Fatih Altaylı uzun bir dönem Doğan Medya grubunda çalıştı. Bu dönem süresince Sabah grubu sahibi Dinç Bilgin'e yönelik akıl almaz bir karalama kampanyasının öncülüğünü yaptığı kamuoyu tarafından biliniyor.
Fatih Altaylı'nın Doğan Medya grubundan ayrılarak Sabah grubuna geçmesi bazı otoriteler tarafından "tetikçilik görevi tamamlandığı düşünülerek Doğan Medya grubundan dışlandı" şeklinde yorumlandı..
Fatih Altaylı bir şekilde Sabah gazetesi, ATV televizyonu gibi Sabah grubuna ait kurumlarda göreve başladıktan sonra kendisine bu durumun mantığı sorulunca, "Ne yapalım yanılmışız" diyerek işin içinden çıkmaya çalıştı..
Şimdi ise merak edilen konu Fatih Altaylı'nın gazeteciliğe nerede, ve nasıl devam edeceğidir…
FATİH ALTAYLI'NIN ODASINI BOŞALTTILAR!
Sabah Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'nın odası, TMSF'cilerin oldu.
Bugünlerde herkesin kafası karışık. "Sabah'a yönelik operasyon nasıl oldu? Bu operasyon neden başladı?" soruları ortada dolaşıyor.
Bu soruların cevabını herkes kendi cephesinden vermeye çalışıyor. Kimileri, TMSF'nin Sabah'a el koymasının ardındaki operasyonun sebebini, kimileri ise bundan sonra ne olacağını anlamaya çalışıyor.
ASLINDA NE OLDU?
Bilindiği üzere, Sabah ve ATV'nin eski sahibi Dinç Bilgin, Turgay Ciner'le yaptığı anlaşma sonrası, gazetenin 10. katını oğlu Önay Bilgin'le birlikte kullanıyordu.
Bilgin, günlük rutin işlerini gazetedeki binasında hallediyor, oğluyla birlikte, düzlüğe çıkacakları günün hesabını yapıyordu. Çünkü; Türkiye'nin en büyük medya gruplarından birinin sahibiyken, bir anda, binaya bile izinle girip çıkabilecek bir pozisyona gelmişti. Doğrusu bu, bir dönem "hükümet kurup hükümet deviren" Bilgin'in egosunu hayli hırpalıyordu.
BİLGİN ESKİ GÜNLERİNİ ARIYOR
Bu yüzden, süreci uzatmadan, eski şaşaalı günlerine geri dönmek için plan yapmaya başladı. Plana göre, Ciner'le konuşacak, gazetenin TMSF'ye olan borçlarının ödenmesini hızlandıracaktı. Böylece, yaklaşık 400 milyon dolar da cebine girecekti. Bu parayla, gazete ya da TV kurabilecekti.
Bilgin, bu planı yaptıktan sonra, meramını Turgay Ciner'e açtı. "Bana ya para verin, ya da borçları süratle ödeyin, paramı istiyorum" dedi.
SERT KONUŞMA İPLERİ KOPARDI
Bu sözlere hayli sinirlenen Ciner'le Dinç Bilgin arasındaki konuşma birden sertleşti. Ciner, Bilgin'e karşı üslubunu değiştirdi. Bilgin, o günkü görüşmeyi terk ederken, artık gemileri yakmaya da karar vermişti.
Bu görüşmenin ardından, oğlu Önay Bilgin'den gelen bir telefon ise, her şeye tuz biber ekti. Önay Bilgin telefondaki babasına, "Baba ne oluyor, bir sorun mu var?" diye sormuştu. Bu sorunun sebebi ise şuydu:
BİLGİN'İ İÇERİ ALMADILAR
Önay Bilgin, o sabah yine gazeteye gitmiş, arabasını park etmiş, yukarı çıkmaya hazırlanıyordu. Ancak bunu yapamadı. Çünkü, kat görevlileri, Bilgin'e yukarı çıkamayacağını söylüyordu. Ayrıca yine kat görevlileri Önay Bilgin'e hazırladıkları kutuyu da teslim ediyordu. Bu kutuda, Önay Bilgin'in 10. kattaki odasında kullandığı özel eşyaları vardı.
Önay Bilgin, bir anlamda "kovulduğu"nu anlamış, bu yüzden de babasını aramıştı. Bir süre önce de kullandığı arabayı geri çeken Ciner'le küçük çaplı bir kriz yaşamıştı Önay Bilgin. Ancak bu kriz, sonra konuşularak halledilmişti.
CİNER'E "ABİ" DERDİ...
