H.Dönmez:Sayın Belma Tek, öncelikle kendinizi okurlarımıza tanıtırmısınız?
Belma Tek:1969 yılında Brüksel'de doğdum. İlk okulu burda Fransızca olarak okudum. 1982 yılında babam kesin dönüş kararı alınca hep birlikte Türkiye'ye gittik. Orta ve lise tahsilini İstanbul-Bahçelievler semtinde yaptım. Lise eğitimini tamamladıktan sonra Belçika-Türk Ticaret odasında çalışmaya başladım. Daha sonra işyerinde ki arkadaşlarımın da tavsiyesi üzerine Belçika doğumlu olduğum için Belçika vatandaşlığını aldım. 2001 yılında ise eşim ve çocuklarımla birlikte tekrar Belçika'ya geldim. Ve bir şekilde Brüksel'de yeni bir hayat kurduk.
H.Dönmez: Sayın Tek, Belçika'da siyaset konusunda niçin MR partisini seçtiniz.
Belma Tek:Türkiye'de yaşadığım dönemde Belçika-Türk Ticaret Odasında çalışmıştım. Görev süresince çok önemli şahsiyetlerle tanıştım. MR Walon Bölgesi parti Başkanı Serge Kubila, İçişleri Bakanı Antoine Dusquen ve daha sonra Dışişleri Bakanı Louis Michel' ile üstlendiğim görev icabı tanışma fırsatım oldu. .Belçika'ya geldikten sonra görüşmelerimiz devam etti. Diğer ise olaylar ise kendiliğinden gelişti.
H.Dönmez: Şu ana kadar Belçika'da seçilmiş siyasetçilerimizi başarılı buluyormusunuz?
BelmaTek: Karşılaştırma yaparken Belediye bünyesinde siyaset yapanlarla, senatör veya milletvekili olanların durumunu ayrı değerlendirmek gerekir. Yerel politika aslında partilerin genel politikasından daha bağımsız yapılabiliyor. Eğer bir parlementer iseniz, o zaman partinizin genel politikası ile orantılı bir siyasi tutum içersinde olmak zorundasınız. Eğer bazı politikacılarımızı bu yönüyle değerlendirirsek, örneğin Schaerbeek Belediye Başkan yardımız Sait Köse başarılı bir yerel politikacıdır. Diğer belediyelerde de işini iyi yapanlar var elbette. Genel politikada görev üstlenenler in gerek Türk toplumuna yönelik, gerekse genel anlamda öyle çok çarpıcı bir başarısını görmüş sayılmayız.
H.Dönmez: Sizin siyasette öncelikleriniz nelerdir?
Belma Tek: Daha önceki 2004 seçimlerinde söylediklerimizle, şimdiki sözlerimiz arasında konuları itibari ile epey fark var. Önceki genel seçimdi, şimdiki ise yerel. Benim belediyeler bazında bir çok konuda kaygılarım var. Bu seçimlerde ben şahsen Evere belediye meclisine adayım. Evere diğer belediyelere göre daha bir sakin belediye olmasına rağmen güvenlik konusu önemli bir sorun olarak önümüzde duruyor. Bu konuda ilk önlem olarak bazı hassas noktalara kameraların konmasını talep ediyoruz. Bu elbette güvenlik konusunda kesin bir çözüm olarak görülemez. Fakat en azından bir preventif güvenlik önlemidir. Sokakların asıl güvenli hale getirilmesi ise uzun vadeli politikalarla olabilir. Daha etkin eğitim bu işin başında geliyor. İşsizliğe çözüm çok önemli bir nokta. Ayrıca vatandaşlarla güvenlik güçleri arasında sağlıklı bir ilişki kurulmalı. Vatandaş polisten korkmamalı. Bir sorun olduğunda bunu güvenlik görevlileri ile paylaşabilmeli. Elbette güvenlik güçleride ön yargılı olmamalı.
Yerel seçimler dolayısı ile gündeme getirdiğimiz bir diğer öneri ise St-Josse, Schaerbeek ve Evere belediyelerinin güvenlik konusunda birlikte çalıştıkları gibi , işsizlik konusunda da yeni iş alanlarının yaratılması adına iş birliği yapmalarıdır.
Bir çok anne-babanın sorunu olarak gördüğümüz kreşlerin çoğalmasını sağlamak gerekir.. Eğitim ve öğretimin kalitesi mutlaka yükseltilmelidir. Sosyal lojmanlar çiftlik olmaktan çıkarılmalıdır. Buralara kesinlikle ihtiyacı olanların alınması sağlanmalıdır
Siyasetteki ilk deneyimim 2003 yılında oldu. İlk deneyimimde Senato adayı olarak 10 bin oy almıştım. 2004 yılında ise Brüksel Bölgesi Parlemementosuna aday oldum. Bu yıl Evere'de yerel seçimlere ilk defa katılarak bir başka deneyim kazanacağım.
