Zirvede öne çıkacak başlıklar Ukrayna’ya verilecek kapsamlı askeri destek paketi, NATO’nun yeni Stratejik Konsept belgesi, İsveç ve Finlandiya’nın üyelik başvuruları, ittifakın doğu kanadının güçlendirilmesi olacak.
Brüksel AA
NATO üyesi ülkelerin liderleri, tüm dünyaya çeşitli etkileri bulunan Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşla ilgili gelişmeleri görüşmek ve NATO’nun yeni stratejik konseptini kabul etmek üzere bir araya gelecek.
NATO Zirvesi, İspanya’nın başkenti Madrid’de 28-30 Haziran'da düzenlenecek. Zirvede Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan temsil edecek.
Zirve toplantısı, 28 Haziran’da İspanya Kralı Felipe’nin liderlere vereceği akşam yemeğiyle başlayacak. 29 Haziran sabahı ilk oturumda Ukrayna ve Rusya konuşulacak. Bu oturuma Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de video konferans yöntemiyle katılarak liderlere hitap edecek.
Aynı gün öğleden sonra yapılacak oturumda NATO’nun en yakın ortaklarıyla ortaklık ilişkilerinin geliştirilmesi konuşulacak. Bu toplantıya Asya-Pasifik ortakları Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya ve Güney Kore’nin yanı sıra İsveç ve Finlandiya, Gürcistan liderleri katılacak. AB Komisyonu ve AB Konseyi de başkanları tarafından toplantıda temsil edilecek.
29 Haziran akşamında, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, NATO ülkelerinin yanı sıra 27 AB üyesinin liderlerini gayriresmi formatta akşam yemeğinde ağırlayacak.
Zirvenin son günü olan 30 Haziran’da ise güney kanadı ve bu bölgedeki sınamalar ele alınacak. Bu çerçevede terörle mücadele ve göç gibi birçok konu konuşulacak.
Madrid Zirvesi kapsamında müttefik ülkelerin dışişleri ve savunma bakanları ayrı ayrı toplantılar da yapacak. Güneydeki sınamaların değerlendirileceği dışişleri bakanlarının toplantısına Moritanya ve Ürdün de katılacak. Savunma bakanlarının toplantısında ise Balkanlar konuşulacak ve Bosna Hersek bu bölümde yer alacak.
Bu yılki NATO Zirvesi birçok boyutuyla tarihi önem taşıyor. Bunların birçoğu 24 Şubat’ta Ukrayna’ya savaş açan Rusya ile bağlantılı.
Zirvede öne çıkacak konular arasında İsveç ve Finlandiya’nın üyelik başvurusu ve bununla ilgili Türkiye’nin güvenlik endişeleri, gelecek yıllarda sınamalara NATO’nun nasıl karşılık vereceğini tayin edecek yeni “Stratejik Konsept” belgesinin kabulü, ittifakın doğu kanadının güçlendirilmesi, Ukrayna’ya yönelik kapsamlı askeri yardım paketi bulunuyor.
İsveç ve Finlandiya
İsveç ve Finlandiya, Ukrayna saldırısını başlatmasından sonra Rusya’yı yükselen tehdit olarak görerek 18 Mayıs’ta NATO’ya üyelik başvurusu yaptı. Ancak iki ülkenin üyelikleri konusunda Türkiye’nin güvenlik endişeleri bulunuyor.
Türkiye, NATO üyesi olabilmeleri için PKK/YPG, DHKP-C ve FETÖ gibi terör örgütlerinin bu ülkelerdeki yapılanmasının, para toplama, adam devşirme, propaganda gibi faaliyetlerinin sona erdirilmesini ayrıca Türkiye’ye yönelik silah ambargosu ve kısıtlamalarının kaldırılmasını istiyor.
Türkiye’nin endişelerinin giderilmesi için yürütülen müzakereler henüz sonuç vermedi. Türkiye, Madrid Zirvesi'ni bir son tarih veya dönüm noktası olarak görmüyor ve müzakerelerin devam edeceğini vurguluyor. Türkiye, İsveç ve Finlandiya’dan bağlayıcı taahhütler ve somut adımlar istiyor. Bu kapsamda imzalanması istenen ve üzerinde müzakere edilen belgeler bulunuyor.
NATO Zirvesi'nde ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapacağı görüşmelerde de İsveç ve Finlandiya’nın başvurularının gündeme gelmesi bekleniyor.
İki ülkenin liderleri NATO Zirvesi için Madrid’e gelecek ancak zirve programında sadece ilk günde ev sahibi İspanya’nın liderlere vereceği yemek bölümünde yer almaları öngörülüyor.
Stratejik Konsept yenileniyor
Madrid’deki zirvede tarihi gelişmelerden biri de NATO’nun karşısındaki güvenlik sınamalarını belirleyen, bunlara siyasi ve askeri anlamda nasıl karşılık verileceğinin çerçevesini çizen Stratejik Konsept belgesinin yenilenecek olması.
Stratejik Konsept en son Portekiz’in başkenti Lizbon’da 2010’da düzenlenen zirvede kabul edilmişti. Ancak o günden bu yana hem Avrupa güvenliğinde hem de siyasi olarak NATO için çok şey değişti.
Değişikliğin temelini Rusya ile ilişkiler oluşturuyor. Çünkü 2010’daki Stratejik Konsept belgesinde Rusya NATO’nun ortağı olarak değerlendiriliyordu. Lizbon’daki zirveye dönemin Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev de katılmış, Rusya NATO’nun “stratejik ortağı” olarak nitelendirilmişti.
