ITC'nin Kerkük Başkanı Salihi, ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın Kerkük'te, Kürt, Türkmen ve Araplar arasında üçlü yönetim için işaret verdiğini söyledi.
K. Irak'ta en çetrefilli konu Kerkük'ün durumu. 'ABD sonunda gerçeği gördü ve kent yönetimi Kürt, Türkmen ve Araplar arasında eşit bölüşülecek' diyen ITC'nin Kerkük Başkanı Salihi, ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın üçlü yönetim için işaret verdiğini söylüyor.
Irak'In kuzeyindeki özerk yönetimin başkenti olarak tanımlanan Erbil'in, bütün Irak coğrafyasında çok önemli bir özelliği var: Güvenlik. Kent, günümüz Irak'ında 'en güvenlikli kent' olarak tanımlanıyor.
Erbil'den yola çıkıp, rotanızı, sadece Irak ve Ortadoğu'nun değil, dünyanın en stratejik kentlerinden Kerkük'e çevirdiğinizde bunu anlıyorsunuz... Otoban inşaatı, alt yapı yatırımlarının şantiyeleri... Benzer durum, Süleymaniye için de geçerli. Zengin ve bölgenin en 'Avrupalı' kenti özelliğini koruyor. Erbil, Irak'ın kuzeyinin Ankara'sı ise Süleymaniye İstanbul'u... Ama... Kerkük'e girdiğinizde karşılaştığınız görüntü tam anlamıyla bir şok!..
Bir kent düşünün: Petrol, 'Baba Gürgür' bölgesinde 1927 yılında bulunuyor... 1934'ten itibaren dünyanın en büyük petrol üretim merkezlerinden biri haline geliyor. Tam 70 yıldır, günde ortalama bir milyon ton petrol üretiliyor!..Öyle ki, uğruna, bugün olduğu gibi geçmişte de savaşlar yapılıyor...
ÇİLELİ KENT KERKÜK
KERKÜK, belli ki, 'çileli kent...' Ve bu hali Irak'ın yaşamakta olduğu çok özel şartlar altında bir süre daha devam edecek... Bu kentte, üç etnik grup, Kürtler, Türkmenler ve Araplar, Hıristiyan azınlık komşularıyla birlikte yaşıyorlar... Kentin, 'federal zeminde yeniden yazılan' Irak anayasasına göre kimin kontrolünde olacağı ise şu an, ülkenin 'en tehlikeli' tartışma konusu. Kürtler, Kerkük'ün 'tarihi' bir Kürt kenti olduğunu ileri sürerek, kontrolünün Kürdistan Özerk Yönetimi'ne bırakılması gerektiğini savunuyorlar. Araplar, dolayısıyla merkezi Irak hükümeti ise Kerkük petrollerinin 'bütün Irak halkının ortak hazinesi olduğunu' ileri sürerek buna izin verilmeyeceğini belirtiyorlar.
IRAK'IN EN MAĞDURU: TÜRKMENLER
ARAPLAR ile Kürtler arasındaki tırmanan bu gerginliğin üçüncü kanadında ise Türkmenler var... Irak'ın önce İngiliz mandası bir krallık sonra da Arap milliyetçisi Baas rejimine dayalı bir cumhuriyet olmasıyla çok zor günler yaşayan bir etnik grup Türkmenler... Türkmenler, Irak diktatörü Saddam Hüseyin'in 1975 yılında başlattığı, 'Kerkük'ü Araplaştırma' kampanyasının en az Kürtler kadar mağduru oldular. 2003 yılında Saddam yönetiminin Amerikan-İngiliz işgaliyle son bulmasıyla doğan umutlar ise, bu kez, Kürt grupların, Kerkük'ü basıp, nüfus ve tapu dairelerini yakmalarıyla büyük bir şaşkınlığa dönüştü.
600 BİN KÜRT KENTE GELDİ
KÜRT yönetiminin kente 600 bin Kürt göçmeni yerleştirmesi ise, bölge açısından patlamaya hazır 'saatli bomba' etkisi yapmış... 'Kerkük'teki tek taraflı oldu-bitti siyasetini Araplar'a uzun süre anlatamadık. O dönem anayasanın yanlış yazıldığını, Kerkük'ün statüsünün Kürtler'in istediği gibi belirlenmesi halinde bölünmenin kaçınılmaz olduğunu anlatmaya çalıştık. Arap Birliği'ne kadar gittik, nihayet anladılar ve müdahale ettiler. Eğer bu çabalar olmasa, Kerkük için 2007 yılında referandum yapılacak ve her şey için çok geç olacaktı...'
SALİHİ: RICE İLE KONUŞTUM
IRAK Türkmen Cephesi'nin Kerkük Başkanı Erşen Salihi, bölgede yaşanan gelişmeyi bu cümleler ile özetliyor. 'Amerikalılar ise bizi hiç duymak istemediler. Yok saydılar. Araplar ve Kürtler ile görüştüler, bizi görmediler. Bu durum bizi, iki tarafın ortasında bıraktı. Ama ilginçtir, son aylarda Amerikalılar da gerçeği görmeye başladılar. Buraya Dışişleri Bakanı Rice geldi. Ben kendisiyle görüştüm, durumu çok iyi anladıklarını orada fark ettik. Anladığımız kadarıyla, Kerkük, özerk bir bölge statüsünde olacak ve kentin yönetimi, üç etnik grup arasında eşit olarak bölüşülecek...'