Benim için politika halka hizmet demektir. Politika aracılığı ile tüm halkımızın sorunlarını daha iyi anlayabiliyoruz. Çünkü halkımız siyasetle uğraşan kişilere daha rahat açılabiliyor. Ayrıca onları ne zaman, nerede bulacağını da iyi biliyor. Ben gücüm yettiği ölçüde bu anlamda halka hizmet vermeye devam edeceğim.
H.Dönmez: Üyesi olduğunuz MR partisi Belçika'da yaşayan Türkler tarafından sözde Ermeni Soykırım tasarısına destek veren parti olarak biliniyor. Bu durum zaman zaman MR bünyesinde siyaset yapan Türk kökenli politikacıları zor durumda bıraktı. Bununla birlikte MR üyesi Türk kökenli siyasetçilerin hepsi sözde Ermeni Soykırım tasarısına karşı olduklarını belirtiyorlar. Aynı zamanda MR Schaerbeek meclis üyesi Mustafa Öztürk Ermeni iddiaları konusunda bir kitap yazdı. Bu konularda siz nasıl düşünüyorsunuz?
Belma Tek: Bugün dünyamızın daha çok işbirliğine ihtiyacı var. Bu anlamda sözde Ermeni soykırım tasarısına ve Ermeni iddialarına bende karşıyım. Ortaya konan yaklaşım sadece düşmanlıkları körükleyen ve barış ortamına hiç bir katkısı olmayan bir durum. MR bünyesinde politika yapan diğer Türk kökenli arkadaşlarımın sözde Ermeni tasarısı konundaki yaklaşımını bende destekliyorum. Aslında Belçikalı politikacıların böyle bir tartışmaya hiç girmemeleri gerekiyordu. Bu tür tartışmaları tarihçiler yapabilir. Fakat her politikacı tarihçi olmadığına göre, "Ermeni soykırımı vardır" demek tarih bilimi adına tutarlı bir yaklaşım değildir. Bu olsa olsa siyasi bir tercih olur. Bu yaklaşımda bizim toplumumuz tarafından bu iddiada bulunanların Türk düşmanı gibi algılanmanmasını doğurmaktadır. Ayrıca bu tartışmalar nedeniyle partimin tavrından dolayı mutsuz olduğumuda söyliyebilirim.
H.Dönmez:Derya Bulduk olayına nasıl bakıyorsunuz? Sayın Bulduk, bir siteye yaptığı sözde Ermeni Soykırımı karşıtı açıklamaları nedeniyle partinizin genel sekreteri tarafından ihracı gündeme getirildi. Ayrıca Derya Bulduk'un St-Josse MR listesinden 2. sıradan aday olmasını parti içersinde hazmedemeyenlerin olduğu şeklinde görüş belirtenler var. Tüm bu gelişmeleri siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Belma Tek:Derya Bulduk'un sırası ile ilgili bir sorun olduğunu sanmıyorum. Çünkü St-Josse ve Schaerbeek'te partilerin hepsi Türk kökenli adayları üst sıralara koymaya çalışıyorlar.
Deya Bulduk ile ilgili tartışmanın bir tarafında mutlaka bir yanlış anlama var. Açıklamaları ben de takip ettim. Genel Sekreter Eric Libert'e kim nasıl bilgi verdiyse, onu yanlış yönlendirmişler.
Ayrıca sözde Ermeni Soykırım iddiaları konusunda Derya Bulduk üzerinden bir açıklama yapmak istemiyorum. Benim bu konuda kendi bildiklerim ve görüşlerim var. MR bünyesinde politika yapan bir çok parlementeri bizzat tanıyorum. Ermeni iddialarının Belçika'da parlementolarda tartışma konusu yapılmasının yanlışlığını sürekli aramızda zaman zaman oluşan diyalog sayesinde anlatıyorum.
H.Dönmez: Siz Genel Sekreter Eric Libert'in açıklamalarını seçim öncesi stratejik buluyormusunuz?
Belma Tek: Hayır kesinlikle bulmuyorum.
Bakın benim parti içersinde epey iyi tanıdığım kişilerden biriside MR Senato Gurup başkanı Christine Defraingne'dir. Kendisi ile bu konularda görüştüğümüz zamanlar oldu. Bana anlattığı herşeyi basınla paylaşmam mümkün değil. Fakat bazı noktalarada artık açıklamak gerekir diye düşünüyorum.
