Türk dillerinde bayrağın yanı sıra tuğ, sancak gibi birçok sözcüğün bulunması da bu simgenin Türkler için ne kadar kıymetli olduğunu gösteriyor.
Yerkebulan Sapiyev
İstanbul
Kazakistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Yerkebulan Sapiyev, 4 Haziran Kazakistan Devlet Sembolleri Günü'nü AA Analiz için kaleme aldı.
***
Devlet sembolleri herhangi bir devletin egemenliğini, bağımsızlığını ve ulusal birliğini temsil eder. Bu bilinçten hareketle Kazakistan Cumhuriyeti’nde 4 Haziran 2007 tarihinde “Kazakistan Cumhuriyeti Devlet Sembolleri Hakkında Anayasal Kanun” kabul edildi. Bu tarihten itibaren Kazakistan’da her yıl 4 Haziran “Devlet Sembolleri Günü” olarak kutlanıyor.
Kazakistan ulusal bayrağı
Bağımsız Kazakistan’ın ulusal bayrağı 1992’de resmen kabul edildi. Bayrağı, ünlü ressam Şaken Niyazbekov çizdi.
Kazakistan ulusal bayrağı her ne kadar 1992 yılında resmi olarak kabul edilse de Büyük Bozkırlarda bayrak geleneği kadim dönemlere dayanıyor. Almatı şehrinin yakınlarında bulunan ve antik dönemlere ait Tamgalı Taş resimlerinde elinde bayrak tutan süvari bulunurken Göktürkler dönemine ait anıtlarda da bayraklı süvarilere rastlamak mümkün. Türk dillerinde bayrağın yanı sıra tuğ, sancak gibi birçok sözcüğün bulunması da bu simgenin Türkler için ne kadar kıymetli olduğunu gösteriyor.
Kazakistan Cumhuriyeti ulusal bayrağının rengi ve bayrakta çizilen simgeler Sakalardan Hunlara, Göktürklerden Altın Ordu’ya kadar devam eden bayrak geleneğini yansıtıyor.
Kazaklar milli marşa “än uran” veya “el uran” diyorlar. Uran, kadim zamanlardan bu yana Büyük Bozkır göçebelerinin kullandığı bir savaş çağrısı. Her boyun bir uranı olur ve söylendiğinde o boydan olan herkes bir yere toplanır. Hücum sırasında da her boy kendi uranını söyler ve her boyun ayrı bir uranı olduğu gibi tüm boyları birleştiren ortak bir uran da bulunur. Örneğin, tüm Kazak boylarını birleştiren uran “Alaş”tır.
Kazakistan bayrağının rengi gökyüzü mavisidir. Bu renk "turkuaz" olarak da adlandırılıyor ki zaten turkuaz, Fransızcada “Türk rengi” anlamına geliyor. Gökyüzü mavisi, Kazaklar için sonsuz gökyüzünü, barışı ve huzuru simgeler. Bu anlamda Kazakların dünya algısını ve Ulu Tanrı anlayışını da yansıtır. Nitekim başta Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesi olmak üzere Orta Asya'da türbe kubbelerinin bu renkle boyandığını görüyoruz.
Mavi renge Kazaklar “kök”, yani "gök" derler. “Gök” eski dönemlerden beri “kutsal” veya “tanrısal” anlamına geliyor. Örneğin, “Gök börü”, “Gök Türk” denildiğinde bunlara tanrısallık ve kutsallık atfediliyor. Bu bakımdan “Kök tuw”, yani "gök tuğ" denildiğinde de “kutsal bayrak” anlamına geliyor.
Bayrağın tam ortasında güneş ile altında süzülen bir kartalın resmi mevcut. Kazaklar için güneş; bereketi ve bolluğu, yaşamı ve gücü, merhameti ve şefkati sembolize ediyor. Kazakistan’ın devlet sembollerinde güneşe yer verilmesi, ülkenin evrensel değerlere saygı duyduğunu ve genç devletin ortaklık ve iş birliği için dünyanın tüm ülkelerine açık olduğunu kanıtlıyor.
Bayrağın fonundaki mavi, açık semayı bildirir. Kazaklar birbirine iyi temennilerde bulunduklarında “Aspanıñ aşıq bolsın” yani “Gökyüzün/seman açık olsun” diyorlar. Bu da "kaygı ve hasretin olmasın" anlamına geliyor. Devlet düzeyinde ise açık semanın anlamı savaş, çatışma ve krizlerin olmamasıdır.
