Avrupa'da göç konusunda soğuk rüzgârlar estiğini düşünenler için Almanya Başbakanı Angela Merkel'in hafta sonu yaptığı konuşma güçlü bir yatıştırıcıydı. Alman liderler çokkültürlülük ve Türk azınlık konusunda daima dikkatli olmuştur.
Ancak Merkel şaşırtıcı derecede açık konuştu. Almanya'da çokkültürlü bir toplum inşa etme çabalarının 'tam bir başarısızlık' olduğunu söyledi. Göçmenler entegrasyon için daha fazlasını yapmalı, işe Almanca öğrenerek başlamalıydı. Bu noktada Merkel'in insafsız konuştuğu söylenebilir. Bazı kentlerde Almanya'dan çok Türkiye'yi andıran bazı bölgeler olsa da, misafir işçilerin Alman hayatına rahatça entegre olduğunu gösteren başarı hikâyeleri de var. Resim tümüyle karanlık değil.
Ancak Merkel'in konuşması, göç ve çokkültürlülük tartışmasının, tabu olduğu Almanya'da bile açıldığının en açık işaretiydi. Ve başı çekme niyetini gösterse de, tartışmayı Merkel başlatmadı. Bu iç açıcı olmayan onur Bundesbank'ın eski yönetim kurulu üyesi Thilo Sarrazin'e ait. Sarrazin'in 'Almanya Kendisini Yok Ediyor' adlı kitabı, birçoklarının ırkçı addettiği içeriği ve çok satanlar listelerinin üst sırasına çıkmasıyla müesses nizamı şoka uğrattı.
Sarrazin, aşırı sağda ete kemiğe bürünmeye terk edilemeyecek kadar tehlikeli hayaletleri uyandırdı. Bunlar açıksözlülükle ele alınmalı. Hükümetlerin yıllardır benimsediği çokkültürlülük yaklaşımını sorgulayanlar kervanına Fransa, Belçika ve Hollanda'dan sonra Almanya da katılıyor. Ancak konunun odağı entegrasyonsa, çaba iki taraflı olmalı. Göçmenler daha çok çabalamalı ama hükümetler ve yerli halk da daha fazlasını yapmalı. Ve bu, dil öğretimi, daha iyi eğitim ve barınma için yeni fon gerektirecek..