Slm Hüseyin abi.
Ben Engin Özdemir.
Sitenizde yayınlanan "Spor, spor olmaktan çıktı" yazısı ile ilgili görüşlerimi bildirmek istiyorum. Yanılmıyorsam yazının sahibi sn. Mevlüt Can isimli bir okurunuz..
Öncelikle bir Galatasaraylı olarak tüm Fenerbahçelilerin şampiyonluklarını en içten dileklerimle kutluyorum. Hak eden kazandı, tebrik ederiz.
Mevlüt Can arkadaşımız yazısında, Ali Sami Yen stadındaki olaylardan, başta Adnan Polat olmak üzere Galatasaray Spor Kulübü yönetimini sorumlu tutmuş. Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Galatasaray yönetimi ve tribünleri arasında uzun zamandır bir dialog eksikliği var. Galatasaray taraftar grubu ultrAslan, iki sezondur yönetimi değişik protestolarla, haklı olarak istifaya davet etmektedir. Dolayısıyla yönetim ve başkan, kendisini uzun süredir istifaya davet eden tribünlere mesafeli durmaktadırlar. Bu yüzden son çıkan olaylarda bir yönetim-taraftar işbirliği söz konusu değildir.
Yazıda Adnan Polat'ın demeçleriyle, davranışlarıyla, başarısızlığını gizlemek için gündem degiştirmekle itham ediliyor. "Ve bu davranışları hep gereksiz bir şekilde ateşliyor" demiş Mevlüt Can. Mevlüt Can arkadaşımız belli ki Galatasaray yönetimini çok yakından takip ediyor. Öyle ki, Fenerbahçeli yöneticilerin demeçlerini takip edememiş anlaşılan.
Ali Koç, Federasyon ve hakemler hakkında "Allahsızlar, Şerefsizler, emeğimizi çaldılar" derken ortalık gerilmiyor da, acaba Adnan Polat'ın hangi demeci ile geriliyor ortam?
Gündem değiştirme konusuna gelince, bu dalda Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım, birinciliği hiç kimselere bırakmaz. Geçtiğimiz sezon son haftada Galatasaray'a kaptırılan şampiyonluk sonrası oynanan "istifa tiyatrosu" daha halen hafızalarda.
Mevlüt Can arkadaşımız büyük bir heyecanla verilecek cezaları bekliyormuş. Ligin ilk yarısında Kadıköy'de oynanan maçta buna benzer olaylar yaşandı. (Gerets'in alnı yarıldı, vs). Bu olaydan sonra Fenerbahçe kulübüne 3 maç seyircisiz oynama cezası verildi. 2 maç, tarihler değiştirilerek kupa maçlarına denk getirildi. Fenerbahçe ligde sadece 1 maç seyircisiz oynadı.
Gelelim Kadıköy'de ki Fenerbahçe-Beşiktaş Türkiye kupası rövanş maçına. Hakemin son derece kötü bir yönetim gösterdiği bir karşılaşma! Yabancı madde var, küfür var, meşale var. Maçtan sonra Beşiktaşlı Ricardinho kimliği belirsiz bir kişi ve Fenerbahçeli milli futbolcu Aurelio tarafından tekme tokat dövüldü! Bütün bu olanlara 1 maç seyircisiz ceza! Buraya kadar herşey normal.
Ondan sonra ne olduysa oldu, 1 maç seyircisiz oynama cezası birden bire İzmir'de seyircili maça dönüştü. Yani ceza, ödüle dönüştü. Yani Türkiye'de sahaya yabancı madde atmanın, küfür etmenin, meşale yakmanın, rakip futbolcuyu tekme tokat dövmenin cezası sadece, kendi sahanda ki maçı İzmir'de oynamak oluyor!
Şimdi ben Mevlüt arkadaşıma soruyorum: Eğer Futbol Federasyonu ve Ceza Kurulu, Fenerbahçe yönetiminden korkmayıp, gerçekten hak ettiği cezaları verseydi, Galatasaray taraftarı, 19 mayıs gecesi sergilemiş olduğu saldırganlığa cesaret edebilirmiydi?
HAYIR!
Balık baştan kokar! Sen ceza kurulu olarak tüm kulüplere aynı yaptırımları uygulayamazsan, adil davranmazsan, maalesef bu tür olaylar kaçınılmaz olur!
Böyle devam ederse, korkarım ki, gelecekte daha vahim olaylarla karşılaşabiliriz. Adaletin ve Asayişin olmadığı yerde, her türlü felakete yer vardır. Maalesef bu iki kelime futbolumuza son derece uzaktan bakmaktadırlar.
Bu son yasanan olayları sadece Galatasaray camiasına yıkmak, kolaycılık ve eyyamcılıktan başka hiç birşey değildir.
Başta federasyon olmak üzere, BÜTÜN takımlarımız ve taraftarlarımız şapkalarını önlerine koyup düşünmeliler: Futbolumuzu el birliği ile bir yerlere getirecekmiyiz, yoksa futbolun terörle eş anlamda olduğu bir ülke mi olacağız?
Saygılarımla.
Engin Özdemir