Türk Toplumu hakkında Hollanda siyaseti ve medyasında sadece olumsuz haberlere yer verilmektedir. Bunun yanı sıra Türk toplumunu ve kuruluşlarını ilgilendiren (siyasi) gündemleri takip etmekte zorluk yaşanmaktadır.
Farklı kültürel ve etnik grupların oluşturduğu bir toplulukta uyum doğal bir süreçtir. Uyum süreci, bilhassa Hollanda Türk toplumunun uyum süreci, hiçbir şekilde engellenemeyecektir.
Hollanda’daki Türk toplumu kendi kimliğinin bilincindedir ve Hollanda topluluğuna uyumun hem bireye hem de topluma faydalı olduğuna inanmaktadır.
Ancak uyum, araştırma raporları yayınlayarak Türk gençliğine veya Türk kuruluşlarını damgalayarak teşvik edilemez. Geçtiğimiz hafta FORUM’un Motivaction şirketine yaptırmış olduğu bir araştırma yayınlandı. Bu araştırmaya göre Hollanda’daki Türk gençlerinin %87’si Hollanda Müslüman topluluğu içerisinde IŞİD’e desteğin var olmasını desteklemekte, %90’lık ciddi bir oran da Suriye’ye savaşa gidenleri kahraman olarak nitelendirmektedir.
Fakat bilmekteyiz ki bunun tam aksine Türk toplumunda Suriye’deki savaşa ve IŞİD’e karşı ciddi tepkiler bulunmaktadır. Hollanda Türk Federasyon olarak bu gibi sonucu tartışmalı çalışmaların kullanılmasını ve medyada haksızca geniş yer verilmesini üzüntü ve kaygıyla tespit etmekteyiz. Leiden Üniversitesi araştırma-metodoloji bölümü profesörü Jelke Bethlehem ve meslektaşları bu araştırmada kullanılan araştırma yöntemi ve şekli hakkında ciddi şüpheleri olduğunu bildirmişlerdir. Diğer önemli bir ayrıntı da bu araştırmayı yaptıran FORUM kurumuna Sosyal İşleri Bakanlığı tarafından verilen sübvansiyonların ‘günümüz şartlarına uymaması’ gerekçesiyle 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren durdurulacağıdır. FORUM uyum alanında kendini ‘yüksek kaliteli bir bilgi uzmanı’ olarak geliştirememektedir.
Hollanda Türk Federasyon yarım asırdır Hollanda’da yaşayan Hollanda Türklerinin artık bu gibi gerçek dışı araştırmalar ile tanıtılmak ve bağdaştırılmak istemediğinin altını çizmektedir. Bundan dolayı Hollanda Türk Federasyon bu araştırmanın şüpheli olduğunu belirten Hollanda Türk toplumunu desteklemektedir. Maalesef bu araştırma yerli Hollanda toplumunun, Hollanda’daki Türk toplumu hakkında yanlış algı oluşturmasına katkıda bulunmuştur.
Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir diğer gelişme ise milletvekilleri Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk’ün Bakan Asscher’ın uyum politikasını eleştirmeleri sonrası PvdA meclis grubundan ihraç edilmeleridir.
Bakan Asscher Hollanda’da faaliyet gösteren dört Türk kuruluşunun Türk-İslam kimliğini destekleyici faaliyetler düzenleyip düzenlemediklerini ve bu faaliyetlerin Hollanda’nın değerlerini kabullenmemekle bir ilişkisi olup olmadığını merak etmektedir. Hollanda Türk Federasyon bu soruyu Hollanda Türk toplumunun Türk-İslam kimliğinin kabul edilmemesi olarak algılamaktadır. Hollanda Türk toplumunun büyük çoğunluğu Türk-İslam kimliğini kendilerinin bir parçası olarak görmektedir. Elli yıllık süreçte Türk-İslam kimliği Hollanda’nın önemli bir parçası olmuştur. Ancak azınlıklar ve azınlık haklarının Hollanda siyasetinde ne zaman kabul göreceğini merak etmekteyiz.