Belçika Parlementolarında tartışılan Ermeni dosyasında aslında bir çok insanın bilmediği bir perde arkası oyunu var. Belçika'da Ermeni Soykırımı konusunda son yıllarda yapılan tartışmaların asıl nedenini gayet iyi biliyorum.
Bu doğrultuda gelişen olayları şu şekilde özetliyebiliriz. Adalet Bakanı Laurette Onkelinx'in 90'lı yılların sonlarına doğru Ermenilere yönelik soykırım yapıldığı şeklinde yaptığı bir çok açıklamaları var. Bu konuda bilgi almak isteyenlere geçmişte Sosyalist Partisinin Ermenilere nasıl yoğun destek verdiklerini gösteren belgeleri gönderebiliriz.
MR partisinin Ermeni soykırım konusunu gündeme getirmelerinin asıl sebebi ise PS(Sosyalist partisi) ni zor durumda bırak istemeleriydi. Her şey Adalet Bakanı Laurette Onkelinx'in MR'li parlementerleri tahrik etmesiyle başlamıştı. PS son genel seçimlerde Türk seçmenlerden çok oy almıştı ve 2 parlementeri vardı. MR partisi PS ile olan bazı sorunlardan dolayı bilhassa Adalet Bakanı Laurette Onkelinx'i zor durumda bırakmak için Ermeni soykırım tasarısını gündeme getirdi. Aslında Ermenilerle ilgili tüm tartışmaların mimarı PS'li parlementerleri idi.
Bu nedenle MR Ermeni konusunu gündeme getirerek Onkelinx'i sıkıştırmak ve zor durumda bırakmak istemişti. Fakat yapılmak istenen amacını aştı. Ve bundan MR zarar gördü.
Elbette Belçika'da yaşayan Türk toplumu işin perde arkasını göremediği için bir milli refleks olarak sözde Ermeni soykırımı konusunda ortaya konan tartışmalara yoğun tepki verdiler. Bu tepkilerden de daha çok MR bünyesinde politika yapan Türk kökenli üyeler zarar gördüler. Sonuç olarak bir siyasi hesaplaşmanın Ermeni konusuyla Türkler'in üzerinden yapılması yanlış bir tercihti.
H.Dönmez: Bu günlerde MR'de durum nasıl? MR'li parti yöneticileri veya parlementerler tekrar sözde Ermeni Soykırım tasarısını gündeme getirecekler mi?
Belma Tek: Parti yöneticileri bizlere Ermeni meselesini bir daha gündeme getirmeyecekleri konusunda söz verdiler.
H.Dönmez: Bu söz sadece seçim süresi içinmi geçerli, yoksa devamlı mı?
Belma Tek: Bu söz her zaman için geçerli. Çünkü ortaya konan tartışmanının Türkler ve Ermeniler için bir faydası yok. Bu tartışmalar sadece düşmanlıkları körüklüyor. Biz barış ve işbirliğinden yanayız. MR'de bu konuyla ilgisi olan bazı parlementerler de artık gerçeği daha iyi görmeye başladılar. MR'li politikacıların bundan sonra olayı daha çok barışçı bir çizgide değerlendireceklerini düşünüyorum. Bu tür gelişmelerden sayın Sait Köse'nin de haberi var. Ülkeler ve halklar arasında düşmanlıkları derinleştirecek çabalardan herkesin kaçınması gerekmektedir.
H.Dönmez: Brüksel'de Türkler'e yönelik yayın yapan bir sitenin yazarıyla bir polemik yaşadınız. Bunun sebebi neydi?
Belma Tek:Tamamen bir yanlış anlama. Aslında bizim söylemek istediğimiz gayet açık. Bize göre basın objektif olmalı. Yapıcı olmalı. Bizler politikacı olarak bir çoğumuz ailemizi, çocuklarımızı ihmal ederek siyaset yapmaya çalışıyoruz. Basın bizi değerlendirirken ve eleştirirken kullandığı üslup ölçülü olmalı. Hakaret ve saygısızlık içeren sözçükler kullanarak yazılar yazmak bizleri rencide ettiği gibi, basın etik ve anlayışı açısından da bir eksikliktir.