Belli ki bu seferki kriz çok farklıydı. Odasındaki eşyaların kapıya getirilmesi, her şeyin bittiğini gösteriyordu. Önay Bilgin, önünde duran eşyalara baktıktan sonra, telefona yine sarıldı. Bu kez, Turgay Ciner'i aradı. "Abi" dediği Ciner'e "ne olup bittiği"ni sordu. Turgay Ciner, "Önay, artık birlikte olamayacağız. Babanla da konuştum" cevabını verdi.
GERÇEK GÜNDEM'e ulaşan bilgiye göre, Önay Bilgin, eşyaları aldı, Sabah'ın otoparkından çıktı. Yönünü de babasına çevirdi. Baba - oğul, uğradıkları bu muamele karşısında yaşadıkları üzüntüyü paylaştı. Oğul Bilgin, babasına "Canını sıkma baba, alıştık bu tür şeylere" dedi.
DİNÇ BİLGİN BU KEZ KARARLI
Ancak Dinç Bilgin, yaşadıklarını bir türlü kabullenemiyordu. Hem gazetesi elinden gitmiş, hem de oğlu binadan içeri alınmamıştı. Egosu, Ciner'e ve akıl hocalarına bir ders vermesi gerektiğini söylüyordu.
Bu yüzden ne yapacağını uzun uzun düşündü. O sessiz kişiliğinin ardındaki gerçek Dinç Bilgin ortaya çıkmıştı. Yaklaşık bir saat sonra ne yapacağına kar vermişti:
Cezaevine girme pahasına da olsa, Ciner'le yaptıkları anlaşmayı TMSF'ye verecek, yaptıkları "inanç sözleşmesi"ni deşifre decekti. Böylece, gazete Ciner'e ve Fatih Altaylı'ya da yar olmayacaktı.
ODAYI HAZMEDEMEDİ...
Çünkü; Bilgin'e ulaşan bilgiye göre, oğlundan boşaltılan odaya, bir saat sonra Fatih Altaylı yerleşmişti. Bunu duyduğunda, öfkesi daha da arttı.
Bilgin, işte o anda, kararını netleştirdi. Sümen altında tuttuğu ve kimseyle paylaşmadığı "inanç sözleşmesi"ni alarak TMSF'nin yolunu tuttu. Bilgin, yaklaşık 15 gün önce yaptığı görüşmede, TMSF Başkanı Ahmet Ertürk'e olan biteni anlattı. Elindeki belgeleri teslim etti. Ertürk, elindeki belgeleri Adli Tıp'ta incelettikten sonra, operasyon kararı verdi.
ERDOĞAN DÜĞMEYE BASTI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la da konuşan Ertürk, "Gerekeni yapın" talimatını aldıktan sonra, pazar günü düğmeye bastı. TMSF yetkilileri gazeteye el koyarken, Ciner ise şaşkındı.Erdoğan ise, bu operasyonla çevresine, "Bakın hukuk dışı hiçbir şeye müsaade etmiyorum" mesajı veriyordu.
ALTAYLI'NIN SÖZLERİ İŞE YARAMADI
Fatih Altaylı ise patronuyla birkaç gün önce yaptığı konuşmada, "Konuşuyorum, el koyamazlar" demekle meşguldü. Altaylı, daha önce İDO'nun yakıt ihalesi ve Taksim'deki otel inşaatı için de garanti vermişti. Ancak her ikisi de olmamıştı. Ciner bu yüzden tedirgindi. Ve sonunda korktuğu da oldu.
ALTAYLI: O TIPALARI SAKLASINLAR...
Pazar günü gazete elinden gittikten sonra, hukuki yolları aramaya başladı. Fatih Altaylı ise sadece "Bazıları şimdi şampanya patlatıyor, ama o şampanyaların tıpalarını da saklasınlar. Onlara lazım olacak" diyordu.
ODA KAVGASI BİTMİYOR
Altaylı, olan biteni anlamaya çalışırken, bu sabah TMSF yetkililerinin "Odayı boşaltın, biz kullanacağız" talimatıyla, neye uğradığını iyice şaşırdı. 15 gün önce yerleştiği Önay Bilgin'in odası, bugüan TMSF'cilerin eline geçti. Altaylı, şimdi, eskiden kullandığı odada ne kadar oturup oturamayacağını anlamaya çalışıyor.
Zira, odası elinden alınan Önay Bilgin, gerçek dostlarına, "Yakında geliyoruz" diyor.
Derleyen: Mehmet Üstün…
Foto:Sebahattin Çelebi
Kaynak: http://www.celebi.de/