Ulusal Terörle Mücadele ve Güvenlik Koordinatörlüğü (NCTV) dün Hollanda Parlamentosuna gönderdiği raporda (definitieve rapport)Türk Müslümanların büyük çoğunluğunun aşırı akımlarla bir ilgisi olmadığı belirtildi.
Geçen Şubat ayında basına sızan NCTV raporunda (uitgelekt concept-rapport) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteklediği selefi grupların Türk gençlerini etkilediği belirtiliyordu. Rapor Hollanda kamuoyunda büyük yankı uyandırmış ve siyasi parti temsilcileri bunun bir skandal olduğunu ifade etmişti. PVV lideri Wilders ise, raporun kendisini haklı çıkardığını söylemişti. Hatta ilgisi olan kuruluşların yasaklanması istenmişti. Bu raporun son şekli ise dün kamu oyuna açıklandı.
Sonuç; Herhangi bir sorun yok.
Hollanda’daki Türklerin büyük bir bölümü aşırı İslami akımlardan uzak duruyor. Sadece küçük bir kesim aşırı akımlara sempati ile bakıyor. Ve bu da yeni değil ve önceden bilinen bir durum.
Şubat ayında basına sızan raporda, Cumhurbaşkanının konuşmalarıyla Utrecht’te bir tramvayda gerçekleşen terör saldırısı arasında bağ kurulması büyük yankı uyandırmıştı. NCTV’nin dün kamu oyuna açıklanan sonuç raporunda ise, Tramvay saldırısını gerçekleştiren kişinin tahminen Kaplancılar Hareketi üyesi olduğu ve yalnız hareket eden birisi olarak görülmesi gerektiği belirtiliyor.
Onlarca Türkün cihatçı gruplara üye olmasıyla ilgili olarak NCTV raporunda şu görüşlere yer veriliyor; Toplam Müslümanlar arasında Türklerin sayısına bakıldığında göreceli olarak bu oran çok düşük bir düzeyi ifade ediyor. Yıllardır, selefi gruplar içerisinde az sayıda Türk’ün aktif olduğunun bilinmesine rağmen, Hollanda’daki Türklere ait faaliyet gösteren selefi cami veya kuruluşlar bulunmuyor.
Ankara’nın uzun kolu konusunda ise raporda şu görüşler yer alıyor;
Türk Hükümetinin aşırı akımlar konusunda Hollanda’daki Türkler üzerinde doğrudan bir etkisi bulunmuyor. Dini esas alan bir siyaset anlayışının ihraç edilmesi, Türkiye’nin izlediği diaspora politikasının bir parçasını oluşturmuyor.
Peki gelecekten kaygı duymalı mıyız?
NCTV Raporuna göre, din odaklı bir siyaset anlayışı, Türklerin geniş bir kesimi tarafından benimsenmiyor. Ve İslami kuruluşlar aşırı akımlara karşı bir tampon işlevi görüyor. Rapora göre buradaki soru, gençlerin bu kuruluşlara ne kadar ilgi duyup duymadığı. Çok sayıda Türk genci, Hollanda’daki ayrımcılık ve İslam karşıtlığı nedeniyle olumsuz duygulara sahip. Aşırı akımların propagandasını yapan kesimler bu durumdan yararlanabilirler. Şubat ayında basına sızan rapor üzerine bazı parlamenterler Türk kuruluşlarına karşı aşırı önlemler alınmasını istemişlerdi. Merak ediyoruz aynı parlamenterler bu rapor üzerine ayrımcılık ve İslam düşmanlığına karşı etkili önlemler alınmasını isteyecekler mi?
Zeki Baran
IOT Başkanı