MR'li politikacı arkadaşımız Mustafa Öztürk'ün basın etiği konusundaki sözlerine aynen katılıyorum. Bizleri birilerinin gölgesinde siyaset yapıyormuş gibi göstermeye kimsenin hakkı yok. Her siyasetçi kendi değerleri ile halkın huzuruna çıkar. İddianız yoksa asla politikacı olamazsınız. Biz kimsenin memuru değiliz. Sonra sayın Sait Köse'nin kimsenin himayesine ihtiyacı yok. Kendisi son derece başarılı bir arkadaşımız. Bundan sonra da Schaerbeek'de çok iyi işler yapacağından eminim.
Bu seçimler aynı zamanda basın içinde önemli bir imtihan. Bu seçimlerde Türk basın mensuplarıda siyasi partiler ve adaylar konusunda yaptıkları yorumlarında ne kadar objektif olduklarını göstermiş olacaklar.
H.Dönmez: Bazı Emirdağ kökenli politikacılarımızın Türkiye'ye giderek siyasi kampanya yapmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Belma Tek: Bunu baştan beri doğru bulmuyorum. Belçika'da yaşayan Türkler'in kendilerine has özel sorunları var. Bu sorunların Türkiye'ye taşınarak oralarda gündeme getirilmesi beklenmedik başka sorunlar doğurabilir. Nitekim yapılan siyaset içerikli ziyaretler sonrası gündeme gelen polemiklerden yapılanın iyi bir şey olmadığını görüyoruz. Memleketimize yaptığımız ziyaretlerde daha çok orada yaşayan insanlara bir katkılarımız olcaksa yapılmalı diye düşünüyorum . Siyaset içerikli faaliyetleri ise sakıncalı buluyorum.
H.Dönmez: Son olarak size Brüksel'de siyaset yapmak nedir? diye sorsak, neler söylersiniz?. Brüksel'de yaşayıp Emirdağ kökenli olmayışınızın zorlukları oluyor mu?
Belma Tek: Ben İstanbul'da 19 yıl yaşadım. Kimse bana İstanbul'da Belma nerelisin? diye sormadı. Sonuçta bir bütün içersinde birlikte yaşıyorsunuz. Aslında nereli olduğunuz değil, halk için neler yapabileceğiniz önemli olmalı. Fakat Brüksel'de kendinizi birine takdim etseniz size yöneltilen ilk soru "nerelisin, Emirdağlı'mı sınız? " oluyor.
Daha önceki seçimlerde de çok çalıştım. Müthiş bir kampanya süreci yaşadım. Fakat aldığım oyların belli bir düzeyde kalması bilin ki "Emirdağlı olmayışımdadır". Size bu konuda hiç unutamadığım bir anektotu anlatmak istiyorum.
"Son genel seçimlede 3 aday arkadaşımla bir yerde yemek yiyorduk. Aramızdaki arkadaşlardan biri Emirdağ kökenli idi. Brüksel'de yaşayan çok hatırlı bir tanıdığımız bir kişi yanımıza gelerek elini Emirdağlı arkadaşımızın omuzuna koyarak "Ah şu kızımızı bir seçebilsek" dedi. Şaşırmıştım. Çünkü bu şahsa bir çok konuda yardımda bulunmuştum. Her başı sıkıştığında yanında olmuştum. Fakat oy atmaya gelince tercihini bir Emirdağl kökenliden yana yapıyordu. Bu anlayışı o ana kadar tam farkedememiştim. Yıllar geçtikçe dar-bölgeciliğin ne boyutlarda olduğunu görmeye başladım. Bu anlayış Belçika'da ortak kaderi paylaşan biz Türk kökenli vatandaşlar için oldukça üzücü bir konu. Ben tüm Türk kökenli vatandaşlarımızı kardeşlerimiz olarak görüyorum. Hatta çevremizde yaşayan herkesi bir önemli değer olarak görüyorm. İnsanlarımızın bir şekilde şunu iyi öğrenmesi gerekiyor. Bir aday Emirdağlı olunca daha iyi hizmet yapar diye birşey yok. Bu tür yaklaşımlardan artık vazgeçmemiz gerekiyor. Bizler birbirimize karşı bu şekilde yaklaşırsak Belçika'daki ırkçılıkla nasıl mücadele ederiz.Hem eşit muameleden, adaletten, fırsat eşitliğinden söz edeceksiniz, diğer taraftan kendi içimizde birbirinizi dışlayacaksınız. Bunu Belçikalılar'a nasıl anlatırız?
Benim siyasette tek bir hedefim var. Oda hiç bir ayırım yapmadanan insanlara hizmet etmek.
Herşeyin vatandaşlarımız için hayırlı olması dileğiyle, 2006 yerel seçimlerinde tüm adaylara başarılar dilerim.