Bakan Asscher dört görüşü temsil eden dört kuruluşun uzun bir süre takip edilip, denetlenmeye başlanacağını açıklamıştır. Bakan Asscher’ı eğer sıkıntılar varsa, bunu somut olarak açıklamaya davet ediyoruz. Bakan bu kuruluşların işleyişinde şeffaflığın olmadığını belirtmek istiyorsa, Hollanda hükümeti bu kuruluşlardan, hukuk devletinin sınırları dâhilinde, açıklık getirmelerini talep edebilir.
Bakan Asscher geçtiğimiz yıllarda Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı ve Yunus Emre Enstitülerinin bütçelerinin ciddi oranda artması ve Türk Büyükelçiliklerindeki görevlilerin çoğalmasından yola çıkarak Hollanda’daki kuruluşların yurtdışından etkilenip yönetildiğinden şüphelenmektedir. Bakan, Hollanda’yı ilgilendiren konularda yurtdışından aktif müdahale olduğunu belirtmek istiyorsa eğer, bunu bir egemen devlet olarak devletler düzeyinde görüşmesi gerekmektedir.
Bakan Asscher’ı şu sorulara cevap vermeye davet ediyoruz:
Türk kuruluşlarının uyum sürecinde olumlu rol oynayabileceğine inanıyor musunuz?
Bu noktada Hollanda Türk toplumunun kendi içine daha kapalı olmasının yerliler ile temasına engel olmadığını belirtmek istiyoruz. Sociaal en Cultureel Planbureau ’nun Kasım 2012 de yayınlanan ‘Dichter bij elkaar? De sociaal-culturele positie van niet-westerse migranten in Nederland’ raporunda Hollanda Türk toplumunun daha fazla kendi içerisine dönük olduğu, ancak buna rağmen yerli toplum ile sıkça irtibat halinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Bakan organize olmayan bir Hollanda Türk toplumunun daha kolay uyum sağlayacağını mı düşünmektedir?
50 yıldır Hollanda’da bulunan Türkler, ne zaman Hollanda’nın yerleşikleri olarak kabul edileceklerdir? Hollandalı Türkler ‘karşılıklı çaba ile uyum’ bağlamında nasıl eşit sayılabilirler?
19 Şubat 2013 tarihinde Bakan Asscher’ın hükümetin uyum vizyonu hakkında Hollanda meclisine göndermiş olduğu mektupta (2013-000001551) ‘karşılıklı çaba ile uyum’ bağlamında Hollanda’nın yerleşik halkının göçmenlere imkân sunmaları ve onları eşit kabul etmelerini başlangıç noktası olarak kabul ettiklerini belirtmektedir. Bizce belirtilen bu imkan sunma şartı zorunlu olmalıdır.
Milletvekilleri Kuzu ve Öztürk’ün 13 Kasım 2014 tarihinde PvdA meclis grubundan Bakan’ın uyum politikasını eleştirmeleri sonrası çıkartılmalarından dolayı PvdA siyasi inanırlığını (büyük ölçüde) zedelemiştir. Parti bir kez daha dayanışma, özgürlük ve eşit hakların yerine dışlama ve hoşgörüsüzlüğü tercih etmiştir.
Geçmişte, özellikle 2006 yılında Hollanda genel seçimleri öncesi Türk milletvekili adaylarının listeden çıkarılmasıyla yapılan hatalardan partinin ders çıkarmış olmasını arzulamaktaydık. Kuzu ve Öztürk’ün ihraçları aynı zamanda PvdA’nın ilke bildirgesinde geçen çok yönlü demokrasi ilkesi ile bağdaşmamaktadır.
Bu gelişmeler Hollanda’da siyasi ayrımcılığın olduğuna dair algımızı maalesef doğrulamıştır. Bu konunun 27 Kasım 2014’de düzenlenecek olan İçişleri ile ilgili meclis komisyonu oturumunda görüşülmesinin gerektiği görüşündeyiz.