ilan geliri dağıtma politikasının olmamasından dolayı tam olarak dijitale geçiş yapılamadığı ifade ediliyor. Yerel basının büyük bir kısmı hem basılı hem de dijital alanda yayıncılık yapıyor. Basılı yayın yapan kuruluş sayısı ise gittikçe azalıyor. Dijital yayıncılığın maliyetlerinin daha düşük olması ve gazete bünyesinde çalıştırılacak olan kadroların çok geniş olmayı gerektirmemesi yerel medyayı bu arayışa itiyor.Bu durum Belçika’da da böyle, zannediyorum diğer Avrupa ülkelerinde de benze bir durum var.

Avrupa Türkçe Medya Sektörünün önemli bir parçası haline gelen dijital yayıncılığın hukuki çerçevesinin çizilmesi ve mali destek açısından özel olarak ele alınması gerekmektedir. Bu konuda yapılacak çalışmalara katkı sunmaya hazırız.

Hüseyin Dönmez,

Avrupa Türk Medya Zirvesi

12 Haziran 2022/Bottrop/Almanya

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.