Dönemin NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen ve Medvedev bir araya gelerek iş birliği mesajları vermiş, gerginlik döneminin geçmişte kaldığını vurgulamışlardı. Hatta NATO ve Rusya’nın füze savunma sistemi kurulması için birlikte çalışacağı belirtilmişti.
Aradan geçen birkaç yılda durum çok değişti. Şimdi NATO ve Rusya birbirlerini ana tehdit unsurları olarak görüyor.
Stratejik Konsept’teki bir başka yenilik de Çin olacak. 2010’daki belgede Çin’den tek kelimeyle bile bahsedilmiyordu. Ancak 2010’ların ortalarından beri ABD başta olmak üzere Batı dünyası yönünü doğuya çevirmiş durumda ve Çin’i çok daha yakından izliyor.
NATO Çin’i hasım olarak görmüyor. Ancak Çin’in yükselişi ve Pekin yönetiminin askeri yatırımlara hız vermesi NATO’yu endişelendiren konulardan biri.
Çin’in nükleer kapasitesini geliştirmesi, hayati öneme sahip teknolojilere yatırım yapması ayrıca internet gibi Avrupa’daki kritik altyapıları kontrol etme ihtimali NATO için endişe kaynakları.
Zirvede Çin’in ele alınması, NATO çıkarları karşısında sınama olduğunun vurgulanması, rekabetçi bir dünyada NATO’nun Çin’e karşı harekete geçmesi gerekliliğine işaret edilmesi bekleniyor.
NATO bu amaçla Asya-Pasifik bölgesinde iş birliklerini güçlendirmek için çaba gösteriyor. Bu kapsamda Japonya, Güney Kore, Yeni Zelanda ve Avustralya liderleri de Madrid’e davet edildi. Bu ülkelerin liderleri ilk kez bir NATO zirvesine katılmış olacak.
Ukrayna’ya kapsamlı askeri yardım paketi
Madrid Zirvesi'nde NATO liderlerinin önündeki bir diğer konu Ukrayna’ya sağlanacak kapsamlı askeri yardım paketi olacak.
NATO, 2014’te Rusya’nın Kırım’ı işgalinden bu yana Ukrayna’ya eğitim, silah ve mühimmat gibi desteklerde bulunuyor. Şubat ayında Rusya’nın saldırısının başlamasından bu yana NATO ülkelerinin askeri, insani ve mali desteği arttı. Bugüne kadar milyarlarca dolarlık yardım Ukrayna’ya gönderildi.
Ancak Rusya ile savaşında Ukrayna’nın önündeki zorluklardan biri elindeki askeri envanterin önemli kısmının Sovyet dönemi silah ve malzemeleri olması.
NATO, Ukrayna’nın Sovyet döneminden kalan malzemelerini Batı’nın modern malzemelerine dönüştürmek istiyor. Buradaki amaç Ukrayna’nın savunma kabiliyetlerinin artırılmasının yanı sıra NATO ile işlerlik (interoperability) imkanının artırılması.
Doğu kanadının güçlendirilmesi
NATO liderleri, Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açmasından sonra güçlendirilen doğu kanadı başta olmak üzere ittifakın daha kuvvetli hale getirilmesini, uzun vadeli durumunu ve kapasitesini de ele alacak.
NATO’nun 2014’ten önce doğu kanadında muharip asker bulundurma planları yoktu. NATO Kırım’ı yasa dışı ilhakı nedeniyle Rusya tehdidine karşı 2014’ten sonra doğu kanadını güçlendirmeye başlamıştı.
Bu amaçla Baltık ülkeleri ve Polonya’da toplam 4 muharip grup tutuluyordu. Ancak şubatta savaşın başlamasından sonra bu sayı 8’e çıkarıldı. İlave çok uluslu 4 muharip grup Bulgaristan, Macaristan, Slovakya ve Romanya’ya konuşlandırıldı.
Ayrıca Rusya saldırısı sonrasında NATO tarihinde ilk kez yaklaşık 40 bin kişilik bir güç olan NATO Mukabele Kuvvetini harekete geçirdi. Şu anda doğu kanadında doğrudan NATO komutasında bulunan, hava ve deniz unsurlarıyla desteklenen 40 bin asker bulunuyor. ABD de Avrupa’daki asker sayısını 70 binden 100 bine çıkardı.
Zirvede bunlara ilaveten doğu kanadını kuvvetlendirmek için hazırlanan planların kabul edilmesi bekleniyor. Bu planlar arasında ağır silahlar, mühimmat, yakıt gibi çeşitli malzemelerin artırılması bulunuyor.
Ayrıca olası bir görevlendirme için belirlenmiş kuvvetler oluşturulması da planlar arasında. Bu birlikler kendi ülkelerinde bulunacak ve kendi ülkelerinde eğitim ve tatbikatlar yapacak. İhtiyaç halinde görevlendirilecekleri bölgenin arazi yapısını, iklimini ve diğer şartlarını çok iyi bilmeleri istenecek.
Madrid Zirvesi'nde bu konuların dışında müttefiklerin gayrisafi milli hasılasının yüzde 2’sini savunmaya harcama taahhüdünü içeren yük paylaşımının değerlendirilmesi, ortak fonlar ve kaynaklarla ilgili karar alınması, askeri ve sivil bütçenin artırılması da öngörülüyor.