TÜRKiYE'YE GENEL BAKIŞ
Kürt aydınlar, 2003 yılından bu yana yaşanılan süreçte, Türkiye'nin kendilerini askeri olarak tehdit ettiğine inanıyorlar.
Buna rağmen, halkta, Türkiye'nin Saddam'ın katliamlarından kaçan bölge halkına 1998 ve 1991 yıllarında kapılarını açması unutulmayacak ölçüde olumlu bir düşünce yaratmış durumda.
Halkta, 'Türkiye'den bize asla bir bela gelmez, Türkler bize kötülük yapmaz' görüşü hakim. Türkiye ile ilişkilerdeki gerginlikten nemalanmak isteyen çevreler bile bu görüşlerine açıkça ifade edemiyorlar.
Bölge halkı 'Türk malı'nı kalitenin 'Çin malı'nı ise kalitesizliğin ürünü olarak görüyor. Bu nedenle, biraz pahalı da olsa Türk malının Pazar hakimiyeti çok yüksek.
Kürt halkına göre Türkler 'kardeş...' Aydınların ve yönetim kadrolarının çok ötesinde bir 'sıcak bağ' var sokaktaki insanlarda.
Türkiyeli genç ve atak Kürt asıllı işadamları da bölgede çok yönlü yatırımlar yapıyor, işler kuruyorlar. Bütün bu girişimler Kürtler tarafından sevgiyle karşılanıyor.
Kuzey Irak'a dönük politikalarda Türkiye'de söylenebilecek en son söz, ambargo!.. Kürt halkı, bu tür düşünceleri bir 'kardeş ihaneti' olarak algılıyor, özellikle 55 yıldır yaşadığı tecrid yaşamın anıları canlanıyor.
Kerkük halkının birbiriyle sorunu yok
Kerkük'ün Kürt Valisi, asırlardır yanyana yaşayan Kürt, Türkmen, Arap ve Hristiyanların birbirleriyle sorunu olmadığını söyledi.
Kerkük, statüsünün belirlenmesi süreci 2009 yılına sarktığı için bugün 'kağıt üstünde' Irak merkezi yönetiminin, 'fiilen' ise Kürdistan Özerk Yönetimi'nin kontrolünde görülüyor.
Sokaklarını Kürt partilerinin silahlı milisleri, Irak merkezi hükümetine bağlı asker ve polisler, az sayıda da Amerikan askeri tutmuş görünüyor. Öyle ki, sokakta yürüyen bir insan, her dört kişiden birinin kalaşnikov taşıdığını izleyebiliyor. Bu nedenle, Türkmeneli Partisi Başkan Yardımcısı Ali M. Sadık ve Kürkek Bölgesel Konseyi Üyesi Hasan Turan'ın geleceğe dönük yaklaşımlarında kötümserlik izi görmek mümkün. Ali M.Sadık'a göre, Kerkük'te kelimenin tam anlamıyla 'dağdan gelenin bağdakini kovma' durumu var.
Hasan Turan ise, Irak nüfusunun en okumuş-yazmış kesimini oluşturan Türkmenler'in bu durumunun avantaj mı, dezavantaj mı olduğunu tam olarak anlayamadıklarını vurguluyor: 'Bizim elimiz silah tutmaz. Bizler, kentli, okumuş insanlarız. Doktorlar, mühendisler esas olarak bizden çıkıyor. Irak'ta bugün elinde silah olmayanın sesi çıkmıyor. Amerikalılar, bizim bu halimizi çok seviyorlar ve her geçen gün biraz daha takdir ediyorlar ama, yarın bir gün bu kentte bir olay patladığında ne yaparız bilemiyorum. Bu nedenle, Türkiye'nin Kürt yetkililer ile geliştirmekte olduğu ilişkileri bizim açımızdan da önemli bir çözüm olduğuna inanmaya başladık...'
ASIRLARDIR YANYANAYIZ
KERKÜK'ÜN Kürt asıllı valisi Abdurrahman Mustafa ise, Kerkük'ün bugün yaşamakta olduğu sorunu, Irak'ın 'demokratik zayıflığına' bağlayarak başka bir boyuta doğru yöneltiyor.
'
Kerkük halkında hiçbir sorun yok. Bu halk, asırlardır yan yana yaşıyor. Kürt, Arap, Türkmen, Hıristiyanlar... Tartışma siyasidir ve normaldir. Bütün ülkelerde siyasi tartışma var. Burada bizim sorunumuz, demokrasiyi yeni öğrenmemizdir.
Ne deniliyordu? Saddam gidince Kerkük karışır... Karışmadı... Burada yaşayan insanlar birbirine girmedi... Şimdi de Amerikalılar gidince Kerkük karışır deniyor. O da yanlış, hatta maksatlı... Kentin statüsüyle ilgili son sözü de Iraklılar söyleyecek...' Kerkük'ün son statüsünün belirlenmesi sürecinde, kuşkusuz, 2009 Aralık ayında yapılacak genel seçimler önemli bir dönüm noktası. Bu seçime Sünniler de katılıyor ve oluşacak yeni Irak parlamentosunda Kürtler'in siyasi gücünün dramatik olarak azalması bekleniyor.
Bu meclis Kerkük'ün statüsünü belirleyecek...
Kerkük, büyük olasılıkla, 'Türkiye'nin de desteklediği' bir formül ile bütün Irak'ın ortak malı olacak...
Kaynak:Ajanslar/Türkiye