İnsanlık var oldu olalı emeğin yüceliğinden söz ederiz. Emek olmadan yemek olmayacağını söyleriz. Her şeyde, her yerde emeğin öneminden bahsederiz. Kısacası emek emek deriz.
Emek yüce bir değerdir.
Bizler belirli bir yaşa geldiğimiz için mi yoksa işin özünün farkına vardığımızdan mı emeğin değerini biliyoruz bilmiyorum. Bildiğim, insanların emeğin değerini yeterince bilmedikleridir.
Toplumda şöyle bir algı var; sanki olanlar bitenler kendiliğinde oluveriyor. Elde edilen başarılar kendiliğinden geliveriyor. Bir tevekkülle işler rayına giriveriyor.
Oysaki her başarının altında nice emekler var. Alın terleri var.
Saatler, günler, aylar, yıllar hatta ömürler yetmez başarı için.
Dünyada var olan her şeyin bir emek öyküsü vardır.
İcatların, buluşların; uykusuz gecen geceleri, bitmez tükenmez günleri, uğraşları; stresli, sinirli, sıkıntılı; umutsuzluk psikolojisi sarmış anlarının yaşandığı zamanlar vardır.
Güzel insanlar; toplum için varlarını yoklarını ortaya koymuşlardır.
Toplumların değişmesinde, teknolojinin gelişmesinde, demokrasinin yeşermesinde, ekonomik kalkınmada kısacası yaşamın her alanında emek işçilerinin alın teri el emeği, göz nuru vardır.
Emek emek emek!
Hiş bir şey kendiliğinden oluvermez.
Gelişmiş ülkelerine baktığımızda emeğin değeri daha iyi anlaşılır.
Gurbet ellere çalışmaya gidenler; “yurt dışında çalıştığımızın onda biri kadar memleketimizde çalışsak dünyanın en zengini oluruz” dediklerini çok duymuşsunuzdur.
Emek bizde değersizdir. Çalışmak bizde bir enayiliktir. Feda ruhu bizde deliliktir.
Topluma yararlı işler yapmak kutsanmamıştır. Emek, çalışmak, alınteri, hak etmek değerleri yeterince işlenmemiştir.
Okullarda, çocuklara, emek vermeden bir şeyin elde edilemeyeceği yeterince anlatılmamıştır.
Emeğin kutsal bir değer olduğu anlatılmadıkça; insanlık için, toplum için emek harcanması gerektiği ruhlara yerleştirilmedikçe geleceğimiz karanlıktır.
Ülkelerin güçlenmesinde insanların verdiği emekler temeldir.
Japonlar emeğin değerini bilenlerin başında gelir. Başarısız işlerde kişiler kendilerini sorumlu tutup intihara bile kalkışabilmektedirler.
Gelişmiş toplumlarda durum böyledir.
Toplumsal bir bilinç vardır. Üretmek gerektiğinin, üretmeninde emekle olacağının farkındalar. O bilinç ailede, okulda bireylere verilmiş. Her birey elinden geleni yapma derdindedir.
“Devletin malı deniz yemeyen domuz” mantığı ile değil, emeğin yüceliği değeriyle ülke bireyleri yetiştirilmelidir. Emek vermeden, taş taş üstüne konamayacağı öğretilmelidir. Güzel bir gelecek için bedelinin ödenmesi gerçeği tüm ülke bireylerinin beyinlerine kazınmalıdır.
Halkını seven, halkı için çalışandır! Diyerek emek kutsanmalıdır.
Yoksa yok…