Almatı şehrinin yakınlarında bulunan ve antik dönemlere ait Tamgalı Taş resimlerinde elinde bayrak tutan süvari bulunurken Göktürkler dönemine ait anıtlarda da bayraklı süvarilere rastlamak mümkün. Türk dillerinde bayrağın yanı sıra tuğ, sancak gibi birçok sözcüğün bulunması da bu simgenin Türkler için ne kadar kıymetli olduğunu gösteriyor.
Kartalın da Kazakların semantik dünyasındaki yeri önemlidir. Kartal, eski zamanlardan beri birçok halkın bayrağında kullanılan ana figürlerden. Bu figür genellikle özgürlük, güç, sağduyu ve cömertliğin sembolü olarak kabul ediliyor. Güneşin altında süzülen kartal; devletin gücünü, egemenliğini, bağımsızlığını, yüksek hedeflerini ve parlak bir gelecek özlemini simgeliyor. Özellikle Büyük Bozkır göçebelerinin dünya algısında kartal imajının özel bir yeri var. Onu, özgürlük, dürüstlük, haysiyet ve cesaret gibi kavramlarla ilişkilendiriyorlar.
Kazaklar kartala “bürküt” diyorlar. Dilbilimcilerin araştırmalarına göre “bürküt”, “börü kut” sözcüklerinden gelir ve dolayısıyla gökyüzündeki kurdu simgeler. Nitekim hem kurt hem kartal özgürlüğüne düşkün hayvanlardır. Altın kartalın görüntüsü, Kazakistan’ın yükseliş arzusunu yansıtıyor.
Kazakistan ulusal bayrağının önemli bir unsuru da, bayrağın sapına dikey ve uzunlamasına çizilen milli desenlerdir. Kazak süslemeleri, estetik zevke hitap eden, sanatsal algının eşsiz bir yansımasıdır. Farklı şekil ve çizgilerin birleşimini temsil eden bu desenler, insanın iç dünyasını ortaya çıkaran dışavurumcu bir sanatsal unsurdur. Bayrağın işlendiği ulusal süsler, Kazakistan halkının kültür ve geleneklerini temsil ediyor.
Bayrağın fonundaki mavi, açık semayı bildirir. Kazaklar birbirine iyi temennilerde bulunduklarında “Aspanıñ aşıq bolsın” yani “Gökyüzün/seman açık olsun” diyorlar. Bu da "kaygı ve hasretin olmasın" anlamına geliyor. Devlet düzeyinde ise açık semanın anlamı savaş, çatışma ve krizlerin olmamasıdır.
Kazakistan ulusal arması
Kazaklar armaya "devletin tamgası" anlamına gelen “eltañba” diyorlar. Yani Kazaklar arma için öz Türkçe olan “tamga” kelimesini tercih ediyorlar.
Bu terim ilk olarak Türk Kağanlığı döneminde kullanılmış. Önce Hunların, daha sonra Göktürklerin ve bugün de Kazakların her bir boyunun kendine özel tamgası bulunuyor. Bu tamgalar başta hayvanları olmak üzere o boyun mülkünü ayırt etmek amacıyla da işlev görmüş. Dolayısıyla tarih, bize modern Kazakistan topraklarında yaşayan Tunç Çağı göçebelerinin, sonrasında tamga (damga) olarak adlandırılan özel bir sembol aracılığıyla kendilerini ifade ettiklerini gösteriyor.
Bağımsız Kazakistan’ın ulusal arması ise 1992’de resmen kabul edildi. Yuvarlak bir şekle sahip olan armayı ünlü mimarlar Jandarbek Malibekov ve Şot-Aman Valihanov hazırladı. Bu şekil, yaşamı ve sonsuzluğu sembolize ediyor.
Armanın tam merkezinde güneş ışınlarıyla çevrili “şañıraq”, yani otağın tepesi yer alıyor. Şañıraq’ın sağında ve solunda kanatlı atların görüntüleri, üstünde beş köşeli büyük bir yıldız, altında ise “Kazakistan” yazısı bulunuyor.
Şañıraq otağın ana bileşeni ve onu bir arada tutan unsurdur Ulusal armadaki Şañıraq, ülkede yaşayan tüm insanların vatanının, yani Kazakistan’ın sembolü. Şañıraq’ın gücü ve dayanıklılığı onu tutan uwıqlarının (oklar) güvenilirliğine bağlı olduğu gibi Kazakistan’daki mutluluk da her vatandaşın refahına bağlı.
Armadaki diğer bir unsur olan kanatlı tulparlar (kanatlı atlar) cesaret, güven ve iradeyi sembolize ediyor. Atın kanadı, Kazak ulusunun güçlü ve müreffeh bir devlet inşa etme konusundaki asırlık arzusunu simgeliyor. Bu, aynı zamanda sürekli iyileştirme ve yaratıcı gelişim için kurulan hayalin ve duyulan özlemin de bir yansıması.
Atların boynuzlarının olması da tesadüf değil. Geçen yüzyıllarda boynuz, göçebe ritüellerinde savaş bayrağını ayarlamak için aktif kullanılırdı. Dolayısıyla bereket getiren kanatlı boynuzlu tulpar tarihsel kökleri olan bir figür.
Kazakistan Cumhuriyeti’nin armasında yer alan bir diğer önemli detay ise beş köşeli yıldız. Antik çağlardan beri kullanılan bu sembol, insanın hakikatin ışığına olan sürekli arzusunu, tüm iyi dilekleri ve ebedi değerleri simgeliyor. Ulusal armadaki yıldızın görüntüsü, Kazakistanlıların tüm dünya halklarıyla iş birliği ve ortaklık içinde bir ülke olma arzusunu yansıtıyor. Zira Kazakistan halkının gönlü beş kıtanın temsilcilerine her zaman açık.
Armanın ana rengi altın ise zenginlik, adalet ve cömertliğin sembolü. Ayrıca arka fondaki mavi bayrağın rengi altınla birleşerek barış ve refah kavramını simgeliyor.
Kazakistan bayrağının rengi gökyüzü mavisidir. Bu renk "turkuaz" olarak da adlandırılıyor ki zaten turkuaz, Fransızcada “Türk rengi” anlamına geliyor. Gökyüzü mavisi, Kazaklar için sonsuz gökyüzünü, barışı ve huzuru simgeler. Bu anlamda Kazakların dünya algısını ve Ulu Tanrı anlayışını da yansıtır. Nitekim başta Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesi olmak üzere Orta Asya'da türbe kubbelerinin bu renkle boyandığını görüyoruz.
Kazakistan ulusal marşı
Kazaklar milli marşa “än uran” veya “el uran” diyorlar. Uran, kadim zamanlardan bu yana Büyük Bozkır göçebelerinin kullandığı bir savaş çağrısı. Her boyun bir uranı olur ve söylendiğinde o boydan olan herkes bir yere toplanır. Hücum sırasında da her boy kendi uranını söyler ve her boyun ayrı bir uranı olduğu gibi tüm boyları birleştiren ortak bir uran da bulunur. Örneğin, tüm Kazak boylarını birleştiren uran “Alaş”tır.
Bu bakımdan milli marş için kullanılan “än uran” "şarkı-çağrı" ve “el uran” da “devlet çağrısı” anlamına gelir. Bu sözcükler, Kazaklarda öteden beri halkı birleştiren milli marş geleneğinin olduğunu ortaya koyuyor.
Bugün kullanılan Kazakistan ulusal marşının tarihi de derinlere dayanıyor. 1950’li yıllarda Sovyet döneminde Kazakistan’ın kuzey bölgelerinin ayrılması gündemdeydi. Ünlü besteci Şamşi Kaldayakov ve şair Jumeken Nacmidenov, bu karara tepkilerini göstermek için 1956 yılında “Benim Kazakistan’ım” isimli marşı yazdılar. 2006 yılında şarkının sözleri Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev tarafından güncellendi ve marş bugünkü şeklini aldı.
Tüm bu bilgiler ışığında denilebilir ki Kazakistan Cumhuriyeti’nin ulusal bayrağı, arması ve marşı, ülkenin bağımsızlık yolunu yansıtıyor. Bu bakımdan 4 Haziran’da Kazakistan halkı büyük bir coşkuyla ulusal sembollerinin bağımsızlıkla beraber yeniden canlanmasını kutluyorlar.
***
[Yerkebulan Sapiyev, Kazakistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi]